ASLAN ''iMREN BANA DÖNÜP'SENİ DE VURURUM' DEDİ''

21.09.2017 - 12:55, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

ASLAN ''iMREN BANA DÖNÜP'SENİ DE VURURUM' DEDİ''

Donanma Davasının 7'nci duruşmasında iki albayın yargılanması yapıldı. İhraç albaylar arasında bulunan Muharrem Aslan ve Murat Erdem kendilerine yönelik suçlamaları kabul etmedi. Darbe girişimi sırasında Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Albay Muharrem Aslan, darbeye destek vermediğini, emir alıp emir vermediğini söyledi.

 FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirten Aslan, istihbarat subayı olarak, cemaatin dershanelerine giden, okullarında okuyan öğrencilerin isimlerini tespit ediyorduk. Askeri okullara müracaat eden cemaatten isimlerin üzerini çiziyorduk. Ben bu örgüte karşı mücadele etmiş biriyim" dedi. İMREN ÜSSE GELMEMİ EMRETTİ Hava saldırısı olacağı yönünde resmi bir istihbarat aldığını söyleyen Muharrem Aslan "TÜPRAŞ'a terör örgütleri tarafından hava saldırısı olacağı yönünde resmi istihbarat aldık. Her an bir saldırı olacakmış gibi bekliyorduk. 15 Temmuz akşamı İmren beni arayarak, telaşlı bir şekilde hemen üsse gelmemi emretti. İçeri girdiğimde İmren ile birlikte eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ı gördüm. Bay, gemilere sabotaj olacağını söyleyerek, gemilerin limanlardan ayrılması talimatını veriyordu. Tuğamiral Bay, daha sonra, 'Genelkurmay Başkanlığı'ndan yazı geldi. Önlemleri alın. Üniformalarınızı giyin, silahlanın, personeli göreve çağırın' şeklinde emirler veriyordu. Ben de kapılardaki görevlileri aradım, gerekli güvenlik önlemlerini aldırdım" diye konuştu. İMREN BANA DÖNÜP, 'SENİ DE VURURUM' DEDİ Donanma Komutanlığı’nda darbeci amiral Hayrettin İmren ile bereber hareket ettiği iddiasını kabul etmeyen Aslan, şöyle ifade verdi: "İmren, Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'a, Genelkurmay'dan emir geldiğini söyleyince, Yıldırım, 'Getirin şu emri bir de ben göreyim' dedi. Hava karanlık olduğu için, otomobilin farını açtırarak evraka baktı. Sonra, yanımızda bulunan kurmay başkanına kızarak, 'Bu emri niye zamanında bana getirmediniz?' dedi. Daha sonra Genelkurmay'dan geldiği söylenen yazıya baktım, Yurtta Sulh Konseyi, sıkıyönetim gibi tuhaf şeyler yazıyordu. Buna bir mana vermemiştim, bir süre sonra televizyondan Cumhurbaşkanı'nın telefonla canlı yayına bağlandığı görüntüleri izleyince bunun darbe olduğunu anladım. İmren, bazı subayların boğazını sıkıp bağırıyordu. 'Emri sadece benden alacaksınız. Emrimi dinlemeyen olursa vururum' diyordu. Bana da döndü, 'Seni de vururum' dedi. Gözleri kan çanağı gibiydi. 2 yıl birlikte çalıştık ama onu böyle hiç görmedim." ASKER KALABALIĞI DAĞITMAK İÇİN ATEŞ EDİYORDU Cumhurbaşkanının konuşmasını izleyince ruh halinin bozulduğunu belirten Aslan, "Bu sırada dışarıdan sesler gelmeye başladı. Vatandaşlar akın akın Donanma'ya doğru yürüyordu. Silah sesleri duyduk. Asker, kalabalığı durdurmak için havaya ateş ediyordu. Ben askere havaya ateş edilmesiyle ilgili bir emir vermedim. Bu arada kaymakam, emniyet müdürü, belediye başkanı, başsavcı donanma kapısında biriken vatandaşlara konuşma yaparak sakinleştirmeye çalışıyordu. Korktuk. Yanımdaki albay arkadaşım, 'Ben korktum. Çelik yelek giyerek, silahlanacağım' dedi. Bunun üzerine askeri silahlandırdık. Dışarıda atılan sloganlardan kalabalığın AK Partili olduğu anlaşılıyordu. Ben de CHP ve MHP'li arkadaşlarımı arayarak, 'AK Partililer darbeye karşı sokağa çıktı, siz neden duruyorsunuz.? Neden destek vermiyorsunuz ?' dedim. Veysel Kösele’nin İmren telefona gelmiyorsa bir alt komutana ulaşması lazımdı. 'Deniz Kuvvetleri'nden bize böyle bir emir gelmedi. İmren kendini kaybetmiş, onu görevden alıyorum. Yerine başkasını atıyorum.' deseydi, bunlar olmayacaktı. Başımıza ne geldiyse Veysel Kösele yüzünden geldi. Ben gittim çardağa oturdum. İmren'in bana emir vermemesi için telefonumu kapattım. Bu arada başsavcı İmren'i telefonla aramış. Konuşmak istemeyince, ondan sonra gelen yetkili birini istemiş. Nöbetçi astsubay bana söyledi ama ben yetkili olmadığım için görüşmek istemedim" diye konuştu.  Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yapan tutuklu sanık Albay Murat Erdem suçlamaları kabul etmeyerek kendisine komplo kurulduğunu iddia etti. Karargaha gittiğinde gemilerin seyre çıktığını söyleyen Murat Erdem, “Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay’ın yanına gittim, gemilerin kalkış nedenini sorduğunda terörist saldırı ihbarı olduğunu ve gemileri kendisinin kaldırdığını ve İskender amiralin de bu konuda bilgisi olduğunu söyledi. Gemilerin kalkışını takip etmek için karargaha gittim. Bu sırada Harp Filosu Komutanı Tümamiral İskender Yıldırım'ın karargaha geldiğini gördüğüm. Küfür ederek ‘Gemileri kim kaldırdı. Tutuklayın o Ayhan Bay’ı' diye bağırdı. İskender Yıldırım’ın öyle bağırdığını duyunca şaşırdım. Bu sırada Hayrettin İmren amiralle ile birlikte soy ismini bilmediğim Muharrem Albayın, İskender Amiralin koluna girip götürdüler. Onlar aynı sınıfta okuyordu, araları iyiydi, ben müdahale etmedim, zorla olduğunu görmedim. Koluna girmişti" dedi. 80 kişilik harp filosu komutanlığında sadece kendisinin yargılandığını söyleyen Murat Erdem, "Kimseye darbe ile ilgili emir vermedim, emir almadım. Emir vermiş olsam onlarda olurdu" diye konuştu.  Duruşma sonunda mahkeme heyeti sanıklar Murat Erdem ve Muharrem Aslan'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Donanma Davasının 7'nci duruşmasında iki albayın yargılanması yapıldı. İhraç albaylar arasında bulunan Muharrem Aslan ve Murat Erdem kendilerine yönelik suçlamaları kabul etmedi. Darbe girişimi sırasında Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Albay Muharrem Aslan, darbeye destek vermediğini, emir alıp emir vermediğini söyledi.

 FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirten Aslan, istihbarat subayı olarak, cemaatin dershanelerine giden, okullarında okuyan öğrencilerin isimlerini tespit ediyorduk. Askeri okullara müracaat eden cemaatten isimlerin üzerini çiziyorduk. Ben bu örgüte karşı mücadele etmiş biriyim" dedi.

İMREN ÜSSE GELMEMİ EMRETTİ

Hava saldırısı olacağı yönünde resmi bir istihbarat aldığını söyleyen Muharrem Aslan "TÜPRAŞ'a terör örgütleri tarafından hava saldırısı olacağı yönünde resmi istihbarat aldık. Her an bir saldırı olacakmış gibi bekliyorduk. 15 Temmuz akşamı İmren beni arayarak, telaşlı bir şekilde hemen üsse gelmemi emretti. İçeri girdiğimde İmren ile birlikte eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ı gördüm. Bay, gemilere sabotaj olacağını söyleyerek, gemilerin limanlardan ayrılması talimatını veriyordu. Tuğamiral Bay, daha sonra, 'Genelkurmay Başkanlığı'ndan yazı geldi. Önlemleri alın. Üniformalarınızı giyin, silahlanın, personeli göreve çağırın' şeklinde emirler veriyordu. Ben de kapılardaki görevlileri aradım, gerekli güvenlik önlemlerini aldırdım" diye konuştu.

İMREN BANA DÖNÜP, 'SENİ DE VURURUM' DEDİ

Donanma Komutanlığı’nda darbeci amiral Hayrettin İmren ile bereber hareket ettiği iddiasını kabul etmeyen Aslan, şöyle ifade verdi:

"İmren, Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'a, Genelkurmay'dan emir geldiğini söyleyince, Yıldırım, 'Getirin şu emri bir de ben göreyim' dedi. Hava karanlık olduğu için, otomobilin farını açtırarak evraka baktı. Sonra, yanımızda bulunan kurmay başkanına kızarak, 'Bu emri niye zamanında bana getirmediniz?' dedi. Daha sonra Genelkurmay'dan geldiği söylenen yazıya baktım, Yurtta Sulh Konseyi, sıkıyönetim gibi tuhaf şeyler yazıyordu. Buna bir mana vermemiştim, bir süre sonra televizyondan Cumhurbaşkanı'nın telefonla canlı yayına bağlandığı görüntüleri izleyince bunun darbe olduğunu anladım. İmren, bazı subayların boğazını sıkıp bağırıyordu. 'Emri sadece benden alacaksınız. Emrimi dinlemeyen olursa vururum' diyordu. Bana da döndü, 'Seni de vururum' dedi. Gözleri kan çanağı gibiydi. 2 yıl birlikte çalıştık ama onu böyle hiç görmedim."

ASKER KALABALIĞI DAĞITMAK İÇİN ATEŞ EDİYORDU

Cumhurbaşkanının konuşmasını izleyince ruh halinin bozulduğunu belirten Aslan, "Bu sırada dışarıdan sesler gelmeye başladı. Vatandaşlar akın akın Donanma'ya doğru yürüyordu. Silah sesleri duyduk. Asker, kalabalığı durdurmak için havaya ateş ediyordu. Ben askere havaya ateş edilmesiyle ilgili bir emir vermedim. Bu arada kaymakam, emniyet müdürü, belediye başkanı, başsavcı donanma kapısında biriken vatandaşlara konuşma yaparak sakinleştirmeye çalışıyordu. Korktuk. Yanımdaki albay arkadaşım, 'Ben korktum. Çelik yelek giyerek, silahlanacağım' dedi. Bunun üzerine askeri silahlandırdık. Dışarıda atılan sloganlardan kalabalığın AK Partili olduğu anlaşılıyordu. Ben de CHP ve MHP'li arkadaşlarımı arayarak, 'AK Partililer darbeye karşı sokağa çıktı, siz neden duruyorsunuz.? Neden destek vermiyorsunuz ?' dedim. Veysel Kösele’nin İmren telefona gelmiyorsa bir alt komutana ulaşması lazımdı. 'Deniz Kuvvetleri'nden bize böyle bir emir gelmedi. İmren kendini kaybetmiş, onu görevden alıyorum. Yerine başkasını atıyorum.' deseydi, bunlar olmayacaktı. Başımıza ne geldiyse Veysel Kösele yüzünden geldi. Ben gittim çardağa oturdum. İmren'in bana emir vermemesi için telefonumu kapattım. Bu arada başsavcı İmren'i telefonla aramış. Konuşmak istemeyince, ondan sonra gelen yetkili birini istemiş. Nöbetçi astsubay bana söyledi ama ben yetkili olmadığım için görüşmek istemedim" diye konuştu. 

Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yapan tutuklu sanık Albay Murat Erdem suçlamaları kabul etmeyerek kendisine komplo kurulduğunu iddia etti. Karargaha gittiğinde gemilerin seyre çıktığını söyleyen Murat Erdem, “Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay’ın yanına gittim, gemilerin kalkış nedenini sorduğunda terörist saldırı ihbarı olduğunu ve gemileri kendisinin kaldırdığını ve İskender amiralin de bu konuda bilgisi olduğunu söyledi. Gemilerin kalkışını takip etmek için karargaha gittim. Bu sırada Harp Filosu Komutanı Tümamiral İskender Yıldırım'ın karargaha geldiğini gördüğüm. Küfür ederek ‘Gemileri kim kaldırdı. Tutuklayın o Ayhan Bay’ı' diye bağırdı. İskender Yıldırım’ın öyle bağırdığını duyunca şaşırdım. Bu sırada Hayrettin İmren amiralle ile birlikte soy ismini bilmediğim Muharrem Albayın, İskender Amiralin koluna girip götürdüler. Onlar aynı sınıfta okuyordu, araları iyiydi, ben müdahale etmedim, zorla olduğunu görmedim. Koluna girmişti" dedi.

80 kişilik harp filosu komutanlığında sadece kendisinin yargılandığını söyleyen Murat Erdem, "Kimseye darbe ile ilgili emir vermedim, emir almadım. Emir vermiş olsam onlarda olurdu" diye konuştu. 

Duruşma sonunda mahkeme heyeti sanıklar Murat Erdem ve Muharrem Aslan'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.