LASTİK İŞ
ismail

BESİN ALERİSİ ARTTI

Sağlık 13.12.2017 - 16:07, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

BESİN ALERİSİ ARTTI

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, Abbott’un koşulsuz katkıları ile ‘Alerji Hedefte’ projesini başlattı. Proje kapsamında, yüzbinlerce bebek ve çocuğu etkileyen ve 40’ını en temel besin olan inek sütü alerjisinin oluşturduğu besin alerjisi hakkında toplumsal bilincin artmasına yönelik kapsamlı çalışmalar yürütülecek

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, Türkiye’de yüz binlerce çocuğun sağlığını olumsuz etkileyen besin alerjisi hakkında özellikle anne-babaların gerekli bilince sahip olmaması ve güvenilir bilgi kaynaklarının yetersiz kalması nedeniyle harekete geçerek, Abbott’un koşulsuz desteği ile ‘Alerji Hedefte’ projesini başlattı. “Alerji Hedefte” projesiyle hem ailelere doğru bilgiyi ulaştırmak hem de kamuoyunun alerji konusunda doğru şekilde bilinçlendirilmesi hedefleniyor.   0-4 yaş arası 350 bin çocukta besin alerjisi var   Projeyi tanıtmak için düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, besin alerjisi görülme sıklığının son yıllarda hızla arttığını belirterek, “Alerji, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygın görülüyor. 6 milyon 459 bin 0-4 yaş arası çocuğun 350 bininde besin alerjisi var. Erken bebeklik döneminden itibaren görülebilen alerji hem ailelerin hem de bebeklerin ve çocukların hayatını çok yakından ilgilendiriyor. Teknolojinin günümüzde geldiği noktada ebeveynlerin doğru bilgiye ulaşmaları ise her zaman kolay olmuyor. Her yerde bilgi parçası var. Sanal ortamlar ve sosyal medya toplumun bilinçlenmesine katkı sunuyorsa da her zaman doğru, güvenilir ve bilimsel yönlendirmeler yapamıyor.” dedi.   Son 10 yılda iki kat arttı Şekerel, besin alerjisinin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Yapılan araştırmalara göre günümüzde bebeklerin yüzde 6'sının, çocukların yüzde 4'ünün, ergenlerin yüzde 2'sinin ve yetişkinlerin yüzde 1'inin besin alerjisi var. Besin alerjisi görülme sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son 10 yılda iki kata yakın arttı. Besin alerjilerinin 40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Örneğin anne sütü alamayan 3 aylık bir bebeğin beslenmesinin 100’ünü inek sütü bazlı mamalar oluşturur. Besin alerjili hastalar duyarlı oldukları bir besin ile karşılaştıklarında hayatı tehdit eden reaksiyondan yaşam kalitesini önemli oranda bozan durumlar yaşarlar. Böylesi önemli bir konuda toplumun her kesiminin bilinçlenmesi gerek. Biz de bu yüzden Alerjiyi Hedefe Aldık!”   Modern yaşam besin alerjilerini artırıyor Alerjik hastalıkları modern şehirli hastalığı olarak nitelendiren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı ve Alerji Hedefte Projesi Bilimsel Danışmanı Prof.Dr. Gülbin Bingöl, “Besin alerjileri daha çok gelişmiş ülkelerde ve büyük kentlerde görülüyor; bunun nedenleri endüstrileşme, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, aşırı hijyenik yaşam ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı… Modern hayatın aşırı korumacı yaşantısı içinde büyüyen çocuklarda bağışıklık sisteminin yanlış tepkiler üretmesi daha sık görülüyor.” dedi.   Besin alerjileri uygun bir şekilde yönetildiğinde hayat kalitesi korunabilir Besin alerjisi tedavisinde 5 yıl öncesine göre önemli aşamalar kaydedildiğini belirten Bingöl “Besin alerjili çocuklarda erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile hayat kalitesini etkileyebilecek büyüme geriliği, izole edilmiş olma hissi, özgüven kaybı, yüksek stres, kaygı ve hatta bazen depresyon gibi durumların önüne geçilebilir.   Tedavi konusunda aslında daha şanslıyız çünkü eskiden bir besini diyetten çıkarıp yerine başka bir gıda koymakta zorlanıyorduk fakat şimdi yerine alternatif koymak o kadar zor değil. Örneğin 2 yaş altı çocuklarda inek sütü proteini alerjisi varsa o çocuklarda yerine koyabileceğimiz formül mamalar var. Bu mamalar çocuğun gerekli ihtiyacını karşılıyor ve dengeli beslenmelerini sağlıyor. Besin alerjileri uygun bir şekilde yönetildiğinde hayat kalitesi korunabilir.” şeklinde konuştu.   Alerji Hedefte web sitesi doğru bilgiyi ulaştıracak Prof. Dr. Bülent Şekerel, ‘Alerji Hedefte’ projesi kapsamında yapılacakları ise şöyle açıkladı: “Öncelikle büyük şehirlerde belediyeler aracılığıyla yapılacak olan ebeveyn bilinçlendirme toplantılarıyla besin alerjili çocuğu olan ailelere yüz yüze ulaşılması hedefleniyor. İlk aşamada İstanbul, Ankara ve İzmir’de ebeveynleri bilgilendirmek amacıyla düzenlenen halk toplantılarında, uzman doktorlar bilgi verecek. Toplantılarda sanatçı Veysel Diker’in projemize özel skeçleriyle ailelere, alerjiyle yaşamanın gülümseten yönlerinin de bulunduğunu, sosyal yaşamdan uzak kalınmaması gerektiğini anlatmaya çalışacağız. Halk toplantılarımızın ilkini 16 Aralık’ta Beylikdüzü Belediyesi ile birlikte yapacağız. İlerleyen dönemlerde farklı illerde farklı belediyelerle devam edecek. BESİN ALERJİSİNDE ÇARPICI GERÇEKLER En sık alerjiye neden olan besin; inek sütü   Toplum genelinde şekerleme, kakao, çikolata, çilek, domates ve katkı maddeleri en sık alerjik besinler olarak anılır. Oysa bunların alerjik reaksiyona neden olma olasılıkları epey düşüktür. Besin alerjilerinin 40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Bunu yumurta, kuru yemişler, buğday, balık, susam, mercimek gibi besin alerjileri izler.   Restoranda yenilen bir parça et eğer inek sütü ile marine edilmişse bile inek sütü alerjisi olan kişide reaksiyona neden olabilir.   Çoğu kişi inek sütü alerjisi olanların keçi, koyun ve manda gibi hayvanların sütlerini tüketebileceklerine inanmakta ise de bu sütlerde yüksek orada alerjik reaksiyon riski vardır. Eşek sütünün inek sütü alerjisi olanlarda daha düşük alerjik reaksiyon verse de hijyen ve kültürel özelliklerimiz gibi nedenlerden dolayı tüketiminin özendirilmemesi gerekir.   Alerjik besini az tüketmek çözüm değil Yaygın kanı alerjik besinin az olarak tüketebileceği ise de besin alerjisi olan bir kişide besinin az tüketilmesi de reaksiyona neden olur.   Besin alerjisi tedavisi sadece sorumlu besinin diyetten çıkarılması anlamına gelmez. Özellikle süt, buğday ve yumurta gibi temel gıdaların diyetten çıkarılması durumunda beslenme yeterliliğinin uygun diyet önlemleri ve destekleri ile giderilmesi gerekir.   Besin intoleransı ve besin alerjisi sıklıkla karıştırılır. İntolerans çoğunlukla bilinmeyen bir nedenle o besin tüketme sonucu yakınmaların ortaya çıkmasıdır ve alerjinin aksine oluşumunda bağışıklık sisteminin rolü yoktur. Çoğunlukla hafif veya müphem yakınmalara neden olur ve güvenilir teşhis yöntemi yoktur. Alerji ise bağışıklık sisteminin o besine düşman gibi tepki vermesi nedeniyledir ve teşhis güvenilir yöntemlere dayanır.   Her toplumda alerjiye neden olan besinler farklılık gösterebilir   Dünyada besin alerjenleri coğrafyaya göre değişkenlik gösterir. Örneğin Avrupa ve Kuzey Amerika’da en fazla ölümcül reaksiyona neden olan besin alerjeni yer fıstığıdır. Oysa ülkemizde yer fıstığı alerjisi nispeten azdır ve en sık görülen kuruyemiş alerjisi fındık ve ceviz kaynaklıdır. Son yıllarda tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle kaju alerjisi daha sık görülmektedir.     Besin alerjisi de geçebilen bir hastalıktır Besin alerjilerinin bir kısmı zamanla geçerken bir kısmı kalıcı olma özelliği taşır. Bunda duyarlılığın derecesi, duyarlı olan kişinin alerjik bünyesinin özellikleri ve duyarlı olunan gıdanın tipi belirleyicidir.   Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Hakkında Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Türkiye’deki tüm alerji ve immünoloji uzmanlarının üyesi olduğu Alerji ve İmmünoloji alanındaki ilk mesleki kuruluştur. 1989 yılında kurulan derneğin amacı, Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ülkemizde gelişmesini sağlamaktır. Diğer yandan ise toplum yararına yönelik projeler üreterek alerji ve immünoloji hizmetlerinin daha iyi sunulması için ilgili kurumlar ile iş birliği yapmaktadır. Bilimsel açıdan ülkemizi uluslar arası düzeyde temsil eden Dernek; yurt dışındaki bilimsel kuruluşlarla iş birliği yaparak çeşitli toplantılar düzenlemek, eğitime katkı sağlamak amacıyla kurs ve alerji okullarının düzenlemek, burs vermek, alerji ve immünoloji alanında çeşitli rehberler hazırlamak, ülke genelinde halka yönelik eğitim toplantıları düzenlemek, yardımcı sağlık personeline yönelik eğitim programları oluşturmak, eğitim alanında yeni politikalar geliştirilmesi konusunda ilgili devlet kurumları ile iş birliği yapmak, Türkiye’de yapılan bilimsel çalışmaların yayınlandığı ulusal ve uluslararası veri tabanları tarafından taranan ve yılda 4 sayı olarak yayınlanan Astım, Alerji ve İmmünoloji Dergisi’nin hazırlanması gibi faaliyetler yürütmektedir.
Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, Abbott’un koşulsuz katkıları ile ‘Alerji Hedefte’ projesini başlattı. Proje kapsamında, yüzbinlerce bebek ve çocuğu etkileyen ve 40’ını en temel besin olan inek sütü alerjisinin oluşturduğu besin alerjisi hakkında toplumsal bilincin artmasına yönelik kapsamlı çalışmalar yürütülecek

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, Türkiye’de yüz binlerce çocuğun sağlığını olumsuz etkileyen besin alerjisi hakkında özellikle anne-babaların gerekli bilince sahip olmaması ve güvenilir bilgi kaynaklarının yetersiz kalması nedeniyle harekete geçerek, Abbott’un koşulsuz desteği ile ‘Alerji Hedefte’ projesini başlattı. “Alerji Hedefte” projesiyle hem ailelere doğru bilgiyi ulaştırmak hem de kamuoyunun alerji konusunda doğru şekilde bilinçlendirilmesi hedefleniyor.

 

0-4 yaş arası 350 bin çocukta besin alerjisi var

 

Projeyi tanıtmak için düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, besin alerjisi görülme sıklığının son yıllarda hızla arttığını belirterek, “Alerji, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygın görülüyor. 6 milyon 459 bin 0-4 yaş arası çocuğun 350 bininde besin alerjisi var. Erken bebeklik döneminden itibaren görülebilen alerji hem ailelerin hem de bebeklerin ve çocukların hayatını çok yakından ilgilendiriyor. Teknolojinin günümüzde geldiği noktada ebeveynlerin doğru bilgiye ulaşmaları ise her zaman kolay olmuyor. Her yerde bilgi parçası var. Sanal ortamlar ve sosyal medya toplumun bilinçlenmesine katkı sunuyorsa da her zaman doğru, güvenilir ve bilimsel yönlendirmeler yapamıyor.” dedi.

 

Son 10 yılda iki kat arttı

Şekerel, besin alerjisinin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:

“Yapılan araştırmalara göre günümüzde bebeklerin yüzde 6'sının, çocukların yüzde 4'ünün, ergenlerin yüzde 2'sinin ve yetişkinlerin yüzde 1'inin besin alerjisi var. Besin alerjisi görülme sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son 10 yılda iki kata yakın arttı. Besin alerjilerinin 40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Örneğin anne sütü alamayan 3 aylık bir bebeğin beslenmesinin 100’ünü inek sütü bazlı mamalar oluşturur. Besin alerjili hastalar duyarlı oldukları bir besin ile karşılaştıklarında hayatı tehdit eden reaksiyondan yaşam kalitesini önemli oranda bozan durumlar yaşarlar. Böylesi önemli bir konuda toplumun her kesiminin bilinçlenmesi gerek. Biz de bu yüzden Alerjiyi Hedefe Aldık!”

 

Modern yaşam besin alerjilerini artırıyor

Alerjik hastalıkları modern şehirli hastalığı olarak nitelendiren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları Uzmanı ve Alerji Hedefte Projesi Bilimsel Danışmanı Prof.Dr. Gülbin Bingöl, “Besin alerjileri daha çok gelişmiş ülkelerde ve büyük kentlerde görülüyor; bunun nedenleri endüstrileşme, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, aşırı hijyenik yaşam ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı… Modern hayatın aşırı korumacı yaşantısı içinde büyüyen çocuklarda bağışıklık sisteminin yanlış tepkiler üretmesi daha sık görülüyor.” dedi.

 

Besin alerjileri uygun bir şekilde yönetildiğinde hayat kalitesi korunabilir

Besin alerjisi tedavisinde 5 yıl öncesine göre önemli aşamalar kaydedildiğini belirten Bingöl “Besin alerjili çocuklarda erken tanı ve uygun tedavi yöntemleri ile hayat kalitesini etkileyebilecek büyüme geriliği, izole edilmiş olma hissi, özgüven kaybı, yüksek stres, kaygı ve hatta bazen depresyon gibi durumların önüne geçilebilir.

 

Tedavi konusunda aslında daha şanslıyız çünkü eskiden bir besini diyetten çıkarıp yerine başka bir gıda koymakta zorlanıyorduk fakat şimdi yerine alternatif koymak o kadar zor değil. Örneğin 2 yaş altı çocuklarda inek sütü proteini alerjisi varsa o çocuklarda yerine koyabileceğimiz formül mamalar var. Bu mamalar çocuğun gerekli ihtiyacını karşılıyor ve dengeli beslenmelerini sağlıyor. Besin alerjileri uygun bir şekilde yönetildiğinde hayat kalitesi korunabilir.” şeklinde konuştu.

 

Alerji Hedefte web sitesi doğru bilgiyi ulaştıracak

Prof. Dr. Bülent Şekerel, ‘Alerji Hedefte’ projesi kapsamında yapılacakları ise şöyle açıkladı:

“Öncelikle büyük şehirlerde belediyeler aracılığıyla yapılacak olan ebeveyn bilinçlendirme toplantılarıyla besin alerjili çocuğu olan ailelere yüz yüze ulaşılması hedefleniyor. İlk aşamada İstanbul, Ankara ve İzmir’de ebeveynleri bilgilendirmek amacıyla düzenlenen halk toplantılarında, uzman doktorlar bilgi verecek. Toplantılarda sanatçı Veysel Diker’in projemize özel skeçleriyle ailelere, alerjiyle yaşamanın gülümseten yönlerinin de bulunduğunu, sosyal yaşamdan uzak kalınmaması gerektiğini anlatmaya çalışacağız.

Halk toplantılarımızın ilkini 16 Aralık’ta Beylikdüzü Belediyesi ile birlikte yapacağız. İlerleyen dönemlerde farklı illerde farklı belediyelerle devam edecek.

BESİN ALERJİSİNDE ÇARPICI GERÇEKLER

En sık alerjiye neden olan besin; inek sütü

 

Toplum genelinde şekerleme, kakao, çikolata, çilek, domates ve katkı maddeleri en sık alerjik besinler olarak anılır. Oysa bunların alerjik reaksiyona neden olma olasılıkları epey düşüktür. Besin alerjilerinin 40’ını en temel besin maddesi olan inek sütü oluşturuyor. Bunu yumurta, kuru yemişler, buğday, balık, susam, mercimek gibi besin alerjileri izler.

 

Restoranda yenilen bir parça et eğer inek sütü ile marine edilmişse bile inek sütü alerjisi olan kişide reaksiyona neden olabilir.

 

Çoğu kişi inek sütü alerjisi olanların keçi, koyun ve manda gibi hayvanların sütlerini tüketebileceklerine inanmakta ise de bu sütlerde yüksek orada alerjik reaksiyon riski vardır. Eşek sütünün inek sütü alerjisi olanlarda daha düşük alerjik reaksiyon verse de hijyen ve kültürel özelliklerimiz gibi nedenlerden dolayı tüketiminin özendirilmemesi gerekir.

 

Alerjik besini az tüketmek çözüm değil

Yaygın kanı alerjik besinin az olarak tüketebileceği ise de besin alerjisi olan bir kişide besinin az tüketilmesi de reaksiyona neden olur.

 

Besin alerjisi tedavisi sadece sorumlu besinin diyetten çıkarılması anlamına gelmez. Özellikle süt, buğday ve yumurta gibi temel gıdaların diyetten çıkarılması durumunda beslenme yeterliliğinin uygun diyet önlemleri ve destekleri ile giderilmesi gerekir.

 

Besin intoleransı ve besin alerjisi sıklıkla karıştırılır. İntolerans çoğunlukla bilinmeyen bir nedenle o besin tüketme sonucu yakınmaların ortaya çıkmasıdır ve alerjinin aksine oluşumunda bağışıklık sisteminin rolü yoktur. Çoğunlukla hafif veya müphem yakınmalara neden olur ve güvenilir teşhis yöntemi yoktur. Alerji ise bağışıklık sisteminin o besine düşman gibi tepki vermesi nedeniyledir ve teşhis güvenilir yöntemlere dayanır.

 

Her toplumda alerjiye neden olan besinler farklılık gösterebilir

 

Dünyada besin alerjenleri coğrafyaya göre değişkenlik gösterir. Örneğin Avrupa ve Kuzey Amerika’da en fazla ölümcül reaksiyona neden olan besin alerjeni yer fıstığıdır. Oysa ülkemizde yer fıstığı alerjisi nispeten azdır ve en sık görülen kuruyemiş alerjisi fındık ve ceviz kaynaklıdır.

Son yıllarda tüketim alışkanlıklarının değişmesiyle kaju alerjisi daha sık görülmektedir.

 

 

Besin alerjisi de geçebilen bir hastalıktır

Besin alerjilerinin bir kısmı zamanla geçerken bir kısmı kalıcı olma özelliği taşır. Bunda duyarlılığın derecesi, duyarlı olan kişinin alerjik bünyesinin özellikleri ve duyarlı olunan gıdanın tipi belirleyicidir.

 

Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Hakkında

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Türkiye’deki tüm alerji ve immünoloji uzmanlarının

üyesi olduğu Alerji ve İmmünoloji alanındaki ilk mesleki kuruluştur. 1989 yılında kurulan derneğin amacı, Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ülkemizde gelişmesini sağlamaktır. Diğer yandan ise toplum yararına yönelik projeler üreterek alerji ve immünoloji hizmetlerinin daha iyi sunulması için ilgili kurumlar ile iş birliği yapmaktadır. Bilimsel açıdan ülkemizi uluslar arası düzeyde temsil eden Dernek; yurt dışındaki bilimsel kuruluşlarla iş birliği yaparak çeşitli toplantılar düzenlemek, eğitime katkı sağlamak amacıyla kurs ve alerji okullarının düzenlemek, burs vermek, alerji ve immünoloji alanında çeşitli rehberler hazırlamak, ülke genelinde halka yönelik eğitim toplantıları düzenlemek, yardımcı sağlık personeline yönelik eğitim programları oluşturmak, eğitim alanında yeni politikalar geliştirilmesi konusunda ilgili devlet kurumları ile iş birliği yapmak, Türkiye’de yapılan bilimsel çalışmaların yayınlandığı ulusal ve uluslararası veri tabanları tarafından taranan ve yılda 4 sayı olarak yayınlanan Astım, Alerji ve İmmünoloji Dergisi’nin hazırlanması gibi faaliyetler yürütmektedir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.