BM NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Gölcük 02.09.2019 - 13:55, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

BM NEDİR, NE DEĞİLDİR?

ÇOK eleştirilse de, dünyanın siyasetinde ve yönetilmesinde önemli bir yeri olan Birleşmiş Milletler Teşkilatı hakkında kim  ne kadar bilgiye sahiptir bilemem; ama yine de dünyayı etkileyen bu yapının güncel hayatımızdaki yerine bir göz atalım istedim. BM, dünya üzerindeki 195 egemen devletin 193’nün üyesi olduğu, 24 Ekim 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı’nda galip çıkan devletlerin öncülüğünde kurulmuş, barış ve insani yardım dışındaki birçok faaliyetlerini, aşağıdaki organları vasıtasıyla yürütür: 1-Genel Kurul, 2-Güvenlik Konseyi, 3-Vesayet Meclisi, 4-Uluslararası Adalet Divanı, 5-Genel Sekreterlik, 6.Ekonomik Sosyal Konsey. Ekonomik ve Sosyal Konsey’inbünyesinde bulunan özel teşkilatlar, Ekonomik ve Sosyal Konsey ve/veya Genel Kurul’a özel anlaşmalarla bağlanmıştır. İlgili örgütler ve Dünya Ticaret Örgütü dâhil olmak üzere, özel alanlarda faaliyet gösterir ve kendi yasama organları ve bütçeleri vardır. BM ailesi, tüm ekonomik ve sosyal alanlardaki çalışmalara uluslararası toplumun dikkatini çeker. Bünyesinde: Uluslararası Çalışma Örgütü, Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü, Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü, Evrensel Posta Birliği, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, Dünya Meteoroloji Örgütü,Uluslararası Denizcilik Örgütü, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Örgütü, Sanayi Kalkınma Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankalar Grubu,  Uluslararası Kalkınma Birliği, Uluslararası Finans Kurumu, Çok Yönlü Yatırım Garanti Ajansı gibi birimleri barındırır. Bu unsurların bütün görevlerini yazacak değilim. Her birimin“Yer Küremiz” için yürüttüğü, önemli çalışmalar yaptığı, yön verici önemli raporlar hazırladığını biliyoruz. Mesela, “WHO- “Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre”, İLO- “Çalışma Örgütü raporuna göre”, FAO “Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü verileri” şeklinde rapor ve açıklamaları sıkça duymuşuzdur. BM’de en yetkili organ genel kurul, en yetkili kişisi genel sekreterdir.  Alınan kararlarda oy çokluğu önemlidir; ama daimi üye olan ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin veto etmezse! Tam da burada Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın her fırsatta haklı, onurlu ve cesurca adalet ve eşitlik isteyen haykırışını, isyanına dikkat çekmek isterim: “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” “Kanaatim ve inancım odur ki, bir gün insan olmanın bir gereği olan bu cesurca haykırış, karşılık bulacaktır; çünkü zulüm ilelebet payidar olmaz!” diyerek konumuzu irdelemeye devam edelim: BM derken; içinde özel teşkilatları, fonları ve programlarından oluşan 27 kuruluşun var olduğundan, bu kuruluşların her birinin başkanlarının olduğu devasa bir yapıdan bahsediyoruz. Bu birimlerin esas amacı; üye ülkelerin geniş yelpazede yer alan sorunlarını, ortak çıkarlarını gerçekleştirmeleri için BM sistemi içinde yüksek koordinasyon sağlamalarıdır. BM, her yıl Eylül-Aralık aylarında toplanır. Toplantıya devlet ve hükümet başkanları katılır.1992 Rio’da yapılan Gündem 21 Eylem Planının açıklandığı “Dünya Yer Yüzü Zirvesi”, 2000 New York’ta yapılan Milenyum Deklarasyonu’nun yayınlandığı genel kurul toplantıları, adete dünya da yönetimsel anlamda yörünge değişikliklerine yol açacak önemli kararların alındığı, ülkelerin en yetkili kişilerince imzalanan toplantılar olmuştur. Zirve toplantılarında: BM organlarının hazırladığı, iyi bir gözlem, uzmanların ve akademisyenlerin çalışmaları sonucu ortaya çıkardığı raporlar, buna dayanaklı sunulan tavsiye kararları vardır. İşte bu kararları gerek Merkezi Yönetimlerin hükümet Programlarına almaları, gerekse yetkisel anlamda güçlü yerel yönetimi olan kentlerin bu tavsiye kararlarını yerel uygulamalar içine almaları son derece kıymetli olmuş, başarı getirmiştir. BM 2000 yılı toplantısında “Milenyum Hedefleri” olarak bilinen, Türkiye’de“Bin Yıl Kalkınma Hedefleri”  olarak anılan raporda; dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli sekiz konu başlığı şöyle açıklanmıştı: 1-Açlık ve yoksullukla mücadele, 2-Çevresel sürdürülebilirlik, 3-Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, 4-Çocuk ölümlerinin azaltılması, 5-Anne sağlığının iyileştirilmesi, 6-HİV/AİDS, sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadele, 7-Evrensel ilköğretimin gerçekleştirilmesi, 8- Kalkınma için küresel bir ortaklığın geliştirilmesi. 2005 yılında yapılan zirve toplantısında Türkiye adına katılan dönemin T.C Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Milenyum hedeflerinin 2015 yılına kadar neleri ne kadar planlandığı sunumu ile Türkiye uygulama planını tüm dünyaya ilan etti. O günden sonra adım adım yukarıdaki sekiz konu başlığında hedeflere ulaşma çabaları, her birinin stratejik planlara girmesi ve kurumların izlenmesi süreci başladı. Türkiye ayağında örneklersek: Kadın erkek fırsat eşitliği komisyonlarının kurulması, ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları, ‘Haydi Çocuklar Aşıya’ çağrıları, Üreme Sağlığı’nın literatüre girmesi, kadınlarımızın toplumda “başarabilir” vurgusunun sıkça yer alması Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Milenyum Hedefleri Türkiye Raporunu, BM Genel Kurulunda okumasından sonra hız kazanmıştır. 1992 Yılı “Rio de Janerio’da” Gündem 21 Eylem Planı, dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel tarafından imzalanmıştı. Çevre, Sürdürülebilir Kalkınma, Katılımcı demokrasi ve Yönetişim söylemleri o günden sonra sadece bizim değil, dünyanın gündemine girmeye başladı. Yani ‘Gelin bu şehri birlikte yönetelim’ çağrısının değer kazanması ve kentleri yönetmeye talip olan adaylar tarafından kullanılmasının esasen çağrı olarak yapılmasının 1992 yılına dayandığını söylemek istiyorum. Bunun yasal hale getirilmesi ve hayat bulması, Ak Parti Hükümetleri döneminde 5393 sayılı yasanın çıkartılmasıyla mümkün olmuştur. Üzücü olanı ise, bu süreçleri bilen ve takip eden bürokrat ve yönetici kadronun sıkça değişmesi, yerine gelenlerin konuyu hafızalarına almayışlarıdır. Aksi olsaydı, yani işini bilen ve takip eden ehil bir kadronun çıkartılan yasanın uygulamalarını takip etmiş olsalardı iddia ediyorum gezi olayları bile olmaz; çünkü olması için zemin bulamazdı. Rio de Janerio’nun üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra 2012’ye kadar olan çıktıların (RİO+20) Toplantısı Brezilya da yapıldı. Hangi ülke; Gündem 21 Deklarasyonu imzaladıktan 20 yıl sonra ne kadar mesafe kat etmişler dünya ya sergilediler. Konu Kalkınma Bakanlığı uhdesinde yürütüldü. Ben bu konuda yeterince iyi hazırlanılmadığı ve pozitif anlamda aldığımız mesafeleri dünya ya iyi gösteremediğimize inananlardanım. Örnek olacak çalışmaları planlarınıza alırsanız, sunacağınız şeyler de örnek olur. Konulara entel, dantel anlayışıyla küçümseyici bakarsanız; Türkiye kısa vadede olmasa bile uzun vade de bundan zarar görür. Ne diyelim, her iş ehliyet, liyakat ve gerçek anlamda ülkenizi sevme meselesidir! Bunu der, buna inanırım. Selamlarımla.

ÇOK eleştirilse de, dünyanın siyasetinde ve yönetilmesinde önemli bir yeri olan Birleşmiş Milletler Teşkilatı hakkında kim  ne kadar bilgiye sahiptir bilemem; ama yine de dünyayı etkileyen bu yapının güncel hayatımızdaki yerine bir göz atalım istedim.

BM, dünya üzerindeki 195 egemen devletin 193’nün üyesi olduğu, 24 Ekim 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı’nda galip çıkan devletlerin öncülüğünde kurulmuş, barış ve insani yardım dışındaki birçok faaliyetlerini, aşağıdaki organları vasıtasıyla yürütür:

1-Genel Kurul,

2-Güvenlik Konseyi,

3-Vesayet Meclisi,

4-Uluslararası Adalet Divanı,

5-Genel Sekreterlik,

6.Ekonomik Sosyal Konsey.

Ekonomik ve Sosyal Konsey’inbünyesinde bulunan özel teşkilatlar, Ekonomik ve Sosyal Konsey ve/veya Genel Kurul’a özel anlaşmalarla bağlanmıştır. İlgili örgütler ve Dünya Ticaret Örgütü dâhil olmak üzere, özel alanlarda faaliyet gösterir ve kendi yasama organları ve bütçeleri vardır. BM ailesi, tüm ekonomik ve sosyal alanlardaki çalışmalara uluslararası toplumun dikkatini çeker. Bünyesinde:

Uluslararası Çalışma Örgütü, Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü, Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü, Evrensel Posta Birliği, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, Dünya Meteoroloji Örgütü,Uluslararası Denizcilik Örgütü, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Örgütü, Sanayi Kalkınma Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankalar Grubu,  Uluslararası Kalkınma Birliği, Uluslararası Finans Kurumu, Çok Yönlü Yatırım Garanti Ajansı gibi birimleri barındırır.

Bu unsurların bütün görevlerini yazacak değilim. Her birimin“Yer Küremiz” için yürüttüğü, önemli çalışmalar yaptığı, yön verici önemli raporlar hazırladığını biliyoruz. Mesela,

“WHO- “Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre”, İLO- “Çalışma Örgütü raporuna göre”, FAO “Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü verileri” şeklinde rapor ve açıklamaları sıkça duymuşuzdur.

BM’de en yetkili organ genel kurul, en yetkili kişisi genel sekreterdir.

 Alınan kararlarda oy çokluğu önemlidir; ama daimi üye olan ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin veto etmezse!

Tam da burada Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın her fırsatta haklı, onurlu ve cesurca adalet ve eşitlik isteyen haykırışını, isyanına dikkat çekmek isterim:

“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR”

“Kanaatim ve inancım odur ki, bir gün insan olmanın bir gereği olan bu cesurca haykırış, karşılık bulacaktır; çünkü zulüm ilelebet payidar olmaz!” diyerek konumuzu irdelemeye devam edelim:

BM derken; içinde özel teşkilatları, fonları ve programlarından oluşan 27 kuruluşun var olduğundan, bu kuruluşların her birinin başkanlarının olduğu devasa bir yapıdan bahsediyoruz.

Bu birimlerin esas amacı; üye ülkelerin geniş yelpazede yer alan sorunlarını, ortak çıkarlarını gerçekleştirmeleri için BM sistemi içinde yüksek koordinasyon sağlamalarıdır.

BM, her yıl Eylül-Aralık aylarında toplanır. Toplantıya devlet ve hükümet başkanları katılır.1992 Rio’da yapılan Gündem 21 Eylem Planının açıklandığı “Dünya Yer Yüzü Zirvesi”, 2000 New York’ta yapılan Milenyum Deklarasyonu’nun yayınlandığı genel kurul toplantıları, adete dünya da yönetimsel anlamda yörünge değişikliklerine yol açacak önemli kararların alındığı, ülkelerin en yetkili kişilerince imzalanan toplantılar olmuştur.

Zirve toplantılarında: BM organlarının hazırladığı, iyi bir gözlem, uzmanların ve akademisyenlerin çalışmaları sonucu ortaya çıkardığı raporlar, buna dayanaklı sunulan tavsiye kararları vardır. İşte bu kararları gerek Merkezi Yönetimlerin hükümet Programlarına almaları, gerekse yetkisel anlamda güçlü yerel yönetimi olan kentlerin bu tavsiye kararlarını yerel uygulamalar içine almaları son derece kıymetli olmuş, başarı getirmiştir.

BM 2000 yılı toplantısında “Milenyum Hedefleri” olarak bilinen, Türkiye’de“Bin Yıl Kalkınma Hedefleri”  olarak anılan raporda; dünyanın karşı karşıya kaldığı önemli sekiz konu başlığı şöyle açıklanmıştı:

1-Açlık ve yoksullukla mücadele,

2-Çevresel sürdürülebilirlik,

3-Kadın erkek eşitliğinin sağlanması,

4-Çocuk ölümlerinin azaltılması,

5-Anne sağlığının iyileştirilmesi,

6-HİV/AİDS, sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadele,

7-Evrensel ilköğretimin gerçekleştirilmesi,

8- Kalkınma için küresel bir ortaklığın geliştirilmesi.

2005 yılında yapılan zirve toplantısında Türkiye adına katılan dönemin T.C Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Milenyum hedeflerinin 2015 yılına kadar neleri ne kadar planlandığı sunumu ile Türkiye uygulama planını tüm dünyaya ilan etti.

O günden sonra adım adım yukarıdaki sekiz konu başlığında hedeflere ulaşma çabaları, her birinin stratejik planlara girmesi ve kurumların izlenmesi süreci başladı.

Türkiye ayağında örneklersek:

Kadın erkek fırsat eşitliği komisyonlarının kurulması, ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları, ‘Haydi Çocuklar Aşıya’ çağrıları, Üreme Sağlığı’nın literatüre girmesi, kadınlarımızın toplumda “başarabilir” vurgusunun sıkça yer alması Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Milenyum Hedefleri Türkiye Raporunu, BM Genel Kurulunda okumasından sonra hız kazanmıştır.

1992 Yılı “Rio de Janerio’da” Gündem 21 Eylem Planı, dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel tarafından imzalanmıştı. Çevre, Sürdürülebilir Kalkınma, Katılımcı demokrasi ve Yönetişim söylemleri o günden sonra sadece bizim değil, dünyanın gündemine girmeye başladı. Yani ‘Gelin bu şehri birlikte yönetelim’ çağrısının değer kazanması ve kentleri yönetmeye talip olan adaylar tarafından kullanılmasının esasen çağrı olarak yapılmasının 1992 yılına dayandığını söylemek istiyorum.

Bunun yasal hale getirilmesi ve hayat bulması, Ak Parti Hükümetleri döneminde 5393 sayılı yasanın çıkartılmasıyla mümkün olmuştur. Üzücü olanı ise, bu süreçleri bilen ve takip eden bürokrat ve yönetici kadronun sıkça değişmesi, yerine gelenlerin konuyu hafızalarına almayışlarıdır. Aksi olsaydı, yani işini bilen ve takip eden ehil bir kadronun çıkartılan yasanın uygulamalarını takip etmiş olsalardı iddia ediyorum gezi olayları bile olmaz; çünkü olması için zemin bulamazdı.

Rio de Janerio’nun üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra 2012’ye kadar olan çıktıların (RİO+20) Toplantısı Brezilya da yapıldı. Hangi ülke; Gündem 21 Deklarasyonu imzaladıktan 20 yıl sonra ne kadar mesafe kat etmişler dünya ya sergilediler.

Konu Kalkınma Bakanlığı uhdesinde yürütüldü. Ben bu konuda yeterince iyi hazırlanılmadığı ve pozitif anlamda aldığımız mesafeleri dünya ya iyi gösteremediğimize inananlardanım. Örnek olacak çalışmaları planlarınıza alırsanız, sunacağınız şeyler de örnek olur. Konulara entel, dantel anlayışıyla küçümseyici bakarsanız; Türkiye kısa vadede olmasa bile uzun vade de bundan zarar görür.

Ne diyelim, her iş ehliyet, liyakat ve gerçek anlamda ülkenizi sevme meselesidir! Bunu der, buna inanırım.

Selamlarımla.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.