DÜNDEN YARINA DEPREM GERÇEĞİ

18.08.2018 - 13:27, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

DÜNDEN YARINA DEPREM GERÇEĞİ

TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu, asrın felaketinin 19. yıl dönümü dolayısıyla Değirmendere'de "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panel düzenlendi.

17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde Değirmendere sahilinde yer alan amfi tiyatroda, TMMOB KOCAELİ İl Koordinasyon Kurulu tarafından halka açık "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panel düzenlendi. Konuşmacılar İMO İstanbul Şube Başkanı İnşaat Mühendisi Nusret Suna, Kocaeli Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisi Metin Aşçı, Jeoloji Mühendisi Özkan Coruk'un konuşmacı olarak katıldığı panelde, "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panelde,  depremzede Emine Cebeci ve depremde 2 bacağını kaybeden dünya dalış rekortmeni Ufuk Koçak'ta o an ve sonrasına dair yaşadıklarını dle getirdiler.   "Yanlış bilgi yüzünden ölebilirdim" 1999 depreminde 2 bacağını kaybeden ve deprem sonrasında yaşam mücadelesini kaybetmeyerek tüm engellere rağmen önemli rekorlara imza atan Ufuk Koçak yaşadığı süreci anlattı. Koçak; "1999 depremi 45 saniye sürdü ve bize 45 yıl gibi geldi. Gerçi benim kaldığım bina bi süre kadar bile ayaka kalamadı. Daha önce bize öğretilen 'kapı altları ve kiriş altına girin' bilgisini uyguladım, kapı altına girip kollarımı karşıya dayadım, bina kirişleri altında kaldım. Uzun süre ayaklarım göcük altında kaldığından kangren oldu ve kesildi. Bir koltuğun neden olduğu boşluk sayesinde hayatta kaldım. Meğer gelişmiş ülkelerde binalar yıkılmadığı için ufak tefek eşyalar üzerlerine devrilmesin diye bu hareketi yaparlarmış, oysa bizde kirişin kendisi yıkıldığı için yanlışmış. Yanlış bilgi yüzünden ölebilirdim. Yıkılan binalarda hayat üçgeni denen boşluklar olduğu öğretilmeliydi. Depremde yıkılan binalar sadece insanları öldürmedi, geride kalanlarda da ağır yaralar ve travmalar yarattı" diye konuştu. "Gerçeğe bilim yolu ile ulaşamazsak çözüm bulamayız" Jeoloji Mühendisi Dr. Özkan Coruk, depremin doğal bir olay olduğunu ve zamanının kesin olarak belirlenemeyeceğini belirterek; "ancak doğru zemin etüdü, uygun projelendirme ile ölümlerin engellenebileceğini ifade etti. Coruk, çözümün bilimde olduğunu ifade ederek, "Giderek bilimden uzaklaşılıyor, bilimin yerini komplo teorileri alıyor. 1999 depreminin Amerikalıların ürettiği gibi bir iddia ortaya atılıyor ve bu bilime aykırı. Bu faylar ancak büyük nükleer patlamalardan etkilenebilir ve bunun hemen yanımızda çaktırmadan yapılması bugün açısından mümkün değil. Gerçeğe bilim yolu ile ulaşamazsak çözüm bulamayız" dedi.   "İmar affının bilim ve tekniğe aykırı" Coruk'un ardından söz alan İnşaat Mühendileri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna; "yapıların depremde hasar almaları olasıdır. Ancak doğru projelendirilmiş ve projeye uygun imal edilmiş binalardan insanların sağ çıkabiliyor" dedi. İmar affının bilim ve tekniğe aykırı olduğunu, yapı güvenliğine ve kanunlara aykırı binaların belirli bir bedel karşılığında affedileceğini ve bunun kanunsuz ve ahlaka aykırı olduğunu belirten Suna; "Mühendislik mesleği itibarsızlaştırılıyor ve projelere alelade bir kağıt mühendisin imzasına da sıradan bir bürokrasi gözü ile bakılıyor" diye konuştu. "Geniş alanlar imara açıldı" Deprem toplanma alanları ile ilgili yetkililerin yaptığı açıklamalarda İstanbul için iki binli sayılardan bahsedildiği ancak bunların okul ve cami bahçeleri ile boş parseller olduğunu aktaran Suna; "Gerçek deprem toplanma alanlarının deprem sonrasında barınma, temizlik, sağlık gibi ihtiyaçların karşılanması için gerekli alt yapı olanaklarına sahip geniş alanlar olması gerekiyor. İstanbul için bu tür alanlar imara açıldı. Yapı denetimi yapanın denetim bedelini denetlediği şirketten almasının denetim sürecinin sağlıklı yürütülmesine engel oluyor" dedi. "İnşaat rantına odaklı" Suna;  "Kentsel dönüşüm, bir yerleşim alanında yapı güvenliğini, altyapı, ulaşım, sağlık, çevre, sosyal  hizmetler gibi konularda iyileştirme amacıyla yapılır" diyerek, Ülkemizdeki işleyişinin ise inşaat rantına odaklı olduğunu belirtti. Parsellerin yıkılıp yerine yüksek ve pahalı binaların yapıldığı fakat altyapı, ulaşım gibi her şeyde daha kötü sonuçları olan bir süreç olarak işletildiğini aktardı. "Yine hazırlıksız yakalanacağız" Jeofizik Mühendisi Dr. Metin Aşçı konuşmasında; "1999 depremi için yıllarca 'Hazırlıksız yakalandık' dendi. Arandan 19 yıl geçti ve yine bilime tekniğe aykırı binalar yapılıyor, yine imar affı, yine mühendis odaları etkisizleştiriliyor ve 19 yıl sonra bugün deprem olursa yine hazırlıksız yakalanacağız. Bu gidişle 30 yıl sonra da hazırlıksız yakalanacağız. Galiba biz hazırlanmayı bilmiyoruz" dedi.   
TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu, asrın felaketinin 19. yıl dönümü dolayısıyla Değirmendere'de "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panel düzenlendi.

17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde Değirmendere sahilinde yer alan amfi tiyatroda, TMMOB KOCAELİ İl Koordinasyon Kurulu tarafından halka açık "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panel düzenlendi.

Konuşmacılar

İMO İstanbul Şube Başkanı İnşaat Mühendisi Nusret Suna, Kocaeli Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisi Metin Aşçı, Jeoloji Mühendisi Özkan Coruk'un konuşmacı olarak katıldığı panelde, "Dünden Yarına Deprem Gerçeği" konulu panelde,  depremzede Emine Cebeci ve depremde 2 bacağını kaybeden dünya dalış rekortmeni Ufuk Koçak'ta o an ve sonrasına dair yaşadıklarını dle getirdiler.  

"Yanlış bilgi yüzünden ölebilirdim"

1999 depreminde 2 bacağını kaybeden ve deprem sonrasında yaşam mücadelesini kaybetmeyerek tüm engellere rağmen önemli rekorlara imza atan Ufuk Koçak yaşadığı süreci anlattı. Koçak; "1999 depremi 45 saniye sürdü ve bize 45 yıl gibi geldi. Gerçi benim kaldığım bina bi süre kadar bile ayaka kalamadı. Daha önce bize öğretilen 'kapı altları ve kiriş altına girin' bilgisini uyguladım, kapı altına girip kollarımı karşıya dayadım, bina kirişleri altında kaldım. Uzun süre ayaklarım göcük altında kaldığından kangren oldu ve kesildi. Bir koltuğun neden olduğu boşluk sayesinde hayatta kaldım. Meğer gelişmiş ülkelerde binalar yıkılmadığı için ufak tefek eşyalar üzerlerine devrilmesin diye bu hareketi yaparlarmış, oysa bizde kirişin kendisi yıkıldığı için yanlışmış. Yanlış bilgi yüzünden ölebilirdim. Yıkılan binalarda hayat üçgeni denen boşluklar olduğu öğretilmeliydi. Depremde yıkılan binalar sadece insanları öldürmedi, geride kalanlarda da ağır yaralar ve travmalar yarattı" diye konuştu.

"Gerçeğe bilim yolu ile ulaşamazsak çözüm bulamayız"

Jeoloji Mühendisi Dr. Özkan Coruk, depremin doğal bir olay olduğunu ve zamanının kesin olarak belirlenemeyeceğini belirterek; "ancak doğru zemin etüdü, uygun projelendirme ile ölümlerin engellenebileceğini ifade etti. Coruk, çözümün bilimde olduğunu ifade ederek, "Giderek bilimden uzaklaşılıyor, bilimin yerini komplo teorileri alıyor. 1999 depreminin Amerikalıların ürettiği gibi bir iddia ortaya atılıyor ve bu bilime aykırı. Bu faylar ancak büyük nükleer patlamalardan etkilenebilir ve bunun hemen yanımızda çaktırmadan yapılması bugün açısından mümkün değil. Gerçeğe bilim yolu ile ulaşamazsak çözüm bulamayız" dedi.
 

"İmar affının bilim ve tekniğe aykırı"

Coruk'un ardından söz alan İnşaat Mühendileri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna; "yapıların depremde hasar almaları olasıdır. Ancak doğru projelendirilmiş ve projeye uygun imal edilmiş binalardan insanların sağ çıkabiliyor" dedi. İmar affının bilim ve tekniğe aykırı olduğunu, yapı güvenliğine ve kanunlara aykırı binaların belirli bir bedel karşılığında affedileceğini ve bunun kanunsuz ve ahlaka aykırı olduğunu belirten Suna; "Mühendislik mesleği itibarsızlaştırılıyor ve projelere alelade bir kağıt mühendisin imzasına da sıradan bir bürokrasi gözü ile bakılıyor" diye konuştu.

"Geniş alanlar imara açıldı"

Deprem toplanma alanları ile ilgili yetkililerin yaptığı açıklamalarda İstanbul için iki binli sayılardan bahsedildiği ancak bunların okul ve cami bahçeleri ile boş parseller olduğunu aktaran Suna; "Gerçek deprem toplanma alanlarının deprem sonrasında barınma, temizlik, sağlık gibi ihtiyaçların karşılanması için gerekli alt yapı olanaklarına sahip geniş alanlar olması gerekiyor. İstanbul için bu tür alanlar imara açıldı. Yapı denetimi yapanın denetim bedelini denetlediği şirketten almasının denetim sürecinin sağlıklı yürütülmesine engel oluyor" dedi.

"İnşaat rantına odaklı"

Suna;  "Kentsel dönüşüm, bir yerleşim alanında yapı güvenliğini, altyapı, ulaşım, sağlık, çevre, sosyal  hizmetler gibi konularda iyileştirme amacıyla yapılır" diyerek, Ülkemizdeki işleyişinin ise inşaat rantına odaklı olduğunu belirtti. Parsellerin yıkılıp yerine yüksek ve pahalı binaların yapıldığı fakat altyapı, ulaşım gibi her şeyde daha kötü sonuçları olan bir süreç olarak işletildiğini aktardı.

"Yine hazırlıksız yakalanacağız"

Jeofizik Mühendisi Dr. Metin Aşçı konuşmasında; "1999 depremi için yıllarca 'Hazırlıksız yakalandık' dendi. Arandan 19 yıl geçti ve yine bilime tekniğe aykırı binalar yapılıyor, yine imar affı, yine mühendis odaları etkisizleştiriliyor ve 19 yıl sonra bugün deprem olursa yine hazırlıksız yakalanacağız. Bu gidişle 30 yıl sonra da hazırlıksız yakalanacağız. Galiba biz hazırlanmayı bilmiyoruz" dedi. 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.