LASTİK İŞ
ismail

MEKKE VE KUDÜS'ÜN FETHİ PROGRAMI DÜZENLENDİ

Gündem 02.01.2018 - 16:45, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:16
 

MEKKE VE KUDÜS'ÜN FETHİ PROGRAMI DÜZENLENDİ

Anadolu Gençlik Derneği Gölcük Temsilciliği tarafından “Mekke ve Kudüs'ün Fethi Programı” her sene olduğu gibi bu sene de Gölcük Kongre Sarayı'nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

İstiklal Marşı ile başlayan program, Kur'an-ı Kerim'i Güzel okuma Türkiye 1.si Kocaeli Topçular Ulu Camii İmam-Hatibi Hafız Hikmet Akça'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle devam etti. Anadolu Gençlik Derneği tanıtım sinevizyonunun izlenmesinin ardından, gecenin önemine dair bir konuşma yapan AGD Gölcük İlçe Başkanı Muharrem Güleç şöyle konuştu: “Bu gece biz burada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi Programını icra ediyoruz. Ancak birileri de ekranlardan manşetlere, televizyon kanallarından internet sitelerine tüm kötülükleriyle üzerimize geliyorlar. Fetihlerle elde edilmiş bu topraklarda 300 yıldır İslam'a, kimliğimize, değerlerimize karşı yürütülen bir savaşın olduğunun, bir kültür savaşının olduğunun farkındayız. Biz adına Yılbaşı Eğlencesi denilen ve neredeyse tüm dünya halklarına dayatılan çirkinliklere karşı bir tavır takınmamızın İslam'ın bir gereği olduğuna inanıyoruz. İşte bu gece, binlerce gencimizin kanına girecekler. Belki ilk defa bir gencimizin alkolle ya da bir başka kötülükle buluşmasını sağlayacaklar. Milli Piyango adı verilen oyunla kitlelerin kumarla buluşturulmasını sağlayan, her türlü kötülüğe giden yolları açan, birçok gencin çeşitli bağımlılıklara yakalanmasına sebep olan, birçok insanda iffet duygusunu zedeleyen her türlü eğlence anlayışını reddediyoruz.  Kalplerdeki merhameti körelten, vicdan duygusunu ortadan kaldıran, insanları şehirlerin en orta yerlerinde her türlü ahlaksızlığı yapmaya sevk eden Yılbaşı kutlamalarına karşı tepki koymanın her erdem sahibi insanın görevi olduğunu da düşünüyoruz. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda İstanbul'a gelip Boğaz'a demirleyen İngiliz Savaş Gemilerinden İstanbul ahalisine bedava dağıtılan alkol yeni dönemde işgalin ve sömürünün nasıl sürdürüleceğinin bir göstergesi olmuştur.  Biz Yılbaşı kutlamalarının bu ülkenin emperyalizm tarafından sömürülmesine hizmet eden vasıtalardan biri olarak görüyoruz. Alkol müptelası haline getirilen bir nesil sağlıklı düşünme ve sömürüye karşı direnme vasfını kaybediyor.  Bu gecenin Yılbaşı Çekilişi gibi değişik organizasyonlarla Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okullarda öğretmenler vasıtasıyla körpe dimağlara aşılanmasını ise kabul edilemez buluyoruz. Aynı şekilde devlet eli ile yürütülen şans oyunlarının toplumda telafisi mümkün olmayan bir yozlaşmaya yol açtığını görüyoruz.  Bu milletin pırıl pırıl evlatlarına, henüz masum çocukluk günlerinden yeni çıkmış evlatlarına bu kötülüğü yapanların insanlıktan nasiplerini aldıklarını düşünmüyoruz.  Bugün 1 milyar 500 milyon insanın sağlıklı içme suyundan mahrum olduğu, 815 milyon insanın her gece aç yattığı, her 12 saniyede bir 1 çocuğun açlık nedeniyle öldüğü, her 4 saniyede bir 1 insanın mülteci pozisyonuna düştüğü bir dünyada yaşarken, kalbinde merhamet olan bir insanın, kalbinde kardeşlik olan bir insanın, kalbinde paylaşmak olan bir insanın vicdanları körelten eğlencelerden uzak durması gerekir. Diğer taraftan İslam coğrafyası yine yangın yeri.  Suriye'de yaşanılan kaos Mart ayında yedinci yılını bitirecek. Neredeyse bir milyon insan yaşamını yitirdi.  10 milyon kadar Suriyeli mülteci pozisyonuna düştü. Sadece ülkemizde 3 milyonu aşkın Suriyeli var.  Bangladeş'te haksız ve hukuksuz uygulamalar son bulmadı. Arankanlı kardeşlerimizin durumunda gözle görülür bir iyileşme yok. Irak'ta barış düzeni tesis edilmiş değil. Yemen'de iç savaş devem ediyor. Libya, Mısır, Afganistan, Pakistan… Ve Filistin tüm ümmetin kanayan yarası. Herkes şunu bilmeli ki bu coğrafyada yaşanan çatışmaların, kaosun ardında ırkçı emperyalizm ve Siyonizm var. ABD'nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ay ortasında katıldığı bir toplantıda Türkiye ve Katar'ı küresel tehdit olarak nitelendirdi. Bu öyle söylenip geçilecek bir cümle değildir. Irak'ta yaşanılan, Suriye'de yaşanılan, Yemen'de, Libya'da yaşanılan süreç Türkiye'ye taşınmak isteniyor. Bunun farkına varmak gerekir. Bakın bu sürecin Türkiye'ye taşınması iki şekilde olur: 1-Toplumsal kutuplaşmanın artırılması. 2-Türkiye-İran Savaşı. Biz toplumun her kesimiyle temas halinde olarak bu kutuplaşmaya müsaade etmemeliyiz. Irkçılık ve mezhepçiliğe müsaade etmemeliyiz. Türkiye ve İran'ı karşı karşıya getirecek bir sürece müsaade etmemeliyiz. Türkiye ile İran savaşırsa, bu savaşın galibi İsrail olur. Çünkü bugün Irak'ta kazanan, Suriye'de kazanan İsrail'dir. Müslüman'ın Müslüman kanı döktüğü bir dünyada kazanan elbette emperyalizm olur, elbette Siyonizm olur.  Bütün bu zulümlerin, haksızlıkların, çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun karşısında Allah'a hamdolsun duyarlılık sahibi gençlerden oluşan Anadolu Gençlik Derneğimiz var, siz varsınız. Allah hepinizden razı olsun. Bu gece Anadolu Gençlik Derneğimiz, bu programla birlikte 81 ilde ve 300'ü aşkın noktada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi programları düzenliyor. Ne oldu da biz daha önceleri hep Mekke'nin Fethi olarak adlandırdığımız bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi Programı dedik? Mekke önlerindeki orduda hangi ruh varsa, Kudüs'te de, Diyarbakır'da da, İstanbul'da da aynı ruh vardı. Yani Fetih ruhu.  Ancak biz bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi adını vererek insanımızdaki, kardeşlerimizdeki Kudüs bilincini de artırmak istedik. Mekke'den sonra yeryüzünün en eski şehri Kudüs'tür. Kudüs peygamlerin, şehitlerin, Allah dostlarının, salih insanların hepimize bir emanetidir. Mescid-i Haram'dan sonra yeryüzünün en eski mabedi Mescid-i Aksa Kudüs'tedir. Mescid-i Aksa ilk kıblemizdir. Tüm kalbimizle şuna inanıyoruz ki Kudüs Müslümanların en çetin imtihanıdır. Kudüs, bugünün Müslüman'ının yeryüzünde olup bitenler karşısında nerede durduğunun, kimlerle olduğunun ve neye hizmet ettiğinin en önemli göstergesidir. Bugün ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa, peygamberler şehri Kudüs ve bereketli Filistin toprakları işgal atındadır. Yeryüzünde akan kanın durması, dökülen gözyaşının dinmesi, alın teri ve emek sömürüsünün son bulması, geçmişte olduğu gibi; hakkı üstün tutan bir zihniyetin yeniden Kudüs'e sahip olması ile mümkün olacaktır. Aralık ayı ortasında İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul'da toplandı. Kudüs için çok kısa sürede toplanabilmek takdire şayandır. Ancak alınan kararlar bize göre yeterli değildir.  Peki neden yeterli değildir? Doğu Kudüs, Filistin'in başkentidir demek, Kudüs'ü bölmek demek değil midir? Doğu Kudüs, Filistin'in başkentidir demek, Batı Kudüs'teki işgali onaylamak demek değil midir? Kaldı ki Kudüs'ün hem doğusu hem batısı işgal altındadır. Sadece Kudüs değil, Tel-Aviv işgal altındadır. Beytüllahim işgal altındadır. Haifa işgal altındadır. İsrail, bulunduğu her santimetrekare toprakta işgalcidir. Olup bitenlerin sonuçlarını konuşmanın bir anlamı yoktur. Yapmamız gereken tüm İslam ülkeleri ve tüm mazlum halklar olarak birlikte hareket etmektir.  Yapmamız gereken İslam Birliğini bir an evvel kurmaktır. Yapmamız gereken D-8'i aslına ve amacına uygun olarak canlandırmaktır. Yapmamız gereken Avrupa Birliği kapısında beklemekten vazgeçmektir. Yapmamız gereken bölge başkentleriyle ve bölgenin Müslüman halklarıyla kucaklaşmaktır. Yapmamız gereken bu coğrafyanın Müslüman ya da gayrimüslim tüm unsurlarıyla adil bir birliktelik kurmaktır. Gecemizin diğer bir konusu da Mekke'nin Fethidir. Mekke'nin Fethini hicri takvime göre mi kutluyoruz yoksa miladi takvime göre mi? Fetih Ramazan ayının 10'unda mı oldu, 20'sinde mi? Biz bu tartışmalara hiç girmiyoruz. Bizim için önemli olan kronoloji değil, şuurdur. Fetih nedir? Fetih açmak demektir. Kapıları, kilitleri, kilitli kalpleri açmak demektir.  Fetih, kalplerin ve kapıların tevhide açılmasıdır. Fetih, bütün sahte ilahlara “la ilahe” demektir. Fetih,  kula kulluğa, zalim diktatörlere, zulüm getiren ideolojilere “hayır” diyerek yürekleri âlemlerin rabbiyle buluşturmaktır. Allah'ın bir ismi de Fettah'tır. O, mazluma yardım elini uzatan, kullarının her türlü güçlük ve sıkıntılarını gideren ve kolaylaştırandır. Fettah, Hakk'a yönelen insanların kalbini imana açan, bütün zorlukları ortadan kaldıran, her işinde üstün gelen, kudretiyle kullarına fetihler nasip eden, fethin kapılarını Müslümanlara açan demektir.  Şimdi bu söylediğimi unutmayınız. İster insanı hakikatle buluşturan yüreklerin fethi olsun, ister zalimlerin yıkılarak fitnenin bertaraf edilmesi olsun, cihadsız fetih olmaz. Tekrar ediyorum: Cihadsız fetih olmaz. Irkçı emperyalizmin tertiplediği işgallerde ise birkaç dakikada binlerce insan ölmektedir. Hiroşima'da, Nagazaki'de olanlar unutulmuş değildir. Bosna'daki soykırım unutulmuş değildir. Cezayir'deki soykırım unutulmuş değildir. Irak'ta öldürülen bir buçuk milyon insan unutulmuş değildir. Günümüzde yaşanan gelişmelere değindik. Çünkü günümüzde yaşananları iyi analiz edemezsek Mekke'nin Fethi'ni anlamamız mümkün olmaz.  Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi iki büyük fetihtir. Günümüz Müslümanların bu büyük fetihlerden çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle Müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah'tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın Müslümancı bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam'ı yaşamanın ancak cihat ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam'ın yaşanmasında kadın erkek tüm Müslümanların itaat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir Müslüman'ın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazunün, vefanın ve sadakatin Müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar. Sonuç olarak Müslümanların fetih anlayışı ve şuuru bugününün dünyasında yaşanan sıkıntıların yegâne ilacıdır.  Yeryüzü yeni bir fetih nesli beklemektedir. Bu neslin harmanladığı yer Anadolu Gençlik Derneğidir. Bir gencin derneğin çatısı altından geçmesi, burada bulunması, Allah'ın izniyle o gencin fetih şuuru ve gayreti ile buluşmasına sebep olacaktır. Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu coğrafyanın harcının İslam olduğuna,  bu toprakları bize yurt yapan anlayışın fetih ruhu olduğuna inanıyoruz. İnsanımız kültür emperyalizminin yanında değil fetih ruhunun yanında durmaya çağıyoruz Bizler, Anadolu Gençlik mensupları olarak haftalık sohbet-seminer ve çalışmalarımızla, Asr-ı Saadet derslerimizle, Siyer-i Nebi yarışmamızla, Mekke'nin Fethi kutlamalarımızla, Çanakkale Zaferi programlarımızla, İstanbul'un Fethi programlarımızla, çadır kamplarımızla, okuma gruplarımızla, yaz etkinliklerimizle, kış etkinliklerimizle, Anadolu Gençlik Dergimizle, Genç İstikbal Dergimizle, Hanzala Dergimizle, MGV yayınlarımızla, AGD TV'mizle, sosyal medya hesaplarımızla, uluslararası öğrenci ve gençlik toplantılarımızla, yurtlarımız ve öğrenci evlerimizle, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik şuurlandırma çalışmalarımızla; iyinin, güzelin, doğrunun, faydalının ve adil olanın hayatın her alanında tesisi için gayretlerimizi sürdüreceğiz.” AGD Gölcük İlçe Başkanı Muharrem Güleç'in konuşmasının ardından, Uluslararası Murat Hüdavendigar Anadolu İmam-Hatip Lisesi Öğrencisi Hafız Mustafa Erikci Kur'an-ı Kerim tilavet etti. AGD Lise Komisyonundan Ömer Erdem ve AGD İ-Hatip Komisyonundan Ersin Er'in okuduğu şiir ile devam eden programa Halıdere Düş Treni Ana Okulu öğrencilerinin Sema ve Mehteran Gösterisi ve akabinden de Cevheri İlahi Grubu'nun Tasavvuf Musikisi Konseri renk kattı.
Anadolu Gençlik Derneği Gölcük Temsilciliği tarafından “Mekke ve Kudüs'ün Fethi Programı” her sene olduğu gibi bu sene de Gölcük Kongre Sarayı'nda yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

İstiklal Marşı ile başlayan program, Kur'an-ı Kerim'i Güzel okuma Türkiye 1.si Kocaeli Topçular Ulu Camii İmam-Hatibi Hafız Hikmet Akça'nın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle devam etti. Anadolu Gençlik Derneği tanıtım sinevizyonunun izlenmesinin ardından, gecenin önemine dair bir konuşma yapan AGD Gölcük İlçe Başkanı Muharrem Güleç şöyle konuştu:
“Bu gece biz burada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi Programını icra ediyoruz. Ancak birileri de ekranlardan manşetlere, televizyon kanallarından internet sitelerine tüm kötülükleriyle üzerimize geliyorlar.
Fetihlerle elde edilmiş bu topraklarda 300 yıldır İslam'a, kimliğimize, değerlerimize karşı yürütülen bir savaşın olduğunun, bir kültür savaşının olduğunun farkındayız.
Biz adına Yılbaşı Eğlencesi denilen ve neredeyse tüm dünya halklarına dayatılan çirkinliklere karşı bir tavır takınmamızın İslam'ın bir gereği olduğuna inanıyoruz. İşte bu gece, binlerce gencimizin kanına girecekler. Belki ilk defa bir gencimizin alkolle ya da bir başka kötülükle buluşmasını sağlayacaklar.
Milli Piyango adı verilen oyunla kitlelerin kumarla buluşturulmasını sağlayan, her türlü kötülüğe giden yolları açan, birçok gencin çeşitli bağımlılıklara yakalanmasına sebep olan, birçok insanda iffet duygusunu zedeleyen her türlü eğlence anlayışını reddediyoruz. 
Kalplerdeki merhameti körelten, vicdan duygusunu ortadan kaldıran, insanları şehirlerin en orta yerlerinde her türlü ahlaksızlığı yapmaya sevk eden Yılbaşı kutlamalarına karşı tepki koymanın her erdem sahibi insanın görevi olduğunu da düşünüyoruz.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda İstanbul'a gelip Boğaz'a demirleyen İngiliz Savaş Gemilerinden İstanbul ahalisine bedava dağıtılan alkol yeni dönemde işgalin ve sömürünün nasıl sürdürüleceğinin bir göstergesi olmuştur. 
Biz Yılbaşı kutlamalarının bu ülkenin emperyalizm tarafından sömürülmesine hizmet eden vasıtalardan biri olarak görüyoruz. Alkol müptelası haline getirilen bir nesil sağlıklı düşünme ve sömürüye karşı direnme vasfını kaybediyor. 
Bu gecenin Yılbaşı Çekilişi gibi değişik organizasyonlarla Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okullarda öğretmenler vasıtasıyla körpe dimağlara aşılanmasını ise kabul edilemez buluyoruz. Aynı şekilde devlet eli ile yürütülen şans oyunlarının toplumda telafisi mümkün olmayan bir yozlaşmaya yol açtığını görüyoruz. 
Bu milletin pırıl pırıl evlatlarına, henüz masum çocukluk günlerinden yeni çıkmış evlatlarına bu kötülüğü yapanların insanlıktan nasiplerini aldıklarını düşünmüyoruz.
 Bugün 1 milyar 500 milyon insanın sağlıklı içme suyundan mahrum olduğu, 815 milyon insanın her gece aç yattığı, her 12 saniyede bir 1 çocuğun açlık nedeniyle öldüğü, her 4 saniyede bir 1 insanın mülteci pozisyonuna düştüğü bir dünyada yaşarken, kalbinde merhamet olan bir insanın, kalbinde kardeşlik olan bir insanın, kalbinde paylaşmak olan bir insanın vicdanları körelten eğlencelerden uzak durması gerekir.
Diğer taraftan İslam coğrafyası yine yangın yeri. 
Suriye'de yaşanılan kaos Mart ayında yedinci yılını bitirecek. Neredeyse bir milyon insan yaşamını yitirdi.  10 milyon kadar Suriyeli mülteci pozisyonuna düştü. Sadece ülkemizde 3 milyonu aşkın Suriyeli var. 
Bangladeş'te haksız ve hukuksuz uygulamalar son bulmadı. Arankanlı kardeşlerimizin durumunda gözle görülür bir iyileşme yok. Irak'ta barış düzeni tesis edilmiş değil. Yemen'de iç savaş devem ediyor. Libya, Mısır, Afganistan, Pakistan…
Ve Filistin tüm ümmetin kanayan yarası. Herkes şunu bilmeli ki bu coğrafyada yaşanan çatışmaların, kaosun ardında ırkçı emperyalizm ve Siyonizm var.
ABD'nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ay ortasında katıldığı bir toplantıda Türkiye ve Katar'ı küresel tehdit olarak nitelendirdi.
Bu öyle söylenip geçilecek bir cümle değildir. Irak'ta yaşanılan, Suriye'de yaşanılan, Yemen'de, Libya'da yaşanılan süreç Türkiye'ye taşınmak isteniyor. Bunun farkına varmak gerekir.
Bakın bu sürecin Türkiye'ye taşınması iki şekilde olur:
1-Toplumsal kutuplaşmanın artırılması. 2-Türkiye-İran Savaşı.
Biz toplumun her kesimiyle temas halinde olarak bu kutuplaşmaya müsaade etmemeliyiz. Irkçılık ve mezhepçiliğe müsaade etmemeliyiz. Türkiye ve İran'ı karşı karşıya getirecek bir sürece müsaade etmemeliyiz.
Türkiye ile İran savaşırsa, bu savaşın galibi İsrail olur. Çünkü bugün Irak'ta kazanan, Suriye'de kazanan İsrail'dir. Müslüman'ın Müslüman kanı döktüğü bir dünyada kazanan elbette emperyalizm olur, elbette Siyonizm olur. 
Bütün bu zulümlerin, haksızlıkların, çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun karşısında Allah'a hamdolsun duyarlılık sahibi gençlerden oluşan Anadolu Gençlik Derneğimiz var, siz varsınız. Allah hepinizden razı olsun.
Bu gece Anadolu Gençlik Derneğimiz, bu programla birlikte 81 ilde ve 300'ü aşkın noktada Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi programları düzenliyor.
Ne oldu da biz daha önceleri hep Mekke'nin Fethi olarak adlandırdığımız bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi Programı dedik? Mekke önlerindeki orduda hangi ruh varsa, Kudüs'te de, Diyarbakır'da da, İstanbul'da da aynı ruh vardı. Yani Fetih ruhu. 
Ancak biz bu programa Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi adını vererek insanımızdaki, kardeşlerimizdeki Kudüs bilincini de artırmak istedik. Mekke'den sonra yeryüzünün en eski şehri Kudüs'tür. Kudüs peygamlerin, şehitlerin, Allah dostlarının, salih insanların hepimize bir emanetidir. Mescid-i Haram'dan sonra yeryüzünün en eski mabedi Mescid-i Aksa Kudüs'tedir. Mescid-i Aksa ilk kıblemizdir. Tüm kalbimizle şuna inanıyoruz ki Kudüs Müslümanların en çetin imtihanıdır.
Kudüs, bugünün Müslüman'ının yeryüzünde olup bitenler karşısında nerede durduğunun, kimlerle olduğunun ve neye hizmet ettiğinin en önemli göstergesidir.
Bugün ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa, peygamberler şehri Kudüs ve bereketli Filistin toprakları işgal atındadır.
Yeryüzünde akan kanın durması, dökülen gözyaşının dinmesi, alın teri ve emek sömürüsünün son bulması, geçmişte olduğu gibi; hakkı üstün tutan bir zihniyetin yeniden Kudüs'e sahip olması ile mümkün olacaktır.
Aralık ayı ortasında İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul'da toplandı. Kudüs için çok kısa sürede toplanabilmek takdire şayandır. Ancak alınan kararlar bize göre yeterli değildir. 
Peki neden yeterli değildir? Doğu Kudüs, Filistin'in başkentidir demek, Kudüs'ü bölmek demek değil midir? Doğu Kudüs, Filistin'in başkentidir demek, Batı Kudüs'teki işgali onaylamak demek değil midir? Kaldı ki Kudüs'ün hem doğusu hem batısı işgal altındadır.
Sadece Kudüs değil, Tel-Aviv işgal altındadır. Beytüllahim işgal altındadır. Haifa işgal altındadır.
İsrail, bulunduğu her santimetrekare toprakta işgalcidir. Olup bitenlerin sonuçlarını konuşmanın bir anlamı yoktur.
Yapmamız gereken tüm İslam ülkeleri ve tüm mazlum halklar olarak birlikte hareket etmektir.  Yapmamız gereken İslam Birliğini bir an evvel kurmaktır. Yapmamız gereken D-8'i aslına ve amacına uygun olarak canlandırmaktır. Yapmamız gereken Avrupa Birliği kapısında beklemekten vazgeçmektir. Yapmamız gereken bölge başkentleriyle ve bölgenin Müslüman halklarıyla kucaklaşmaktır. Yapmamız gereken bu coğrafyanın Müslüman ya da gayrimüslim tüm unsurlarıyla adil bir birliktelik kurmaktır.
Gecemizin diğer bir konusu da Mekke'nin Fethidir. Mekke'nin Fethini hicri takvime göre mi kutluyoruz yoksa miladi takvime göre mi? Fetih Ramazan ayının 10'unda mı oldu, 20'sinde mi? Biz bu tartışmalara hiç girmiyoruz. Bizim için önemli olan kronoloji değil, şuurdur.
Fetih nedir? Fetih açmak demektir. Kapıları, kilitleri, kilitli kalpleri açmak demektir. 

Fetih, kalplerin ve kapıların tevhide açılmasıdır. Fetih, bütün sahte ilahlara “la ilahe” demektir. Fetih,  kula kulluğa, zalim diktatörlere, zulüm getiren ideolojilere “hayır” diyerek yürekleri âlemlerin rabbiyle buluşturmaktır.

Allah'ın bir ismi de Fettah'tır. O, mazluma yardım elini uzatan, kullarının her türlü güçlük ve sıkıntılarını gideren ve kolaylaştırandır. Fettah, Hakk'a yönelen insanların kalbini imana açan, bütün zorlukları ortadan kaldıran, her işinde üstün gelen, kudretiyle kullarına fetihler nasip eden, fethin kapılarını Müslümanlara açan demektir. 
Şimdi bu söylediğimi unutmayınız.
İster insanı hakikatle buluşturan yüreklerin fethi olsun, ister zalimlerin yıkılarak fitnenin bertaraf edilmesi olsun, cihadsız fetih olmaz. Tekrar ediyorum: Cihadsız fetih olmaz.
Irkçı emperyalizmin tertiplediği işgallerde ise birkaç dakikada binlerce insan ölmektedir. Hiroşima'da, Nagazaki'de olanlar unutulmuş değildir. Bosna'daki soykırım unutulmuş değildir. Cezayir'deki soykırım unutulmuş değildir. Irak'ta öldürülen bir buçuk milyon insan unutulmuş değildir.

Günümüzde yaşanan gelişmelere değindik. Çünkü günümüzde yaşananları iyi analiz edemezsek Mekke'nin Fethi'ni anlamamız mümkün olmaz. 
Mekke'nin ve Kudüs'ün Fethi iki büyük fetihtir. Günümüz Müslümanların bu büyük fetihlerden çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle Müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah'tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın Müslümancı bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam'ı yaşamanın ancak cihat ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam'ın yaşanmasında kadın erkek tüm Müslümanların itaat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir Müslüman'ın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazunün, vefanın ve sadakatin Müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar.

Sonuç olarak Müslümanların fetih anlayışı ve şuuru bugününün dünyasında yaşanan sıkıntıların yegâne ilacıdır. 

Yeryüzü yeni bir fetih nesli beklemektedir. Bu neslin harmanladığı yer Anadolu Gençlik Derneğidir.

Bir gencin derneğin çatısı altından geçmesi, burada bulunması, Allah'ın izniyle o gencin fetih şuuru ve gayreti ile buluşmasına sebep olacaktır.

Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu coğrafyanın harcının İslam olduğuna,  bu toprakları bize yurt yapan anlayışın fetih ruhu olduğuna inanıyoruz. İnsanımız kültür emperyalizminin yanında değil fetih ruhunun yanında durmaya çağıyoruz

Bizler, Anadolu Gençlik mensupları olarak haftalık sohbet-seminer ve çalışmalarımızla, Asr-ı Saadet derslerimizle, Siyer-i Nebi yarışmamızla, Mekke'nin Fethi kutlamalarımızla, Çanakkale Zaferi programlarımızla, İstanbul'un Fethi programlarımızla, çadır kamplarımızla, okuma gruplarımızla, yaz etkinliklerimizle, kış etkinliklerimizle, Anadolu Gençlik Dergimizle, Genç İstikbal Dergimizle, Hanzala Dergimizle, MGV yayınlarımızla, AGD TV'mizle, sosyal medya hesaplarımızla, uluslararası öğrenci ve gençlik toplantılarımızla, yurtlarımız ve öğrenci evlerimizle, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik şuurlandırma çalışmalarımızla; iyinin, güzelin, doğrunun, faydalının ve adil olanın hayatın her alanında tesisi için gayretlerimizi sürdüreceğiz.”

AGD Gölcük İlçe Başkanı Muharrem Güleç'in konuşmasının ardından, Uluslararası Murat Hüdavendigar Anadolu İmam-Hatip Lisesi Öğrencisi Hafız Mustafa Erikci Kur'an-ı Kerim tilavet etti. AGD Lise Komisyonundan Ömer Erdem ve AGD İ-Hatip Komisyonundan Ersin Er'in okuduğu şiir ile devam eden programa Halıdere Düş Treni Ana Okulu öğrencilerinin Sema ve Mehteran Gösterisi ve akabinden de Cevheri İlahi Grubu'nun Tasavvuf Musikisi Konseri renk kattı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.