OPERASYONDA SON DURUM

Gündem 24.08.2016 - 10:33, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:15
 

OPERASYONDA SON DURUM

TSK Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ'ten temizlenmesi amacıyla "Fırat Kalkanı" askeri harekatını başlatıldı.

 Cerablus bölgesi fırtına obüsleri ve çok namlulu roketatarlarla (ÇNR) gerçekleştirilen yoğun topçu atışının ardından savaş uçaklarıyla bombalandı. Askeri kaynaklar 1 saat 45 dakika içinde 63 hedefe Fırtına obüsleri ve roketatarlarla 224 atım yapıldığını belirtti. Karkamış sınır bölgesine gelen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait tanklar da atış yapmaya başladı. OPERASYONUN ADI FIRAT KALKANI  Askeri kaynaklar, Suriye'ye kara harekatının başlamadığını, geçit açma çalışmalarının sürdüğünü belirtirken TSK'yapılan açıklamada operasyonun adının Fırat Kalkanı' olduğu açıkladı. Son dakika: Suriye Cerablus'taki IŞİD hedeflerine sabah karşı operasyon başladı. Askeri kaynaklardan verilen bilgiye göre askeri harekata piyade birlikleri (Mekanize ve havan unsurları dahil), tank ve topçu birlikleri (ÇNRA dahil), geçit açan, mayın temizleyen istihkam birlikleri,  muhabere birlikleri, lojistik destek unsurları, hava kuvvetleri hava ve yer destek unsurları (İHA’lar dahil) katılıyor... TSK'yapılan açıklamada operasyonun adının Fırat Kalkanı' olduğu açıkladı. 04.00'TEN İTİBAREN NELER YAŞANIYOR? Cerablus operasyonu kapsamında DAEŞ hedefleri 1.45 dakika boyunca topçu ateşiyle vuruldu. 63 hedefe 224 atım yapıldı. Ardından Türk savaş uçakları Cerablus'ta DAEŞ hedeflerini bombaladı. Askeri kaynaklar Cerablus ve Keklice'deki 12 hedeften 12'sinin tam isabetle vurulduğunu duyurdu. Sınırda geçit açma çalışmaları sürüyor. Reuters ise Özel Kuvvetlerin Suriye'de olduğu iddiasını duyurdu. Askeri kaynaklar operasyonun amacını da açıkladı. Askeri kaynakların verdiği bilgiye göre harekatın başlangıcından itibaren Genelkurmay Karargahındaki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezinde (Gnkur.Bşk, IInci Bşk. ve J. Başkanları) ve Kuvvet k.lıkları Harekat Merkezlerinde tüm komuta kademesi (Kuvvet K.ları ve karargahın tümü) harekatı yönetmek ve izlemek üzere hazır bulunuyor. Bir diğer iddia ise Bordo-Berelilerin Suriye'ye girdiği yönünde... TÜRKİYE, DAEŞ'E HAREKAT BAŞLATTI Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ unsurlarından temizlenmesi amacıyla sabaha karşı harekat başlatıldı. Cerablus bölgesindeki DAEŞ unsurlarına misliyle mukabele kapsamında yoğun top atışları yapıldı. ASKERİ KAYNAKLARDAN İLK AÇIKLAMA Askeri kaynaklar kara harekatının henüz başlamadığını, geçit açma faaliyetlerinin sürdüğünü belirtti. Askeri kaynaklar tarafından başlatılan askeri harekatın amacının sınır güvenliğini sağlamak, IŞİD ile mücadele kapsamında Koalisyon güçlerine destek vermek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğu belirtildi. Askeri harekat kapsamında ilk olarak saat 04:00 sıralarından TOPÇU ve ÇNRA atışları başlatıldı, saat 04:05’de  daha önceden belirlenmiş belli noktalardan geçiş için iş makinaları geçitler açılmaya başlandı, saat 05:45’te TOPÇU ve ÇNRA atışları sona erdi. Bu atışlar sonucunda tespit edilen  toplam 63 hedefe 224 atım yapıldı. İlk hava harekatının ise saat 06:08’de başladı. Saat 06:08,  saat 06:10 ve  saat 06:30 hava harekatlarının yapıldığı belirtildi. Askeri kaynaklar ayrıca şu an için kara harekatının başlamadığını ve geçit açma faaliyetleri devam ettiğini belirtti. Operasyon havadan böyle görüntülendi BORDO-BERELİLER SURİYE'DE İDDİASI Reuters'ın geçtiği haberde TSK Özel Kuvvet unsurlarının Suriye topraklarına girdiği belirtildi. Bordo Berelilerin kentin bazı noktalarına sızdığı iddia ediliyor. SAHRA HASTANESİ KURULDU  Tankların bulunduğu Soylu Mahallesi’ndeki sosyal tesis ise sağlık ve AFAD ekiplerinin karargahına dönüştürüldü. Sosyal tesisin bulunduğu bölgede çok sayıda ambulansın hazır bekletildiği, yine bu alanda çadırlar ile sahra hastanesi kurulduğu görüldü. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, harekatın başladığını duyurarak amacın bölgenin IŞİD’den arındırılması olduğunu duyurdu. Öte yandan harekat nedeniyle Gaziantep Valiliği de sınır hattında Cerablus’un karşısındaki geniş bir bölgeyi ’özel güvenlik bölgesi’ ilan etti. KARKAMIŞ’A GİRİŞ-ÇIKIŞ YASAK Bu arada özel güvenlik bölgesi ilan edildiği için Karkamış’a giriş ve çıkışlar da yasaklandı. İlçeye ulaşımı sağlayan yolların tamamı jandarma tarafından kesilirken, kimsenin ilçeye gitmesine izin verilmiyor.  Askeri kaynaklar kara harekatının henüz başlamadığını, geçit açma çalışmalarının sürdüğünü duyurdu. Sabah saatlerinde bölgeden yansıyan ilk görüntülerde iş makineleri dikkat çekti. Top atışlarının ardından sınırın temizlenmesi için iş makinesi girdiği belirtiliyor. Son dakika haberi: TSK sabaha karşı Cerablus'a operasyon başlattı!  04.00'TE BAŞLAYAN OPERASYONUN AMACI TSK unsurlarınca saat 04.00 sularında icrasına başlanan harekatla sınırın terör örgütlerinden temizlenmesi ve hudut güvenliğinin artırılmasına katkı sağlanarak, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünün öncelenmesi ve desteklenmesi planlanıyor. DAEŞ ile aktif mücadele eden TSK'nın operasyonları, koalisyon güçlerinin bu terör örgütüne karşı yürüttüğü faaliyetlere önemli katkı sağlıyor. Söz konusu harekat sayesinde yeni göç dalgalarının önlenmesi, bölgedeki sivil halka insani yardımların ulaştırılması ve bölgenin terörist unsurlardan arındırılması hedefleniyor. Operasyonla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve milletine saldıran, masum vatandaşları katleden terör örgütleriyle aktif şekilde mücadele edilmesi, bu konuda uluslararası toplum ve koalisyon güçleriyle iş birliği halinde çalışmaların sürdürülmesi amaçlanıyor.    *Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor Türkiye, DAEŞ terör örgütüne karşı uluslararası anlaşmalar ve TBMM'nin verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak sınır ötesi operasyon başlattı. Türki̇ye'ni̇n, Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütü DAEŞ'e ait hedeflerden yapılan atışlar ve terör saldırılarının ardından uluslararası anlaşmalar ve Meclis'in verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyona uluslararası koalisyon unsurları destek sağlıyor. Meclis'te alınan karar, hükümete bu yetkiyi veriyor. Ulusal güvenli̇ği̇ne yöneli̇k terör tehdi̇di̇ ve her türlü güvenli̇k ri̇ski̇ne karşı uluslararası hukuk çerçevesi̇nde gerekli̇ her türlü tedbi̇ri̇ almak, Irak ve Suri̇ye'deki̇ tüm teröri̇st örgütlerden Türkiye'ye yönelebi̇lecek saldırıları bertaraf etmek ve ki̇tlesel göç gi̇bi̇ di̇ğer muhtemel ri̇sklere karşı ulusal güvenli̇ği̇n i̇dame etti̇ri̇lmesi̇ni̇ sağlamak i̇çi̇n hudut, şümul, mi̇ktar ve zamanı hükümetçe takdi̇r ve tayi̇n olunacak şeki̇lde, gerekti̇ği̇nde Türk Si̇lahlı Kuvvetleri̇ni̇n (TSK) yabancı ülkelere gönderi̇lmesi̇, yabancı si̇lahlı kuvvetleri̇n Türki̇ye'de bulunması ve bu kuvvetleri̇n hükümeti̇n beli̇rleyeceği̇ esaslara göre kullanılması i̇le hükümet tarafından beli̇rlenecek esaslara göre gerekli̇ düzenlemeleri̇n yapılması i̇çi̇n TBMM'nin kararıyla hükümete veri̇len bi̇r yıllık i̇znin 2 Ekim 2015'ten i̇ti̇baren bi̇r yıl daha uzatılmasına dai̇r karar, geçen yıl 8 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğe dönük risk ve tehditlerin arttığı, Irak'ın kuzeyinde silahlı terör örgütü PKK unsurlarının varlığını sürdürdüğü belirtilen kararda, Suriye ve Irak’ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlendiği bildirilmişti. Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliği ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiği vurgulanan kararda, terör gruplarının Irak’taki mevcudiyetine ve bunun doğurduğu tehditlere karşı askeri, siyasi ve diplomatik tedbir ve girişimlerin artırarak sürdürülmesinin önemine değinilmişti. Suriye'de ise rejimin şiddet politikalarının, terör gruplarına desteğinin ve halkının etnik ve mezhepsel farklılıklarını fiili çatışmaya dönüştürme siyasetinin insani durum, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditlerin devam ettiği aktarılan kararda, "Bu çerçevede, ilk olarak 2007 yılında kabul edilen ve 6 defa uzatılan Irak tezkeresi ile 2012 yılında kabul edilen ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresinin 2014 yılında tek metin halinde kabulünü zaruri hale getiren ve ulusal güvenliğimizi tehlikeye atabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin ulusal düzeyde tespit edilerek hayata geçirilmeye devam olunması, bunun yanı sıra DEAŞ ve benzeri terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde Türkiye’nin de iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi önem taşımaktadır." ifadelerine yer verilmişti. Kararda, şunlar kaydedilmişti: "Bu mülahazalar ışığında Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2 Ekim 2014 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ile hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, aynı kararda belirlenen ilke ve esaslar dahilinde, 2 Ekim 2015 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması, Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca Genel Kurulun 3 Eylül 2015 tarihli 9. birleşiminde kabul edilmiştir." BMGK'nın Irak ve Suriye'ye yönelik kararı DAEŞ ile mücadeleye yönelik Birleşmiş Milletlerce alınan karar da Türkiye'nin sınır ötesi operasyondaki haklılığını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) ilgili kararıyla DAEŞ ve onun şiddet içeren aşırılıkçı ideolojisi, terör eylemleri, yoğun, sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri ve uluslararası insani hukuka yönelik işlediği suçlar şiddetli şekilde kınandı. Sivillerin ayırt edilmeksizin öldürülmesi ve kasten hedef alınması, sayısız mezalim, kitlesel infaz ve askerleri de kapsayacak şekilde hukuk dışı öldürmeler, dini temelleri veya inancı nedeniyle bireylere ve tüm topluma yönelik işkenceler, sivillerin kaçırılmasını, azınlık grup üyelerinin zorla yerinden çıkarılması, çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, çocukların askere alınması ve kullanılması, tecavüz veya farklı şekillerde cinsel şiddet, keyfi tutuklamalar, okullara ve hastanelere yönelik saldırılar, kültürel ve dini yapıların tahrip edilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanımı ile eğitim haklarının kullanımının da engellenmesi, kınanan diğer unsurlar arasında yer aldı. Bütün devletleri, terör eylemlerini icra eden, organize eden ve destekleyen DAEŞ ve el-Nusra Cephesi'ni de kapsayacak şekilde, el-Kaide ile bağlantılı tüm şahıs, grup, girişim ve oluşumları bulma ve adalete teslim etme çabalarına yönelik iş birliğine teşvik eden kararda, terör saldırılarının kışkırtılmasına karşı koyma ve eğitim kurumlarıyla kültürel ve dini kurumların, teröristler ve destekçileri tarafından yıkılmasına engel olmayla ilgili, uluslararası kanun gereğince gerekli ve uygun tedbirlerin alınması noktasında bütün devletlere yönelik çağrı da yapıldı. Meşru müdafaa hakkı Bu arada, bir devletin ülkesel bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmak, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nca yasaklanan durumlar arasında yer alıyor ancak bunun iki istisnası bulunuyor. Bunlardan biri BM Güvenlik Konseyinin yetkilendirmesi, diğeri ise meşru müdafaa hali. Meşru müdafaa hakkının kullanılabilmesi için silahlı saldırının varlığı gerekiyor ancak bu saldırının herhangi bir devletten kaynaklanması şartı aranmıyor. Devletlere tek başlarına meşru müdafaa haklarını kullanmalarının yanı sıra başka devletleri de yardıma çağırarak birlikte bu haklarını kullanma hakkı tanınıyor. Bu kapsamda terör örgütü DAEŞ tarafından gerek Suriye'nin kuzeyinden yurda yapılan atışlar gerekse terör saldırıları, Türkiye'yi bu konuda haklı duruma getiriyor. Uluslararası anlaşmalar da Türkiye'nin bu konudaki haklılığını ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 7. bölümü, barışın tehdidi, bozulması ve saldırı eylemi durumunda üye ülkelerin alacakları önlemleri düzenliyor. Anlaşmanın 51. maddesine göre, BM üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, saldırıya uğrayan üyenin meşru savunma hakkı bulunuyor ve kanunun hiçbir maddesi buna halel getiremiyor. Yabancı terörist savaşçılarla mücadele BM Güvenlik Konseyinin dikkati çektiği bir diğer konuyu ise yabancı terörist savaşçı tehdidi oluşturuyor. Konsey, bununla ilgili 2014'te harekete geçmiş, bu kapsamda çeşitli kararlar alınmıştı. Irak ve Suriye'deki DEAŞ unsurları içerisinde 100'ü aşkın ülkeden 25 bin civarında yabancı terörist savaşçının bulunduğu, konsey belgelerinde de yer almıştı. Bu sorunun çözümünde özellikle kaynak ülkelerin yabancı terörist savaşçıları ülkelerinde tespit ederek ülke dışına çıkışlarına izin vermemelerinin önemli çok defa vurgulanmıştı. Türkiye de bu konuda önemli tedbirler almıştı. Bu kapsamda 2011'den 2016'nın şubat ayına kadar 37 bini aşkın kişiye yurda giriş yasağı konulmuş, terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasa dışı yollardan yurda giriş yapan 3 binden fazla yabancı sınır dışı edilmişti. Çeşitli havalimanı ve otobüs terminallerinde kurulan risk analiz gruplarınca da 7 bin 500 yabancı kontrol edilmişti. Bunların 5 binden fazlası mülakata alınırken, bin 700'den fazlasının yurda girişine izin verilmemişti. Güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonlarda terör örgütü DEAŞ ile ilişkileri nedeniyle bin 30'u yabancı uyruklu 2 bin 433 kişi gözaltına alınmış, 808'i tutuklanmıştı. Türkiye, ayrıca Suriye sınırındaki fiziksel güvenlik önlemlerini de artırmıştı.  
TSK Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ'ten temizlenmesi amacıyla "Fırat Kalkanı" askeri harekatını başlatıldı.

 Cerablus bölgesi fırtına obüsleri ve çok namlulu roketatarlarla (ÇNR) gerçekleştirilen yoğun topçu atışının ardından savaş uçaklarıyla bombalandı. Askeri kaynaklar 1 saat 45 dakika içinde 63 hedefe Fırtına obüsleri ve roketatarlarla 224 atım yapıldığını belirtti. Karkamış sınır bölgesine gelen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait tanklar da atış yapmaya başladı.

OPERASYONUN ADI FIRAT KALKANI

 Askeri kaynaklar, Suriye'ye kara harekatının başlamadığını, geçit açma çalışmalarının sürdüğünü belirtirken TSK'yapılan açıklamada operasyonun adının Fırat Kalkanı' olduğu açıkladı.

Son dakika: Suriye Cerablus'taki IŞİD hedeflerine sabah karşı operasyon başladı. Askeri kaynaklardan verilen bilgiye göre askeri harekata piyade birlikleri (Mekanize ve havan unsurları dahil), tank ve topçu birlikleri (ÇNRA dahil), geçit açan, mayın temizleyen istihkam birlikleri,  muhabere birlikleri, lojistik destek unsurları, hava kuvvetleri hava ve yer destek unsurları (İHA’lar dahil) katılıyor... TSK'yapılan açıklamada operasyonun adının Fırat Kalkanı' olduğu açıkladı.

tur-001.jpg

04.00'TEN İTİBAREN NELER YAŞANIYOR?

Cerablus operasyonu kapsamında DAEŞ hedefleri 1.45 dakika boyunca topçu ateşiyle vuruldu. 63 hedefe 224 atım yapıldı. Ardından Türk savaş uçakları Cerablus'ta DAEŞ hedeflerini bombaladı. Askeri kaynaklar Cerablus ve Keklice'deki 12 hedeften 12'sinin tam isabetle vurulduğunu duyurdu. Sınırda geçit açma çalışmaları sürüyor. Reuters ise Özel Kuvvetlerin Suriye'de olduğu iddiasını duyurdu. Askeri kaynaklar operasyonun amacını da açıkladı. Askeri kaynakların verdiği bilgiye göre harekatın başlangıcından itibaren Genelkurmay Karargahındaki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezinde (Gnkur.Bşk, IInci Bşk. ve J. Başkanları) ve Kuvvet k.lıkları Harekat Merkezlerinde tüm komuta kademesi (Kuvvet K.ları ve karargahın tümü) harekatı yönetmek ve izlemek üzere hazır bulunuyor. Bir diğer iddia ise Bordo-Berelilerin Suriye'ye girdiği yönünde...

TÜRKİYE, DAEŞ'E HAREKAT BAŞLATTI

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü DAEŞ unsurlarından temizlenmesi amacıyla sabaha karşı harekat başlatıldı. Cerablus bölgesindeki DAEŞ unsurlarına misliyle mukabele kapsamında yoğun top atışları yapıldı.

ASKERİ KAYNAKLARDAN İLK AÇIKLAMA

Askeri kaynaklar kara harekatının henüz başlamadığını, geçit açma faaliyetlerinin sürdüğünü belirtti. Askeri kaynaklar tarafından başlatılan askeri harekatın amacının sınır güvenliğini sağlamak, IŞİD ile mücadele kapsamında Koalisyon güçlerine destek vermek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğu belirtildi. Askeri harekat kapsamında ilk olarak saat 04:00 sıralarından TOPÇU ve ÇNRA atışları başlatıldı, saat 04:05’de  daha önceden belirlenmiş belli noktalardan geçiş için iş makinaları geçitler açılmaya başlandı, saat 05:45’te TOPÇU ve ÇNRA atışları sona erdi. Bu atışlar sonucunda tespit edilen  toplam 63 hedefe 224 atım yapıldı. İlk hava harekatının ise saat 06:08’de başladı. Saat 06:08,  saat 06:10 ve  saat 06:30 hava harekatlarının yapıldığı belirtildi. Askeri kaynaklar ayrıca şu an için kara harekatının başlamadığını ve geçit açma faaliyetleri devam ettiğini belirtti.

go.jpg

Operasyon havadan böyle görüntülendi

BORDO-BERELİLER SURİYE'DE İDDİASI

Reuters'ın geçtiği haberde TSK Özel Kuvvet unsurlarının Suriye topraklarına girdiği belirtildi. Bordo Berelilerin kentin bazı noktalarına sızdığı iddia ediliyor.

SAHRA HASTANESİ KURULDU 

Tankların bulunduğu Soylu Mahallesi’ndeki sosyal tesis ise sağlık ve AFAD ekiplerinin karargahına dönüştürüldü. Sosyal tesisin bulunduğu bölgede çok sayıda ambulansın hazır bekletildiği, yine bu alanda çadırlar ile sahra hastanesi kurulduğu görüldü.

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, harekatın başladığını duyurarak amacın bölgenin IŞİD’den arındırılması olduğunu duyurdu. Öte yandan harekat nedeniyle Gaziantep Valiliği de sınır hattında Cerablus’un karşısındaki geniş bir bölgeyi ’özel güvenlik bölgesi’ ilan etti.

KARKAMIŞ’A GİRİŞ-ÇIKIŞ YASAK

Bu arada özel güvenlik bölgesi ilan edildiği için Karkamış’a giriş ve çıkışlar da yasaklandı. İlçeye ulaşımı sağlayan yolların tamamı jandarma tarafından kesilirken, kimsenin ilçeye gitmesine izin verilmiyor. 

Askeri kaynaklar kara harekatının henüz başlamadığını, geçit açma çalışmalarının sürdüğünü duyurdu. Sabah saatlerinde bölgeden yansıyan ilk görüntülerde iş makineleri dikkat çekti. Top atışlarının ardından sınırın temizlenmesi için iş makinesi girdiği belirtiliyor.

Son dakika haberi: TSK sabaha karşı Cerablus'a operasyon başlattı!

 04.00'TE BAŞLAYAN OPERASYONUN AMACI

TSK unsurlarınca saat 04.00 sularında icrasına başlanan harekatla sınırın terör örgütlerinden temizlenmesi ve hudut güvenliğinin artırılmasına katkı sağlanarak, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünün öncelenmesi ve desteklenmesi planlanıyor. DAEŞ ile aktif mücadele eden TSK'nın operasyonları, koalisyon güçlerinin bu terör örgütüne karşı yürüttüğü faaliyetlere önemli katkı sağlıyor. Söz konusu harekat sayesinde yeni göç dalgalarının önlenmesi, bölgedeki sivil halka insani yardımların ulaştırılması ve bölgenin terörist unsurlardan arındırılması hedefleniyor. Operasyonla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve milletine saldıran, masum vatandaşları katleden terör örgütleriyle aktif şekilde mücadele edilmesi, bu konuda uluslararası toplum ve koalisyon güçleriyle iş birliği halinde çalışmaların sürdürülmesi amaçlanıyor.   

*Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor

Türkiye, DAEŞ terör örgütüne karşı uluslararası anlaşmalar ve TBMM'nin verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak sınır ötesi operasyon başlattı.

Türki̇ye'ni̇n, Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütü DAEŞ'e ait hedeflerden yapılan atışlar ve terör saldırılarının ardından uluslararası anlaşmalar ve Meclis'in verdiği yetkiden kaynaklanan haklarını kullanarak gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyona uluslararası koalisyon unsurları destek sağlıyor.

Meclis'te alınan karar, hükümete bu yetkiyi veriyor.

Ulusal güvenli̇ği̇ne yöneli̇k terör tehdi̇di̇ ve her türlü güvenli̇k ri̇ski̇ne karşı uluslararası hukuk çerçevesi̇nde gerekli̇ her türlü tedbi̇ri̇ almak, Irak ve Suri̇ye'deki̇ tüm teröri̇st örgütlerden Türkiye'ye yönelebi̇lecek saldırıları bertaraf etmek ve ki̇tlesel göç gi̇bi̇ di̇ğer muhtemel ri̇sklere karşı ulusal güvenli̇ği̇n i̇dame etti̇ri̇lmesi̇ni̇ sağlamak i̇çi̇n hudut, şümul, mi̇ktar ve zamanı hükümetçe takdi̇r ve tayi̇n olunacak şeki̇lde, gerekti̇ği̇nde Türk Si̇lahlı Kuvvetleri̇ni̇n (TSK) yabancı ülkelere gönderi̇lmesi̇, yabancı si̇lahlı kuvvetleri̇n Türki̇ye'de bulunması ve bu kuvvetleri̇n hükümeti̇n beli̇rleyeceği̇ esaslara göre kullanılması i̇le hükümet tarafından beli̇rlenecek esaslara göre gerekli̇ düzenlemeleri̇n yapılması i̇çi̇n TBMM'nin kararıyla hükümete veri̇len bi̇r yıllık i̇znin 2 Ekim 2015'ten i̇ti̇baren bi̇r yıl daha uzatılmasına dai̇r karar, geçen yıl 8 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğe dönük risk ve tehditlerin arttığı, Irak'ın kuzeyinde silahlı terör örgütü PKK unsurlarının varlığını sürdürdüğü belirtilen kararda, Suriye ve Irak’ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlendiği bildirilmişti.

Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliği ve istikrarının korunmasına büyük önem atfettiği vurgulanan kararda, terör gruplarının Irak’taki mevcudiyetine ve bunun doğurduğu tehditlere karşı askeri, siyasi ve diplomatik tedbir ve girişimlerin artırarak sürdürülmesinin önemine değinilmişti.

Suriye'de ise rejimin şiddet politikalarının, terör gruplarına desteğinin ve halkının etnik ve mezhepsel farklılıklarını fiili çatışmaya dönüştürme siyasetinin insani durum, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditlerin devam ettiği aktarılan kararda, "Bu çerçevede, ilk olarak 2007 yılında kabul edilen ve 6 defa uzatılan Irak tezkeresi ile 2012 yılında kabul edilen ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresinin 2014 yılında tek metin halinde kabulünü zaruri hale getiren ve ulusal güvenliğimizi tehlikeye atabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin ulusal düzeyde tespit edilerek hayata geçirilmeye devam olunması, bunun yanı sıra DEAŞ ve benzeri terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde Türkiye’nin de iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi önem taşımaktadır." ifadelerine yer verilmişti.

Kararda, şunlar kaydedilmişti:

"Bu mülahazalar ışığında Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2 Ekim 2014 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ile hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, aynı kararda belirlenen ilke ve esaslar dahilinde, 2 Ekim 2015 tarihinden itibaren bir yıl uzatılması, Anayasa'nın 92’nci maddesi uyarınca Genel Kurulun 3 Eylül 2015 tarihli 9. birleşiminde kabul edilmiştir."

BMGK'nın Irak ve Suriye'ye yönelik kararı
DAEŞ ile mücadeleye yönelik Birleşmiş Milletlerce alınan karar da Türkiye'nin sınır ötesi operasyondaki haklılığını ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) ilgili kararıyla DAEŞ ve onun şiddet içeren aşırılıkçı ideolojisi, terör eylemleri, yoğun, sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri ve uluslararası insani hukuka yönelik işlediği suçlar şiddetli şekilde kınandı.

Sivillerin ayırt edilmeksizin öldürülmesi ve kasten hedef alınması, sayısız mezalim, kitlesel infaz ve askerleri de kapsayacak şekilde hukuk dışı öldürmeler, dini temelleri veya inancı nedeniyle bireylere ve tüm topluma yönelik işkenceler, sivillerin kaçırılmasını, azınlık grup üyelerinin zorla yerinden çıkarılması, çocukların öldürülmesi ve sakat bırakılması, çocukların askere alınması ve kullanılması, tecavüz veya farklı şekillerde cinsel şiddet, keyfi tutuklamalar, okullara ve hastanelere yönelik saldırılar, kültürel ve dini yapıların tahrip edilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanımı ile eğitim haklarının kullanımının da engellenmesi, kınanan diğer unsurlar arasında yer aldı.

Bütün devletleri, terör eylemlerini icra eden, organize eden ve destekleyen DAEŞ ve el-Nusra Cephesi'ni de kapsayacak şekilde, el-Kaide ile bağlantılı tüm şahıs, grup, girişim ve oluşumları bulma ve adalete teslim etme çabalarına yönelik iş birliğine teşvik eden kararda, terör saldırılarının kışkırtılmasına karşı koyma ve eğitim kurumlarıyla kültürel ve dini kurumların, teröristler ve destekçileri tarafından yıkılmasına engel olmayla ilgili, uluslararası kanun gereğince gerekli ve uygun tedbirlerin alınması noktasında bütün devletlere yönelik çağrı da yapıldı.

Meşru müdafaa hakkı
Bu arada, bir devletin ülkesel bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmak, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nca yasaklanan durumlar arasında yer alıyor ancak bunun iki istisnası bulunuyor. Bunlardan biri BM Güvenlik Konseyinin yetkilendirmesi, diğeri ise meşru müdafaa hali.

Meşru müdafaa hakkının kullanılabilmesi için silahlı saldırının varlığı gerekiyor ancak bu saldırının herhangi bir devletten kaynaklanması şartı aranmıyor. Devletlere tek başlarına meşru müdafaa haklarını kullanmalarının yanı sıra başka devletleri de yardıma çağırarak birlikte bu haklarını kullanma hakkı tanınıyor.

Bu kapsamda terör örgütü DAEŞ tarafından gerek Suriye'nin kuzeyinden yurda yapılan atışlar gerekse terör saldırıları, Türkiye'yi bu konuda haklı duruma getiriyor. Uluslararası anlaşmalar da Türkiye'nin bu konudaki haklılığını ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 7. bölümü, barışın tehdidi, bozulması ve saldırı eylemi durumunda üye ülkelerin alacakları önlemleri düzenliyor. Anlaşmanın 51. maddesine göre, BM üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, saldırıya uğrayan üyenin meşru savunma hakkı bulunuyor ve kanunun hiçbir maddesi buna halel getiremiyor.

Yabancı terörist savaşçılarla mücadele
BM Güvenlik Konseyinin dikkati çektiği bir diğer konuyu ise yabancı terörist savaşçı tehdidi oluşturuyor.

Konsey, bununla ilgili 2014'te harekete geçmiş, bu kapsamda çeşitli kararlar alınmıştı. Irak ve Suriye'deki DEAŞ unsurları içerisinde 100'ü aşkın ülkeden 25 bin civarında yabancı terörist savaşçının bulunduğu, konsey belgelerinde de yer almıştı. Bu sorunun çözümünde özellikle kaynak ülkelerin yabancı terörist savaşçıları ülkelerinde tespit ederek ülke dışına çıkışlarına izin vermemelerinin önemli çok defa vurgulanmıştı.

Türkiye de bu konuda önemli tedbirler almıştı. Bu kapsamda 2011'den 2016'nın şubat ayına kadar 37 bini aşkın kişiye yurda giriş yasağı konulmuş, terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasa dışı yollardan yurda giriş yapan 3 binden fazla yabancı sınır dışı edilmişti.

Çeşitli havalimanı ve otobüs terminallerinde kurulan risk analiz gruplarınca da 7 bin 500 yabancı kontrol edilmişti. Bunların 5 binden fazlası mülakata alınırken, bin 700'den fazlasının yurda girişine izin verilmemişti.

Güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonlarda terör örgütü DEAŞ ile ilişkileri nedeniyle bin 30'u yabancı uyruklu 2 bin 433 kişi gözaltına alınmış, 808'i tutuklanmıştı.

Türkiye, ayrıca Suriye sınırındaki fiziksel güvenlik önlemlerini de artırmıştı.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.