AKCİĞER KANSERİNDE YENİ TEDAVİLER UMUT VERİYOR!
Bu rakamlar akciğer kanserinin oldukça ölümcül bir hastalık olduğunu net olarak ortaya koyuyor. İyi haber ise günümüzde geliştirilen hedefe yönelik tedaviler, bir başka deyişle akıllı ilaçlar ile dünyada “Küba aşısı” olarak bilinen ilacın akciğer kanseri tedavisindeki başarıyı oldukça arttırmaları. Acıbadem Altunizade Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “Akciğer kanserinin tedavisinde kaydedilen gelişmeler hastalıkla birlikte yaşama oranını artırıyor ve bu hastalığı kronik bir hastalık haline dönüştürebiliyor. Ancak tedaviden başarılı sonuç elde edilmesinde kanserin erken dönemde tespit edilmesi büyük önem taşıyor” diyor.
İmmünoterapi: Yaşam süresini 2 katına kadar uzatabiliyor
Günümüzde akıllı ilaçlarla akciğer kanserinin tedavisinde umut veren sonuçlar elde ediliyor. Akıllı ilaçlar için uygun olan hastalar, klasik kemoterapi yerine, ağızdan alınan ilaçlarla tedavi edildiklerinde, yaşam süresi 2 katına yakın uzuyor. “Üstelik yan etkileri kemoterapiye göre daha az oluyor” diyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar bu ilaçlar için uygun olmayan hastalara da immünoterapi veya kemoterapi verilebildiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “İmmünoterapi akciğer kanserinde hem birinci hem de ikinci seri tedavide kullanılabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; akciğer kanserinin ileri evresinde, immünoterapi yönteminde kemoterapi tedavisinden 2 kat daha fazla başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Ayrıca hastaların immünoterapinin yan etkilerine karşı toleransları da daha iyi oluyor.”
Küba aşısı umut veriyor
Akciğer kanserinin tedavisinde bir başka umut veren gelişme ise dünyada “Küba aşısı” olarak bilinen ilaç. Küba aşısı immünoterapötik bir ajan. Racotumomab 3.ve 4. “küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde etkili oluyor. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri, akciğer kanserlerinin yüzde 80-85 gibi büyük bir oranını oluşturuyor. Küba'da yapılan bir çalışmada birinci yılın sonunda, aşı verilen grup aşı verilmeyenlerle karşılaştırıldığında hayatta kalanların oranı yüzde 20 ve 2. yılın sonunda yüzde 14 daha fazla bulunmuş. Aşının son zamanlarda küçük hücreli akciğer kanserinde de etkili olabildiği, yapılan küçük çaplı çalışmalarda bildirildi. Faz II (ilacın akciğer kanserinde etkili olup olmadığının test edildiği ve genellikle hasta sayıları 40-50 düzeylerinde olan) çalışmada etkinliği gösterildikten sonra birçok ülkede kullanılmaya başlandı. Ancak faz III (ilacın akciğer kanserinde standart tedavi ile karşılaştırıldığı ve daha fazla hastanın dahil edildiği) çalışma sonuçlanmadığı için henüz FDA onayı almadı.
Etkili ve yan etkisi oldukça az
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar aşının ileri evre akciğer kanserinde kemoterapi sonrasında tümörü gerileyen veya stabil kalan hastalara verildiğinde daha fazla yarar sağladığını belirterek “Aşı verildiğinde vücuttaki tümör miktarı ne kadar az olursa başarı oranı da o kadar artıyor” diyor. Aşının akciğer kanserinde etkili olması ve yan etkisinin oldukça az olması nedeniyle oldukça önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Aziz Yazar, “Aşı ileri evre akciğer kanserinde hastalığı tümüyle iyileştirmese de yaşam süresini ortalama olarak aylarla ifade edilen bir süre uzatabiliyor. Bu haliyle aşının standart tedavinin yerini alması beklenmemeli, ancak akciğer kanseri tedavisinde yeni bir yöntem olarak kabul edilmeli” diyor.
Kanser hücrelerini yok eden antikorlar oluşturuyor
Kanserin insan vücudunda gelişme nedeni, kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçması. Küba aşısı olarak bilinen ilaç bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşturuyor. NeuGcGM normal hücrelerde bulunmazken, küçük hücreli dışındaki akciğer kanseri hücrelerinde yüzde 90 oranında bulunuyor. Acıbadem Sağlık Grubu’nun da dahil olduğu Türkiye’de, “ileri evre küçük hücreli dışı” akciğer kanserinde 35 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada; akciğer kanserli hastalarının serumlarında NeuGcGM gangliosid’e karşı olan antikorlar ölçüldü ve aşısı uygulandıktan sonra bu ganglioside karşı hastaların serumunda aşının etkisiyle antikor artışı saptandı. Aşı sonrası hastaların serumunda oluşan bu antikor artışının sağ kalımla paralellik gösterdiği belirlendi.