AKPINAR ''KEDİNİN AYAKLARI BÜYÜ İÇİN Mİ KESİLDİ?''
Büyük Birlik Partisi Gölcük İlçe Başkanı Şahin Akpınar, "Büyük Birlik Partisi kurulduğu günden bugüne kadar 27 yıldır şanıyla, şerefiyle, onuruyla hazineden de bir kuruş almadan devlete, vatana, millete hizmet için siyasetini sürdürmektedir." dedi.
Başkan Akpınar “Bir kere aldığı desteğide rahmetli genel Başkanımız Mehmetçik vakfına bağışlamıştır. Bu sene yani önümüzdeki yılın bütçesinden bu grubu bulunan 5 partiye 481 trilyon para verilecek. Hadi bakalım size hodri meydan, elinizi taşın altına koyun, bunu esnaflara, vekilliğini yaptığınız, ihtiyacı olan vatandaşlara bağışlayın. Gün dayanışma günü. Zaten siyasi faaliyetler de durmuş vaziyette. En az 20 bin esnafımıza, yirmi beşer bin lira verilebilir. Destek alan tüm Siyasi partiler elini taşın altına koysunlar. Esnafa en erken 2021 Haziran ayından başlamak üzere faizsiz krediler verilmesi gerekiyor"
ESNAFA DAHA FAZLA DESTE OLUNMALI
Esnafa sahip çıkıldığını fakat bunun yetersiz olduğunu söyleyen Akpınar , "Özellikle esnaf kesimimiz KDF başta olmak üzere kredilerin Ocak 2021 ödemeleri başlayacak. Kira, stopaj, personel giderleri olmak üzere hibe desteklerine ihtiyaçları var. Bankalardan en erken 2021 Haziran ayından başlamak üzere faizsiz krediler verilmesi gerekiyor. Restoranlar, berberler, bütün esnaf kesimine, hiç iş yapmayan kesime mutlaka destek verilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
SORUN TÜRKİYE’NİN GÜÇLÜ ADIMLA ATMASI
Akpınar, ABD yaptırımlarına ilişkin olarak, "Söz konusu karar, ABD'nin daha önce 'dost' ve 'müttefik' olarak adlandırdığı Türkiye'ye gerçekte nasıl baktığının bir göstergesi olmuştur. Aslında çok da fazla lafı uzatmaya gerek yok. Ülkemizin başarılı bir hava savunma sistemine ihtiyacı vardı. Biz defalarca ABD'den parasıyla bunu istedik. Peki, bize sattılar mı? Hayır. Biz de ne yaptık? Bu elzem ihtiyacımızı Rusya'dan karşıladık. Bazılarının iddia ettiği gibi bu demek değildir ki yüzümüzü Batı'dan çeviriyoruz. Bugün ülkeyi yönetenler gibi bizler de Türkiye'nin sorununun aslında salt ABD ve Batı olmadığını düşünüyoruz. Sorun Türkiye'nin tam bağımsız ve güçlü bir ülke olma yolunda somut adımlar atması, en önemlisi askeri ve güvenlik alanlarında zarar verme kapasitesini arttırmasıdır. Türkiye bu gerçeğin farkında olarak dış politikada doğru olan çıkarları ortaklaştırarak hem ABD hem de Avrupa'yla ilişkilerini koparmama noktasında da kararlıdır. Zaten reel olarak öyle bir jeopolitik bir konumda ve coğrafyadayız ki, bu konumumuzun avantajlarını yeni yeni siyasete ve askeri alanlara dönüştürmeye başladık. Diğer yandan bugün ülkemize yaptırım uygulamak isteyen ve uygulayan ülkeler içinde, ellerinin tersiyle dışlanacak bir ülke değiliz. Bazıları ABD ile yaşadığımız bu son krizde NATO kartını ileri sürmemiz gerektiğini söylüyor. Doğrudur, Türkiye kağıt üstünde NATO üyesi olarak görülmektedir ama fiilen maalesef bir NATO üyesi değildir. NATO'nun bırakın bu konuda bize desteğini, Kıbrıs savaşından tutun en son Rusya'nın İdlib saldırısında olduğu gibi meşhur 5. maddeyi devreye sokmayıp kılını kıpırdatmadığını gördük. Bizim açımızdan şu gerçek iyice anlaşılmıştır; NATO ve küresel güçler Türkiye'yi bir cephe ülkesi, ucuz asker deposu ve sıçrama tahtası olarak görmekten vazgeçmiyorlar.""Türkiye bu ülkelere çok rahatlıkla karşı hamlede bulunacak, yani şah çekecek potansiyele sahip. Mesela; ülkemizde 6 coğrafi bölgeye yayılmış bir şekilde konuşlu 20 civarında ABD ve NATO üssü mevcuttur. ABD ile 1980'de imzalanan 'Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması' memorandumu gereğince 'gizli' olan üsler bu liste dışındadır! Bir kısmı silah deposu, bir kısmı lojistik amaçlı, diğer kısmı ise istihbarat-haberleşme-izleme amaçlı olan bu üsler, son 50 yıl boyunca peyderpey topraklarımıza yerleştirilmiş zamane Truva Atları'dır. Türkiye, 'Beka faktörlerimi tehdit ediyor ve egemenlik haklarıma ağır hasarlar veriyor' diyerek rahatlıkla bu yaptırım yapan ülkelere karşı bu üsleri koz olarak sürebilir. Ülke sınırları içinde ABD'nin kullanımındaki İncirlik Üssü ve diğer üslerin kullanımını askıya aldılar. Üstüne üstlük bu üslerin kontrolünü ve kullanımını Türk Silahlı Kuvvetleri'ne devrettiler. ABD kongresi Türkiye'nin bu hamlesine Eylül 1978'e kadar dayanabilmiş ve Türkiye'ye uyguladığı ambargoyu kaldırmak zorunda kalmıştı. Amerika ve NATO, şu anda Soğuk Savaş dönemi şartlarından daha fazla bir tehdit altındadır ve eskisinden daha fazla bu üslere muhtaçtır. Örneğin, Çin-Rusya-İran-Esad ekseni ABD/İsrail bloğunu topyekün hedef alırsa ABD'nin sığınabileceği tek liman Türkiye toprakları üzerindeki bu üsleri değil mi? İşte bu üsler, ABD için bu denli önemlidir. Bu yüzden Türkiye, bu cari tehdit ve tehlikeyi fırsata dönüştürebilir" dedi.
SANAYİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ
Türkiye'nin kendi yerli ve milli sanayisini geliştirmek zorunda olduğunu söyleyen Akpınar, "Haliyle, adı üstünde 'düşman'. İşi de düşmanlık yapmak. Bu zor coğrafyada Türkler hiçbir zaman düşmansız ve düşman tasallutundan uzak kalmamıştır. Biz de atalarımızın yaptığı gibi her daim onların hamlelerine karşı şikayet etmeden ve bahane üretmeden hem sahada hem de masada stratejiler üretip güç peyda edeceğiz. Türkiye artık bir an evvel 'ne tilkinin cilvesine kanarız ne de ayının pençesine' noktasına gelip, daha fazla düşman üretmeden ama tam bağımsızlığından ve beka faktörlerinden de en ufak taviz vermeyecek bir kararlılıkla aziz milletine sırtını dayayarak Kızılelma istikametinde ilerlemelidir" şeklinde konuştu.
AĞIR HASTA SAYISI ARTIYOR
Görüldüğü üzere Hasta ve ağır hasta sayısı artmaktadır. Sağlık çalışanlarımız hayatını kaybediyor. Sağlık sistemimizin aşırı bir yük altında olduğu aşikar. Burada fedakarca adeta bir kahramanlık örneği ortaya koyarak ellerini değil, gövdelerini ortaya koyan , virüsle savaşta , insanlarımızın hayatını kurtarmak için mücadele eden sağlık çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum" bu vesile ile İlçe müftümüz Sn. İlyas ÖZTEL hocamızında yoğun bakıma alındığını duyduk. Rabbim kendisine ve tüm hastalarımıza şifa, ölmüşlerimizede rahmet eylesin inşallah. Saygılarımla. ifadelerini kullandı