ALAADDİN SARI: HER GEÇEN GÜN YOKSULLAŞIYORUZ
Lastik-İş Sendikası genel merkezinin 29’uncu genel kurulu İstanbul Pendik’te bulunan The Green Park Otel’de gerçekleştirildi. 190 tanesi Kocaeli'den olmak üzere 300 delegenin oy verdiği kongrede Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Alaaddin Sarı yaptığı konuşmada TUİK'e yüklendi. Sarı'nın konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
YAŞADIĞIMIZ TOPRAKLAR DEPREM YATAĞI
"Öncelikle yaşadığımız deprem felaketinde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yaralı durumdaki vatandaşlara acil şifalar diliyorum. Yaşadığımız topraklar deprem yatağı. Bu gerçeği yüzlerce yıldır biliyoruz.
NE YAZIK Kİ YANILMIŞIZ
Buna karşılık 80 yılda yaşadığımız 3 depremde 100 binden fazla insanımızı kaybettik. Bazı tahminlere göre bu rakam 300 bine kadar çıkıyor. Gölcük depreminin ardından bir bilinç oluşacağını düşünmüştük. Ne yazık ki yanıldığımızı gördük. Her koyun kendi bacağından asılır mantığı ile bir sonuç alamayacağımızı anlamak zorundayız.
ÖNLEYİCİ PLANLAR OLUŞMALI
Depremlere karşı seferberlik öncelikle kamunun her türlü önleyici çalışmayı yapmasıyla gerçekleşebilir. Herkes kendi binasını güçlendirsin diyerek hiçbir yere varamıyoruz. Depremlerde on binler gidiyor. Yapmamız gereken kamu kaynaklarıyla desteklenen ve tüm deprem bölgelerini toparlayan önleyici planlar oluşturup uygulamaktır.
ÖLÜMLERİ ÖNLEMİYOR
Depremlerin sonunda çıkan dayanışma kampanyaları önemlidir. Maraş depreminden sonra dünyada az görülen bir kader birliği sergiledik. Fakat bu katkılar ölümleri önlemiyor. Başarmamız gereken deprem öncesinde depremde gerçekleşmesini yıkımların önlenmesini sağlayacak projeler ortaya koymaktır. Bu depremde ortaya çıkan kayıp 85 milyar doları buluyor. Böyle bir kaynağı yardımlarla yerine koyamayız.
BAŞKA BİR YOLU YOK
Bu durumu önleyeceğiz başka bir yolu yok. Depremde hayatını kaybeden vatandaşların sayısı hakkında bile bir karmaşa sürüyor. Açıklanan resmi rakamlar 50 bin civarındayken 100-180 bin ölü tahminleri ortada dolaşıyor bir türlü netleşemiyoruz. Bütün bu karmaşa yalnızca deprem sırasında ölenlerin sayısı ile ilgili değil. Örneğin Covid-19 sebebiyle hayatını kaybedenler. Bir netlik yok. Covid sebebiyle ölenlerin başka bir ölüm nedeni gösterilerek kayda geçirildiği anlaşlıyor. Bu nedenle Covid ölümleri olduğundan daha az gösteriliyor.
TÜİK’E GÜVEN KALMADI
Resmi rakamlara göre Türkiye Covid ölümlerinde binde 8 gibi dünyanın en düşük ölüm oranlarından birine sahip. Bir verileri gizleme alışkanlığı ortaya çıkmış durumda. Yalnızca kendimizi kandırıyoruz. Çağımızda hiçbir bilgi gizli kalmıyor. TUİK bu veri gizleme alışkanlığını iyice geliştirdi. Örneğin TUİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarına kimsenin bir güveni kalmadı. TUİK verilerine göre tüketici oranı Şubat 2023'de yüzde 55 artmış.
YÜZDE 99 İNANMIYOR
Buna kim inanır Allah aşkına. Giyim kuşam fiyatları ucuzlamış. TUİK'in nerede yaşadığını merak ediyoruz. Bu verileri Türkiye'deki bir alışveriş yerinden, pazardan, marketten almış olamazlar. Biz kendi üyelerimize sorduk "TUİK'in enflasyon verilerine inanıyor musunuz" diye. Sonuç ise yüzde 99 oranla "inanmıyoruz" çıktı. Bunun yanında kadın üyelerimizin yüzde 100'ü tamam güvenmediklerini belirtmişler.
YILLARCA BAŞARIYLA ÜRETTİ
Bu farkı kadınların mutfağa ve hayat pahalılığına daha yakın olmalarına bağlıyorum. Onlar daha doğrudan yaşıyorlar fiyat artışlarını. Değerli arkadaşlar bu ülke bizim bu kurumlar da bizim. TUİK gibi kurumlar topluma güven vermesi gerekirken bu güvensizliğe önce bu kurumların karşı çıkması gerekmez mi? Üstelik bir zamanlar güvenilir olan TUİK yıllarca her kesimin kabul ettiği verileri başarıyla üretti.
SON 1 YILDIR TÜİK ŞAŞIRDI
80'ler, 90'larda da hep enflasyon vardı ama hiç böyle yoğun güvensizlik yoktu. 2000'li yılların ilk 15 yılında yıllık yüzde 10-15 enflasyon açıklanırdı o zaman da bir güvensizlik yoktu. Bu verilere güvenilir ve örneğin toplu sözleşmelerde TUİK verilerine bağlı zamlar bağdaştırılıp uygulanırdı. TUİK yüzde 15 enflasyon açıkladığında kimse yüzde 25 enflasyon var demezdi. Şimdi ne oldu? Son 1 yıldır enflasyon uçuşa geçti ve TUİK şaşırdı.
TÜİK’İ ÇOK UYARDIK
Bu enflasyonu nasıl gözden saklarım derdine düştü. Daha doğrusu görevini yapmadı veya yapamadı. Verdiği veriler tutarsızdı. Vatandaşların yaşadığı gerçekler ile TUİK'in açıkladığı değerler hiçbir şekilde birbirine yakın değildi. TUİK'i çok uyardık. Defalarca dikkatini çektik. Ancak hiçbir düzelme olmadı. TUİK gerçek rakamları açıklamak yerine hesap oyunlarıyla enflasyon gerçeğini saklamak için uğraştı.
HERKES BİLİYOR
Sonra ne oldu? Bu yılın başında 2022 yılı için açıkladığı verilere kimse inanmadı. Yapılan tüm toplu sözleşmeler değiştirildi ve gözden geçirildi. Kamu çalışanları ve emekçiler dahil tüm sözleşmelerde TUİK'in açıkladığı rakamların 2 katına çıkarıldı. Özel sektördeki tüm toplu sözleşmeler için yeniden ücret zammı pazarlığı yapıldı. Siyasal iktidar ve işverenler dahil kimse bu rüzgarın önünü kesmeyi beceremedi. Çünkü herkes biliyor ki rakamlar doğru değil. Cebimizdeki yangın bu rakamların en az 2-3 katı işçiler böyle düşünüyor.
YAZIK OLUYOR
Toplumda uyuşmazlıklar artıyor talepler yükseliyor. Peki TÜİK bu ülkede iş barışını bozmak için mi var? Çelişkiler ve uzlaşmazlıkları artırmak için mi görev yapıyor. Bugün ülkemizde grevler artıyor, TUİK'in sorumluluğu vardır. Yazık oluyor sevgili arkadaşlarım. Bu ülkenin saygınlığı, geleneklerini oluşturan ve güvenilirliğini tartıştıran kurumlarla sağlanır. Bu durum devlet kurumları için, siyasi partiler için de böyledir, sendikalar için de böyledir.
TÜRKİYE SAYGIN OLMAZ
Ama en çok TUİK gibi üniversiteler gibi kurumlar için, veri ve bilgi üreten kurumlar için geçerlidir. TUİK güvenilir olmazsa Türki'ye saygın bir ülke olamaz. Kendi yurttaşları gözünde de olamaz, dünya çapında da olamaz. Maalesef ülkemiz dünyada en yüksek enflasyon oranına sahip ülkelerden birisidir. Özellikle 2021 yılının 2. yarısından itibaren fiyatlar hızla tırmandı.
HER GEÇEN GÜN
Bugün 2023 yılının Mart ayında Domates 40 lira, Biber 60 lira, ekmek 6 lira. Ev kiraları ise 15-20 bin liradan başlıyor. Dünyanın eli yüzü düzgün hiçbir ülkesinde bu kadar hızlı bir artış görülmüyor. Enflasyon dolayısıyla yoksullaşıyoruz, emekçiler olarak her alım gücümüz her geçen gün azalıyor.
HER GEÇEN GÜN YOKSULLAŞIYORSUNUZ
Enflasyon yüzde 15 diyenler asgari ücrete yüzde 55 zam yapıyorlar ama asgari ücret 1 ay sonra açlık sınırının altında kalıyor ve yine değişen bir şey olmuyor. Emeklilere asgari ücret bile verilmiyor. Her geçen gün yoksullaşıyoruz buna mutlak yoksullaşma diyorum. Öte yandan ücretlerin ulusal gelirden aldığı pay da geriliyor zaten bozuk olan gelir dağılımı emekçiler aleyhine daha da fazla bozuluyor.”