'ARABANIN İÇİ PİSLENMESİN DİYE ALMADIĞIM YALAN'
Çayırova ilçesinde önceki gün yaşanan olayda, Suriyeli Ayşe Haşim'i doğum sancısı başladı. Ailesi de taksi çağırdı. Aile, taksiye bindi. Ancak iddiaya göre taksi sürücüsü Mümtaz Bayrakoğlu, aracı pislenecek endişesiyle hamile kadını indirdi. Ambulans çağırmalarını söyleyip, olay yerinden uzaklaştı. Evine dönmeye çalışan Ayşe Haşim ise binanın merdivenlerinde doğum yaptı. Doğumdan yaklaşık 2 dakika sonra gelen ambulanstaki sağlık görevlileri tarafından anne ve bebeği Gebze Fatih Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Sağlık sorunları olmadığı belirlenen anne ve bebek, taburcu edilerek evlerine gönderildi. Haşim çifti bebeklerine Ömer ismini verdi.
Taksici Mümtaz Bayrakoğlu ise dün sabah polis tarafından gözaltına alındı. Sevk edildiği adliyede, nöbetçi mahkemece, 'Yardım veya bildirim yükümlülüğünün ihlali' suçundan süresiz konutu terk edememek suretiyle ev hapsine çarptırılan taksici Bayrakoğlu, yaşananları anlattı. Hamile kadının takside doğum yaptığını söyleyen Bayrakoğlu, ambulansın sirenini duyduktan sonra ailenin araçtan indiğini ve yağmurdan korunmak için binaya girdiğini belirtti.
'AMBULANSI DA SENİ DE ÇAĞIRDIK'
Durağa gelen telefon ile adrese gittiğini anlatan Mümtaz Bayrakoğlu, "Verilen adrese gittim. Üç bayan, iki çocuk ve bir adam vardı. Bayanın biri hamileydi. Yanaştım kenara. Adam bana, 'Hastane, hastane' dedi. Onların eniştesiymiş. Sonradan öğrendim. Ben de 'Tamam' dedim. Sonra taksiye bindiler. Hamile olan bayan bindi. Ötekiler de binmeye çalıştı. O sırada arabanın içinde bir kargaşa çıktı. Bayan, 'Geliyor, geliyor' dedi. Onun demesine kalmadan çocuk arabanın içinde doğdu. Ben gördüm. Ondan sonra biraz bekledim. Zaten yağmur yağıyordu. Bana, 'Ambulansı da seni de çağırdık. Sen daha önce geldin' dediler. Bekledik, hamile bayan araçta durdu. Bir bayan içeri gitti. İçeriden battaniye getirdi. Çocuğu sarıp, beklediler. Ben de bekledim" dedi.
Annenin kanamasının olduğunu belirten Bayrakoğlu, "Götürme şansım yoktu. Götürdüğümü düşünün, kanamalı hasta sonuçta. Ya yolda bir sıkıntı olsa, sonuç ne olacak? Bundan daha çok beni yargılayacaklardı. Ama çocuğun arabanın içinde doğduğunu açık açık söyleyebilirim. Ambulansı sordum. Eniştesi, 'Ambulans geliyor' dedi. Battaniyeye çocuğu sarıp beklediler. Ambulansın siren sesini duyunca bunlar yavaş yavaş inmeye başladılar. Arabadan inince oradaki araya doğru gitmeye başladılar. Ben de tam yolun ortasında duruyordum. Arabanın içi hep kan zaten. Benim arabanın içi pislenmesin diye yolcu almadığım kısmı külliyen yalan. Beklemeden gittiğim külliyen yalan" diye konuştu.
'VİCDANIM RAHAT'
Ambulansın geldiğini gördükten sonra olay yerinden ayrıldığını söyleyen Bayrakoğlu, şöyle konuştu:
"Daha sonra ambulans arkadan yanaştı. Ben çıkıyordum. O kısımlar çekilen görüntüde yok. Onlar araya girdi. Ambulans geldikten sonra onlar aradan çıktı. Ben de gittim. Çocuğun basamakta doğduğunu, benim arabam kirlenecek diye arabaya almadığım söyleniyor. Bunların hepsi yalan, hepsi iftira. Bunların hiçbiri doğru değil. Benim bu olaydan dolayı vicdanım rahat. Ben vicdanen rahatım. Hiçbir sorunum yok. Biz yıllarda Çayırova'da esnaflık yaptık. Ben 40 senedir Çayırova'da oturuyorum. Benim nasıl biri olduğumu, neler yaptığımı herkese sorabilirler. Ben vicdanen rahatım. Kadın kanamalı hastaydı. Benim için almadı diyorlar, ama zaten bayan arabada doğum yaptı. Kanama zaten arabada oldu. Ben ambulansı bekledim. Götürme şansım da yoktu. Allah göstermesin, yolda bir sıkıntı olsa. Benim götüreceğim hastane bizim mahalleye 10 kilometre mesafede. O yolda bir sıkıntı olsa bunun hesabını kim verecek? Şimdi böyle irdeliyorlar. O zaman ne olacaktı? Beni hepten idam edeceklerdi."
'KARŞI İTİRAZLARIMIZI BEYAN EDECEĞİZ'
Bayrakoğlu'nun avukatı Huzeyfe Acar da "Müvekkilimin yaşadığı bu elim olaydan dolayı hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturmada zaten ifadesi alındı. İfade sonunda da nöbetçi mahkemenin verdiği karar, adli kontrol kararlarının ev hapsi olarak uygulanması oldu. Biz buna karşı itirazlarımızı beyan edeceğiz. Burada tamamen medya üzerinden bir algı ile yargısız infaz yapılıyor. Yargılama yapılmadan bir sonuca varılıyor maalesef. Müvekkilim tamamen iyi niyetini ve mesleki tecrübelerini koruyarak, hareket etmiştir. Yani burada yaşanan olayda doğum zaten aracın içerisinde gerçekleşmiştir," dedi. Avukat Acar doğumun araçta gerçekleştiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Doğum gerçekleştiği için yolcu, yolcu vasfından çıkarak hasta vasfına girmiştir. Hasta vasfına girdiği için de taksinin taşıma zorunluluğu yoktur. Burada zaten taşımacılığı yapsa daha büyük sıkıntı yaşanacak. Çünkü ortada kanamalı bir vaka var artık. İnsani açıdan da sağlık açısından da en doğru hareket ambulansın beklenmesidir. Çünkü Covid-19 hastalığı dolayısıyla da taksiye inen, binen insan belli olmadığı için hastalık bulaşma riski daha yüksek. Ambulansın orada beklenmesi daha gerekli. Takside doğum gerçekleştiği için araba kirleneceği kadar zaten kirlenmiştir. Arabanın içi zaten kan olmuştur. Araba daha sonra temizlendi. Orada müvekkilimin yaptığı araca kan bulaşmasını düşünmek değil, tam aksine hastanın daha sağlıklı bir şekilde hastaneye ulaşmasını düşünmektir. Yaptığı tek şey budur zaten."