ÇAVDAR ‘TEZKEREYE VERECEĞİ CEVAP, İTTİFAKINI ŞEKİLLENDİRECEK’
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gölcük İlçe Başkanı Derya Çavdar, dün bir açıklama yaparak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Parti Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Başkan Çavdar, açıklamasında “Tam iki yıl önceydi. Suriye ve Irak tezkereleri Meclis’e geldi. Oylama öncesi CHP ve HDP sırt sırta verip cansiperane tezkereye ‘hayır’ kampanyası yürüttü, tezkere meclisten geçmesin diye büyük uğraş verdi. Bu uğraş HDP’nin normaliydi. Ortada CHP açısından anormal bir durum vardı. Zira onlar amalı, fakatlı, lakinli cümleler kursa da geçmişte aynı tezkerelere evet demişti. Tezkere geçmez, terörle kaynağında mücadele edilmezse terör örgütünü yok etmek amacıyla içerde ve dışarıda yıllardır gösterilen onca mücadele boşa gitmez miydi? Ve Türkiye, sınır ötesinde terörle mücadele etmezse sınırlarımızın hemen yanı başında yuvalanan terör odakları, hayalini kurdukları terör koridorunu tamamlamak için fırsat bulmaz mıydı? CHP’nin gözü bu soruları görmüyordu. Çünkü onların gözü terör örgütünün siyasi uzantısı HDP ile ortak geleceğe açacakları yelkeni dolduracak rüzgardaydı. O rüzgar, CHP’yi terörle mücadelenin karşısına savurdu ama bu savruluşun ödülü, HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmaması ve CHP’nin adayı için oy istemesiyle alınacaktı. Nitekim öyle de oldu” dedi.
‘HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ’
Sözlerine devam eden Başkan Çavdar, “CHP, şartlarını HDP’nin belirlediği ilk önemli imtihandan tezkereye hayır diyerek geçti. Daha sonra verdiği sözlerle HDP’nin ittifaktaki yeri alenileşti, böylece CHP hem terör örgütünün hem de siyasi uzantısı HDP’nin desteğini arkasına aldı. Dün CHP açısından bütün mesele buydu. Şimdi aynı tezkere yine meclise geldi. Tezkerenin onay alıp almamasına etkisi olmasa da CHP’nin tavrı merak ediliyor çünkü tezkere oylaması, gelecekte CHP’nin ittifak siyasetinde terör örgütünün siyasi uzantısının yer alıp almayacağına dair işaret veriyor. Bakalım CHP bu kez ne yapacak? Tezkereyi, yerel seçimler öncesi parti içi karışıklıklar nedeniyle sekteye uğrayan Türk düşmanlarıyla olan bağlarını onarma fırsatı olarak mı kullanacak, yoksa Türk milletinden yana bir tavır mı sergileyecek? Bozuk saatin bile günde iki kez doğruyu gösterdiği dünyada CHP’nin doğru olanı yapma olasılığı kaçtır, hep birlikte göreceğiz” dedi.
‘MİLLET İRADESİNE ŞERH DÜŞTÜ’
Başkan Çavdar, açıklamasının devamında “CHP’nin kuruluş ilkeleri ile bugün geldiği nokta arasındaki uçurumda en önemli pay sahibi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu sahipliği tapulu bir taşınmaz olarak gördüğünden dolayı kendi haricindeki hiç kimseyi de meşru ve makbul görmüyor. CHP’lilere ‘tıpış tıpış’ dayatılan HDP/YSP/DHP’lileşmiş yeni CHP’nin mimarı olarak CHP’ye oy verenleri nasıl tanımıyor ve takmıyorsa aynı şekilde ne milleti ne de iradesini tanıyor. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan ve aziz milletimizin onay verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni de tanımadığını defalarca kez beyan eden yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimler neticesinde Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Sayın Erdoğan için de yine ‘meşru değildir’ açıklamasında bulunan odur. Geçtiğimiz günlerde de ‘Bu hükümetin ahlaki ve siyasi meşruiyeti yok’ ifadelerini kullanarak yine millet iradesine şerh düşmüştür. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni meşru görmeyen, yüzde 50+1’in doğrudan seçme hakkını elde ettiği bir sistemi reddeden Kılıçdaroğlu’nun meşruiyet kavramı, bizim anladığımızın tam tersidir” dedi.
‘TEZKEREYE HAYIR DEMEK, ONUN İÇİN MEŞRUDUR’
Sözlerine devam eden Başkan Çavdar, “Ona göre meşruiyetin içinde evvela ‘millet iradesi’ olmamalıdır. Emperyalistlerin gönlünü hoş etmelidir. Türk milletinin ve Türkiye’nin menfaatlerine hizmet etmemelidir. Bu eksen temelinde gelişen tüm hususlar, Kılıçdaroğlu için meşrudur. Kaset ile başlayan ve köle delege sistemiyle devam eden CHP Genel Başkanlığı süreci, onun meşruiyet tanımına uygundur. Terör örgütünün siyasi havarilerinin terörü reddetmeyen çizgileri, onun için meşruiyet kaynağıdır. Hendek kazanlar arkadaş olurken, asker ve polisimiz, sivilleri hedef alan orantısız güçlerdir. Gezi olaylarına dışarıdan verilen destekler neticesinde estirilen terör havası ve kamunun zarara uğratılması, onun için meşru çizgide yürüyen bir eylemdir. Türkiye’nin meşru zeminde başlattığı sınır ötesi askeri operasyonlar, Kılıçdaroğlu için meşru değildir. Bu operasyonlar emperyalistleri rahatsız ettiği gibi Kılıçdaroğlu’nu da derinden üzmüştür. Bu sebeple tezkereye ‘hayır’ demek onun için meşru hale gelmiştir” dedi.
‘NE BEKLENİRDİ Kİ?’
Çavdar, “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde kendisinin aldığı oyları meşru gören Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM’de sayısal çoğunluğu oluşturan Cumhur İttifakı’nın aldığı oyları gayrı meşru saymıştır. Adı bölücülük olan bu ayrım, onun için meşruiyet dayanağıdır. Kılıçdaroğlu’na göre Türkiye karşısında, Türkiye’ye saldırmayacak olan PYD/YPG meşrudur. Erdoğan karşısında Esad meşrudur. Azerbaycan karşısında işgalci Ermenistan meşrudur. Kıbrıs Türkleri karşısında Rumlar meşrudur. Mavi vatanda vatansızlar meşrudur. Milli iradenin seçimini meşru görmeyen Kılıçdaroğlu, bu yüzden de ‘Ben bu meclise Gazi demiyorum’ cümlesini kurma cüretini gösterebilmiştir. 15 Temmuz’da TBMM’nin tepesine bırakılan bombaları kendisi için hayat öpücüğünden ibaret gören Kılıçdaroğlu, bu yüzden meclise de gazi diyememiştir. Atatürk’e ‘Atatürk’ diyemeyenlerin il başkanı olduğu bir partinin, Atatürk’e ‘kefere’ diyenleri partiye dolduran CHP Genel Başkanı’ndan da ne beklenirdi ki?” şeklinde sözlerini sonlandırdı.