“DEPREMİN ENKAZINDAN FİLİZ GİBİ YEŞERDİK“

Gölcük Belediye Başkanı ve önümüzdeki yerel seçimde partisinden üçüncü dönem belediye başkanı aday adayı  olmasına kesin gözüyle bakılan Mehmet Ellibeş, gazetemizden Emine Akboyun, Ersin Akboyun, H.İhsan Sönmez ve Recep Köseoğlu'na özel röportaj verdi. Yarhisar Müze Gemisi'nin kaptan kamarasında; Gölcük gündemi, belediye hizmetleri, kentin geleceği ve yerel seçimler, Değirmendere'yi sevip sevmediği, Büyükşehir Belediye Başkanı Karaosmanoğlu'yla arasının iyi olup olmadığı sorularımıza net cevap verdi. Önemli açıklamalar yaptı. Açık yüreklilikle sorularımıza samimi cevaplar veren  Başkan Ellibeş'e teşekkür ediyor ve bu özel röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz.   

Pazar günü

partinizde temayül yoklaması yapılacak. Partiden yapılan yazılı  basın açıklamasınd, Ellibeş'in kaderi 167 kişinin elinde dendi. Yüzelli bin nufuslu bir ilçeyi yöneten  Mehmet Ellibeş'in kaderi gerçekten 167 kişinin elinde mi?

Kim diyor onu? Yok canım öyle bir basın açıklaması olamaz. Yazılşı açıklama mı? Yanlış bir cümle. Yanlış bir ifade böyle birşey olmaz. ben bu tür şeylere takılmıyorum. Dedilerse de kendilerini bağlar.

Pazar günü temayül yoklaması var. Siz daha başvurunuzu yapmadınız?

Ben zaten adayım. Öyle merasimle ekiple başvuru yapmam.

Gazetemizin internet sitesinin salı günü 13 bin 150 okuması vardı. Bu okumalar çoğunlukla bizlerin tanımadığı teyzelerimiz. Halktan insanlar yani beşyüz kişilik oyunun içinde olmayanlar. Siz interneti yakından takip ediyormusunuz.

Çok güzel bir şey. Basının yazdıklarını takip edip değerlendirip gerektiğinde atılması gereken adımları atıyoruz. Onun ötesinde o Ayşe Teyzenin hep yanında olmaya çalışıyorum. Bu dünde öyleydi, bugünde öyle, bundan sonrada öyle olacak. Sürekli alanda bulunuyorum.  Ama haberlerin altına yapılan yorumlara bakmıyorum. Onlarla ilgilenmiyorum.

Mehmet Ellibeş, sekiz yıllık belediye başkanlığı döneminde. Gölcük'e ne yaptı?

Şimdi Gölcük'e ne yaptı derken hepinizde biliyorsunuz. Gözlemlediğiniz tespitlerinizde vardır. Ben bu tespitlere saygı duyuyorum. Gölcükte şimdi köyleride eklersen 144 bin insan yaşıyor. Mehmet ellibeş'te bu 144 bin insanın içinden biri. Ama öyle biri ki fırsat buldukça her koşulda üzüntülü ve sevinçli hallerinde bu insanların içinde dolaşan biri. Gizlisi arka planı olmayan, ajandasında özel notu olmayan biri. Göz önünde duran biri. O nedenle halkın değerlendirebileceği, objektif, ön yargısız en rahat karar verebileceği kişi. Nasıl gözüküyorsa öyle. Olduğu gibi görünen göründüğü gibi olan birisi. Başkaları böyle değildir anlamında söylemiyorum. Gündemde tartışıldığım için  kendimle ilgili tespitleri ortaya koyuyorum.

Sonuçta bir muamma bir bilmece değilim. Gölcük halkı açısından, teşkilatım açısından, genel Merkezim açısından. Zaten var olan biriyim. Ben şu andan itibaren kendimi tanıtacak, farklı bir şey yapacak lanse edecek konumda değilim. Ne yapacak telaşında kimseyi detaya boğacak değilim.

Nihayetinde Gölcük'ü şöyle özetleme durumundayız. Biz nasıl bir kentte yaşamak istiyoruz sorusunun cevabını her birimiz 144 bin kişi farklı farklı cevap veriyor. Ana temalarda buluşur. Hedeflere varırken farklı kulvarlardan giden olabilir. Ama sonuçta 144 bin kişi nasıl bir kentte yaşamak istiyorsunuz dediğimizde, her birinin aynı cevabı vermesi mümkün değil. Böyle bir yönetimden böyle bir kentten bahsediyorum. Sadece Gölcükle sınırlı değil diğer kentlerde de aynı. 144 bin kişinin her birinin istediğini yapamayacağımıza göre açacağız defter kitabı sağlıklı bir kentte ne tür kriterler aranır. Ortak müşterekler nelerdir. Onlara bakacağız onları değerlendireceğiz. Ondan sonra bireyin isteklerine doğru yola çıkacağız.

14 yıl öce felekat yaşadık. Yok sayamayız. Ana fotoğrafı hiç unutmuyorum. Ben de Kavaklı'da yaşadım. Suyun içine indim. Bir daha bu kent, bu şehir ayağa kalkabilir mi sorusunu ciddi olarak kendine soran, ilk etapta karamsar olarak mümkün değil diyenlerdenim. Gölcük'te ilk intiba böyleydi . Ama süreç ilerledikçe, kent yeniden yaşayacaktı.

Bu kente ne yapmak gerekir sorusunun cevabını aradık. Bir tabirim var. Depremin en kazından bir filiz gibi yeşerdik. Yeni kent doğmaya başladı. Sağlıklı kentin yapılandırılmasında öncelikler nelerdir? Dünü unutmuyoruz. Su yok. Kanalizasyon şebekesi çalışmıyor. Okullarda eğitim mümkün değil. Hastane bir tane sağlıksız biçimde. Sosyal, kültürel etkinlikler yapacak mekanlar yok. Cadde ve sokak tretuvarların hali belli. İnsanların barınacakları mekanlar yok. Neler yapıldı derken bunları sayıyoruz. Bunları söylerken nelerin yapıldığını hatırlatmak istiyorum. Ölmüş bir kentten yaşayan bir kente dönüşmek kolay değil. O dönemde bu döneme yöneticileri değerlendirirken. Hüküm verirken dünü unutursanız sağlıklı bir karar veremezsiniz. Bizim için aradn geçen on dört yıllık sürenin önemli kısmı, yeniden dirilişin, ayağa kalkışın planlandığı, uygulandığı, oturması gerektiği yıllar oldu.

Hiz

met süreniz,kent açısından bir talihsiz dönemi yaşadı. Birinci döneminiz onarım belediye başkanlığıydı denebilir. Belki ikinci dönemimde biraz daha estetik şehir anlamında çalıştınız. Peki şuda olmalıydı, eksik kaldı dediğiniz bir şey varmı? Diğer belediyeler kaldırıldı. Kentmi, şehir mi?Sosyal anlamda bütünlük sağlanabildi mi?

Önceliklerimizi yapıp tamamlamadan arkasından gelen ana unsurları oturtmamız mümkün değildir. Bir inşaatın yapımı gibi bakıyorum. Temelden başlayıp çatıya geliyorsunuz. Çatıdan temele inme şansınız yok. Benim kentimde kanalizasyonlar açıktan akarken ben rahatsız olurum. 24 saat içilebilecek su yoksa sağlıklı kent olduğunu iddia etmek mümkün değil. Cadde ve sokakların kışın çamuru yazın tozu bertaraf edemediysem olmaz. Kentin yapılandırılmaı anlamında gerekli adımlar atmazsam sosyal, sportif, kültürel etkinlikler yapmazsak olmaz. Günlük yaşamın aksamadan sürebileceği hizmetleri koymazsam da olmaz.

Biz bunları oturttuk. Bizim geçirdiğimiz o süreç fazla uzun bir süre değil. Nihayetinde  başardığımıza inanıyorum. Birleşen belediyeler açısından baktığımızda, anketlerle sorduğumuzda, bu bütünleşmeden duyulan rahatsızlıklar yüzde birlere yarımlara indi.  Bu bir tespitin ön ucudur. Bu bana yetiyor mu elbette yetmiyor. Ben kendimi biliyorum. Süreç tamamlanmadı. Bir temel atıldı. Bunuda vatandaş hissetti.

Bu geçişte sizi en çok sıkıntıya

düşüren ne oldu?

Olayın özünde şu var. Bunu da saygı ile karşılıyorum. Birleşmelerin ilan edildiği, seçime girdiğimiz o süreçte farklı farklı pankartlar asılmıştı. Aranan insanlar gibi. Nihat Beyin, benim, İbrahim Bey'in resimlerinin oluştuğu. Toplumu peşinen ön yargılı hale getirmeye çalışılan çalışmalar yapıldı. Bu nasıl oldu?  Bir kısmı siyaseten yaptı. Bir kısmıda gerçekten ürktüğü için yaptı.

Şöyle özetleyebiliriz. Büyükşehir olduktan sonra su ve kanalizasyon hizmetleri Büyükşehir'e bağlandığı süreçte, vatandaş olarak, Gölcük'te yaşayan, Karamürsel'de yaşayan, Diğer ilçelerde yaşayan vatandaşlar bir tedirginlik içine girdi. İster istemez.Bir refleks oluştu.  İSU tam Gölcük'ün merkezindeyken bazen müdahale edemiyor. Şimdi gitti İzmit'e bu sistem nasıl çözülecek ön yargısı olarak birleşmeleri yargıladı. Kendine göre bir hüküm verdi. Süreç iyi yönetildiğinde sistem iyi oturduğunda gördük ki hiç sıkıntı olmadı. Eskisine göre daha iyi çalışmaya başladı.

Muhalefetin

eleştirisi var. Gölcük köy oldu. Sinema salonu yok. Bowling salonu yok şeklinde. Yani sosyal yaşam eksikliğinden söz ediliyor. Siz Gölcük'ü nasıl nitelendiriyorsunuz. 150 bin nufüslu büyük bir köy mü? Bir kent mi yoksa bir şehir mi?

Öncelikle herkesin, ön yargısız, objektif değerlendirme içerisinde olmasını arzuluyorum.  Diyorum ki bu ifade ile köy ve köylüyü mü küçümsüyorlar insanlar. Nihayetinde bir köyde doğalgaz varsa, alt yapı tamamlanmış, atık su kolektörü, telekom sistemine varana kadar alt yapısı tamamlanmışsa; ben o köyde yaşamaya razıyım.

Bir köy düşünüyorsanız ki. O köyde sosyal, sanatsal, eğitim ve sağlığa yönelik hizmetleri belli bir seviyenin üzerinde alt yapıya ulaştıysa ben o köyde yaşamaya da razıyım. Bir köy düşünüyorsunuz ki insanlar arzu ettiklerini ticari anlamda da, sosyal anlamda da kültürel anlamda da bulabiliyorlarsa o köyde de yaşarım. Bu ve bunun gibi değerleri içinde barındıran bir şehir de yaşamak köyde yaşamak olarak adlediliyorsa bana göre bu köye ve köylüye hakarettir. Ne alakası var.

Hayati olarak gereken herşey var dediniz. Diğer eleştiri sosyal yaşamla ilgili. Bunun için yeni dönemde bununla ilgili çalışmalar projeler olacak mı?

Sosyal yaşamla ilgili  kafama çok

takıldığı için özel anket yaptırdım. Gençlerden tepki geliyordu. Ne acıdır ki bütün gençler bir yerde buluşuyor. Kesiştikleri nokta AVM... lütfen bu tespitimi iyi değerelendirin. Sosyal yaşamdaki eksik ve sıkıntılar AVM' de kesişiyor.

Bu bir özenti mi? N

asıl değerlendiriyorsunuz, bu keşismeyi ya da gençlerin aynı yöndeki genel isteğini?

Bence özenti değil başka Bir şey. Onu sunsak başka bir şeye geçecek. Ben

de gençlere soruyorum. Tiyatro istemiyormusunuz? Boş zamanınızı değerlendirecek tesismi istiyorsunuz. Yüzmeyi seviyorsanız havuzumuz var. Buzda mı kayacaksınız buyrun kayın. Tiyatro ile ilgili sevdanmı var, gel. Sanatla iştigalmi ediyorsun, resim, fotoğraf , el işi buyrun sanat galerisi var. Müziğe mi yatkınsın konsertatuar var. Spor a mı yatkınsın. Tenisten kapalı spor salonuna kadar var. Nedir beklenti! Bar mı bekliyorsunuz. Eğlence merkezimi... evet yok doğru. Sinemaysa bu da yok doğru. Bunun ötesinde AMY'ye neden kitleniyorsunuz. Orada kafeyi, sinemayı gezecek alanı buluyorum diyor. Özetle; sosyal yaşam denince,bu alana kitlenmiş durumdayız.

Işık medeniyettir. Gölcük Çarşısı karanlık bir çarşı. Saat sekizde esnaf kapanıyor. Gölcük

karanlığa bürünüyor. AVM denince ışık akla geliyor. Siz ce AVM olmalı mı?

Onun beklentisi içinde olan bir kitle olduğuna göre

, bence de olmalı tabiiki.

Gazi ve Pirireis yıkıldıktan sonra insanların nostalji merakı çıktı. Gazinin yeri çok tartışılıyor. Bir takım yakıştırmalarda yapılıyor. AVM orada değilde Kavaklı tarafında yapılamaz mı?

Olay şu. Biz orada AVM olarak bir proje düşünmedik. Toplum ve kamuoyunda farklı algılandı. O sonuca nereden varıldı. Kent merkezinde

, ticari hareketliliği sağlamak adına bir alışveriş merkezi olması ortak, bir kanı olarak ortaya çıkmıştı. Defacto'nun gelmesi, LCW'nin gelmesi. Coton ve Collins'in gelmesiyle-sizinifadenizle- o bölgelerde 22.00'a kadar süren karanlık bitti. Ama küçük esnaf rahatsızlanmaya başladı.

Gazi'nin yerini alırken

, sosyal sorumluluk üstlendim. Yıkılan okulun yerine altı misli okul yapıyorum. Manevi anlamda ve eğitime destek anlamında çok mutluluk verici. Bu kararı aldığımıza pişman değiliz.  Bu kararın takdir edilmesi gerekirken- kigenel ekseriyet takdir ediyor. Alkışlıyor. Başkan çok güzel proje diyor. Eğitim anlamında güzel destek diyor-sonuçta biz olayı büyüttük. Meclistede ifade ettim. Gazi'yle ilgili bizim projemiz, sadece o arsa ili sınırlı. Yani bir projemiz yok. Tapusu daha bize geçmiş değil. Hala özel iderenin mülkü olan bir yer.

Genel olarak Belediye Başkanı olarak hizmet sürenizle ilgili keşke şunu da yapsaydım. Şunu yapamadım diye hiç düşündüğünüz oldu mu?

V

ar tabii ki olmaması mümkün değil. Bunlarıda inşallah yeni dönem itibari ile başlatacağız. Bizim Gölcük'te, gerçek bir cazibe merkezini, kent merkezini; kentsel dönüşüm adıyla yapmamız gerekiyor.  Diğer alt yapıları oluşturduktan sonra sistem buna döndü. Kentin estetiği, mimari yapısıyla yeni bir yapılandırmaya girdik. Pazıl gibi düşünün. Gölcük'ün öncelik sıralamalarını belirleyerek bu işi yapmak durumundayız. Dün, ben bunu çok arzulamama rağmen uygulayamadım. Uygulayamamda doğal Bir şey. Bu sürecin ancak alt yapısı ancak oturdu. Bir Denizevler meselesi, Gölcük'ün gündeminden düşmeli artık. On yıldır niye düşmedi? Ama mutfakta çalışmak çok kolay değil. Çok şükür düşme noktasına getirdik. Sanayi bölgesi itibari ile kesinlikle çalışmalarımızı geliştireceğiz.

Sanayi çarşısıyla ilgili preoje var mı?

Yaptık hazırladık. Herşeyden önce yerini bulmamız gerekiyordu. Sanayi çarşısını meclis kararı ile kaldırma kararı aldık. Benim seçim beyannamemde ne yazıyordu. Yeni sanayi çarşısının bitmesiyle eş zamanlı olarak

, mevcut sanayi çarşısının tahliyesi planlanması. Mevcut sanayi sitesi dediğimizde-Başiskele Sanayi Çarşısı- Hedefimiz buydu. Baktık ki Gölcük'te ki sanayi çarşısı esnaflarımızın iki veya üç tanesinin yeri var. ismide Başiskele Küçük Sanayi Sitesi olunca Gölcük'te direnç oluştu. Bizim sanayi çarşımız yok. Bizim oraya gitme şansımız yok. O zaman ne yapacaksınız? Zaten kenti planlarken küçük sanayi siteside oluşturmanız lazım. Bunu daha geniş düşündük. Oto galerileri, mermerciler, hurdacılarında dışarıya çıkacağı bir sanayi merkezi planladık.

Yeri hazır mı?

Biz kendi sınırlarımız içinde Hisareyn'de

, hemen arıtma tesisinin güneyindeki 120 dönüme yakın yeri, iki yıl önce planlamasına başladık. Kadastro onayı bitti. Gölcük'ün sanayi çarşısı yeri  var. Bu belirlenirken Ford, Başiskele Sanayi Çarşısı, serbest bölge gibi kurumlarıda barındıran alanda yaptık ki. Güneyden geçecek, Otobanın bu belirttiğim bölgelerin, lojistik tahliyesini sağlayacak yolda bizim Hisardere istikametinden devam edecek. Bu, Büyükşehir Belediyesinin ulaşım mastır planı çerçevesinde değerlendirilerek yapıldı.

Sıra neye geldi

?Sanayi çarşısında kentsel dönüşüm  yapmaya geldi. Orayla ilgili proje ürettik. Şimdi ustalık dönemi olarak nitelendiriyor.  Sayın başbakanımızın dediği gibi bizim bu dönemde kentsel dönüşümlerle uğraşmamız gerekiyor. Ufak tefek işlerimizi aştık. Tabiki yapılacak işler var, tarihi ile turizimi ile DeğirmendereYalı evleri kuruldan çıktı. Tarihi koridorprojemiz var. Yukarı Değirmendere' de bina ile başladık. Meydanla devam edecek. Örcün, Saraylı, Kervansaray ve Ilıca'da bitecek. Böyle bir tarihi koridor oluşturuyoruz. Birde hedeflerimizin içinde mesire alanları tabiat parkları oluşturmak.

Değirmendereyi sevmiyormuşsunuz öyle söylüyorlar. Değirmendere

'yi cezalandırıyormuşsunuz?

Değirmendere en çok sevdiğim yerlerden. Bunu somut örneklerle ifade ederlerse memnun oluruz. Dünden bu güne geri kalan ne oldu. Değirmendere'nin gürültü kirliliğinden öte estetik güzelliği bir turizm kentinde, yaşamanın olgusunu hissettirecek değerleri olan yer Değirmenderemiz. Değirmendere'de başaramadığımız o boş arsa. Hazine arazisi üzerindeki yerle ilgili son noktaya geliniyor. Kuruçeşme'nin olduğu yerdeki arsayla ilgili projemizi yakında açıklayacağız.

Büyükşehirle aranızın çok kötü olduğunu söylüyorlar?

En çok hizmeti biz alıyoruz. Nasıl oluyor. İbrahim abi diyorum. Bunu çok omut görmeniz lazım. Hiç problemimiz yok. Aksine bu yıl 58 trilyon yatırım aldık. Köyler dahil. Bunu kuru zanla ifade etmenin anlamı yok. Bir merkezden manüule edilmiş şey. Bunlar inadırıcı olmuyor.

Röportajınız için teşekkür ederiz?

Ben teşekkür ederim. Yeni gölcük gazetesine ve size başarılar dilerim