GÖLCÜKLÜ SANATÇI İLÇEMİZE GELİYOR
Gölcük Belediyesi ve Gölcük Kent Konseyinin davetiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Çocuk Gelinler konusunun işleneceği bir sosyal sorumluluk projesiyle ilçemizi ziyaret edecek olan sanatçı, 7 Mart tarihinde Kervansaray'da Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş’in de katılacağı organizasyonda "Paris je t'aime sel- tuz" adlı performans çalışmasını sergileyecek ve gösteri sonrası toplanacak bağış sevgi kadın koruma evleri yararına kullanılacak.
Genç sanatçı Şimşek, uzun bir araştırma sürecinden sonra Fransızca adıyla (Theatre Du Conteur) yani anlatıcı tiyatroyla, yerleştirme sanatı ve fotoğrafçılığı bir araya getirerek geliştirmiş olduğu "foto du conteur" Türkçe karşılığı fotoğraflarla hikaye anlatıcılığı adını verdiği "Paris Je t'aime sel-tuz" adlı çalışmasını sergileyecek yeni bir gösteri sanatı türü olan performans çalışmasıyla Gölcüklü sanatseverler tanışma fırsatı bulacak.
Sanatçının “çocukluğumuzdaki resimli masal kitaplarında olduğu gibi fotoğraflarla büyüklere tanık olduğum gerçek hikâyeler anlatıyorum. "Bir tür kavuşmadır hatırlayış "der Lübnanlı şair Halil Cibran bende fotoğraflarda öylece kala kalmış zamana hem kavuşuyor hem hatırlıyor hem de hikayeyi dinleyenlere hatırlatıyorum." diyerek özetlediği foto du conteur çalışmalarının ilki "Le feu divin" 2012 yılında Paris'te gerçekleşti.
İkinci kişisel çalışması olan "Paris Je t'aime sel-tuz" Fransa, Hollanda ve Almanya'nın ardından Türkiye'de turnelerine devam edecek ve Gölcük belediyesinin katkılarıyla 7 Mart pazartesi günü 13.30’da ilçemizde bizlerle birlikte olacak. Tüm dünyada ve ülkemizde de önemli bir sorun olan çocuk gelinler konusuna dikkat çekilen "Paris Je t'aime sel- tuz" foto du conteur gösterisi neyi anlatıyor? Sorusuna sanatçı şöyle yanıt verdi. Anlatılan hikâyeyi en iyi yine Cibran'ın şu cümleleri özetler. “Hiç kuşkusuz tuzda garip, kutsal bir şey var. Hem gözyaşlarımızda var hem de denizde…"
GERÇEK BİR HİKAYE
Gerçek bir hikâyenin anlatıldığı "Paris Je t'aime sel-tuz" iki ayrı bölümden oluşuyor. Hikayeye girişteki 15 adetlik bir seriden oluşan her bir fotoğraf ayrı bir replik ve bir arada romantizm mesajı veren bir cümle kuruyor. Diğer kısımda belge niteliğindeki fotoğraflar ise aslında hikayenin başladığı ve sona erdiği yer, burası seyirciyi gizlice götürdüğümüz nokta hikayenin asıl sürprizi. Bu fotoğraflar iki aşığın Paris'te başlayan Mardin'de devam eden ve tesadüfen kendilerini bir kınagecesi eğlencesinin içinde buldukları bir yolculuk hikayesinin tanıkları. Daha açık bir şekilde şöyle bir ipucu verebilirim,11 yaşındaysanız ve henüz yeni çocukluktan çıkmaktaysanız hak ettiğiniz şey büyükbabanız yaşında ki bir adama kadın olmak değildir. Hangi coğrafyada doğmuş olduğunuz önemli değil günümüzde gelişmiş ülkeler diye tabir ettiğimiz yerlerde de bu gibi durumlar farklı biçimlerde vuku bulmakta. Bu din, örf ya da töre meselesi değil bu tam anlamıyla bir pazara dönüşmüş ekonomik güç ve para meselesi, maalesef bir satın alma politikası içinde dönen korkunç bir çocuk istismarı. Paris je t'aime sel-tuz bir karşılaştırma ögesi yani başlangıç katarsis (Arınma) trajik olan hikayenin bir illüzyon eşliğinde seyirci üzerinde bıraktığı etki ve sonuç epik anlayıştaki yanılsamayı ortadan kaldıran yabancılaştırma eylemi. Bir tarafta şehrin içine yerleşmiş ve kapısıyla bacasıyla özdeşleşmiş romantizm (hayallerin kurulduğu) Cibran'ın cümlelerinde söylediği gibi bu kısım biraz deniz. Diğer bir yanda beşi bir yerdeler, oluk oluk akan kırmızı kurdeleler ve parmak kalınlığında çocukluktan çıkmamış ince bir bel, o bel'e yine beş beden büyük gelinlik (hayallerin darma duman olduğu) Bu kısım da biraz gözyaşı. Gölcük belediyesi ve Gölcük kent konseyinin davetiyle 8 Mart dünya kadınlar günü etkinliklerine destek vermek adına ilçemizde bulunacak olmaktan mutlu olduğunu söyleyen genç sanatçı. "Çocukluğumun izlerini taşıyan bu kıymetli ilçenin çocukları ve kadınları yararına yapmakta kendimi hem borçlu hem sevinçli htiğim olağan bir davranış bu" diyerek, memnuniyetini dile getirdi. Eğitimini tamamlamak için erken yaşlarda Fransa’ya yerleşen sanatçı uzun yıllardır da Paris'te yaşamına devam etmekte.
150 OYUNCU ARASINDA BAŞROLE SEÇİLDİ
Fransa'da ki kariyerinde hem bir Türk kızı hem bir Gölcüklü olarak ülkemizi temsil ettiği en önemli başarısı 2011 yılında yıllar önce bir kelime Fransızca bilmeden gittiği Paris'te Shakespeare'in Romeo ve Juliet adlı oyununa 150 Fransız oyuncu arasından baş role seçilecek kadar yükselmesiyle oldu. Genç oyuncu oynadığı Juliet karakteriyle büyük beğeni topladı. Fransız tiyatro yönetmenleri ve seyircisinden büyük alkış aldı, oyun 2015 yılının başlarına kadar başta Paris olmak üzere Fransa'nın birçok tiyatrosunda sahnelendi uluslar arası turneler yaptı. Sanatçı 2016 yılında Türkiye'de ki çalışmalarına daha fazla ağırlık vereceğini "Paris je t'aime sel tuz" projesiyle birlikte Türkiye ve Avrupa’da turneler yapacağını ve Paris'teki göçmen ailelerin çocuklarının hikayesinin anlatıldığı "Les enfants de Belleville" adlı belgesel Filmi’nin çekimlerine devam ettiğini ayrıca uzun zamandır planladığı ekolojik çiftlikleri ziyaret edeceği kısa bir Türkiye turuna çıkmaya hazırlandığını belirten sanatçı, Paris'te de Famille Mundi tiyatro topluluğu ve kurucusu olduğu Zamizgama Production Art'da çalışmalarını sürdürmektedir.
Ünlü tiyatro sanatçısı Cemile Naz Şimşek bu organizasyonda desteklerinden ötürü Gölcük Belediyesi ve Gölcük Kent Konseyi’ne teşekkürlerini iletti.