Oruç bir nefis eğitimidir
Oruç bir nefis eğitimidir
Ruh ve bedenden yaratılan insan, madde ile mananın birleşiminden meydana gelen bir güzelliktir. Oruç, madde ile mana arasında bir denge ve madenin lehine bozulan dengeyi aslına iadedir. Böylece, Allah'ı tanımak ve O'na kulluk etmek için yaratılan insan, himmetini yaradılış gayesine yoğunlaştırarak Allah'ın rızasına ulaşır.
ARZULARIN KÖLELİĞİNDEN AZAT OLMAK
Yeryüzünde halife olarak yaratılan insan, Allah u Teala'ya kulluk etmediği takdirde, Allah onu masivanın kölesi yaparak cezalandırır. Böylece insanoğlu, kendisine hizmet için yaratılan şeyleri gaye haline getirip onları Allah gibi sevmeye başlar. Bu da gönül ve fikir dünyasının madde tarafından tutsak edilmesi demektir.
Allah u Teala böyle nefsani zevk ve sefa peşinde koşarak maddenin tutsağı haline gelen kafirlerin hallerini muhtelif ayetlerde şöyle beyan etmektedir : " Hevasanın kendisini ilah edenin kimseyi gördün mü? " " Davarların yediği gibi yer ve içerler. Onların yeri ateştir." " Onlar hayvanlar gibi ,hatta hayvanlardan da aşağıdırlar."
Bu ayetler her ne kadar iman etmeyenlerin tasvir ediyorsa da, madde ,makam, şöhret gibi şeylerin tutsağı haline gelen müminlerin anılan ayetlerin muhatabı olmaktan kurtulamazlar.
İşte müminleri bu esaretten kurtaracak en tesirli ibadet oruçtur. Çünkü oruç nazarları maddenin ve midenin ötesine çekerek insana yaratılış gayesini hatırlatır. Bu yüzden bütün ilahi dinlerde oruç vardır. Kur'an-ı Kerimde şöyle buyrulur: " Ey iman edenler ! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki korursunuz.
BİR "KORUNMA" EĞİTİMİ
Orucu layıkıyla tutan bir insan bütün haram fiillerden zulüm ve fenalıktan uzak durur. Allah'ın emirlerini riayet etmekte kalmaz , yaptığı amelleri de ihlasla sırf Allah rızası için yapmaya gayret eder.
Evinde her türlü nefis yiyecekler olan bir kişiyi düşünelim. Bu kimse oruçluyken karnı aç olduğu halde yiyeceklere el sürmez. Halbuki orucunu bozsa kimse görmeyecek fakat Allah görecek. Yine oruçluyken yanındaki helaline elini sürmez. Çünkü Allah görüyor.
Demek ki bu insan, hiçbir mani yokken sırf Allah rızası için bunlara elini sürmüyor ve bu şekilde nefisle aralarında cereyan eden mücadele Allah namına hareket ediyor. Şayet nefsine uyup orucunu bozacak olsa, kendisini altmış gün kefaretle cezalandırıyor. Sırf Allah rızası için helal malını yemeyen mümin nasıl olurda başkasının haram malını yiyebilir? Allah rızası için şehvetini zapt edip helal olan eşine bile dokunmayan bir mümin nasıl olurda haram olan bir kimsenin ırz ve namusuna musallat olabilir? Keza kendi malından zekat veren bir kimse nasıl olurda bir başkasının malını çalabilir?
İşte orucun farz olduğunu beyan eden ayettir. " Umulur ki korunursunuz" ifadesini hikmetlerin oruçta tam manasıyla tezahür ediyor.
'ORUÇTA RİYA YOKTUR' Oruçlu olan bir kimse Allah u Teala'nın huzurunda vicdanıyla baş başadır. Oruç dışarıdan görülebilen bir ibadet değildir. Bu sebeple Hz. Peygamber A.S "Oruçta riya yoktur." buyurmuştur.Amellerin kabulü için esas olan ihlas müminin düşünce ve fikirlerini mahlukatın mülahazasından uzak tutmasıdır. Bütün ibadet ve amellerimizde ihlası kazanmanın en tesirli eğitimi ise oruçtur. İhlas ile nefis mücadelesine alışan bir mümin Allah u Teala ile sıcak bir irtibat kurar ve böylece Allah'ı görüyormuş gibi hareket etme kabiliyeti kazanarak "İhsan" mertebesine ulaşabilir.
İftar vaktine kadar Allah u Teala'nın kendisine lütfettiği nimetlerden nefsini mahrum bırakan oruçlu, bu nimetlerden devamlı mahrum olan insanları keşfeder. Kalbi yumuşar, merhameti galebe eder ve elindeki imkanlarıyla başkalarını gözetmeye başlar. Fakir fukaraya yardım eder. Evinde iftar ettirir. Böylece makam mevki farkı söz konusu olmadan toplumda huzur itimat, muhabbet ve kardeşlik gelişir ve büyür.
Burada sadece bir kısmını arz etmeye çalıştığımız gibi oruç nefsin kötü olan sıfatlarını eğiterek iyileştirir. Böylece mümin gücün nisbetin de nefs-i emmare mertebesinden nefs-i mutmainne makamına doğru yükselir. Bu suretle Allah'ın rızasını kazanıp ateşten korunmuş olur. Onun için Hz. Peygamber A.s buyurur ki: "Oruç ateşe karşı bir perde, müstahkem bir kaledir."
BİR TAVSİYE
Allah indinde makbul olan orucun, bütün uvuzlarla tutulan oruç olduğunu senelerden beri çoğumuz duyar veya çoğumuz okur geçeriz. Bunu bütün arzumuza rağmen çoğu kere tam manasıyla tatbik edemeyiz. Oysa ikinci grupta anlatılan salihlerin orucu, haram bir fiil işleyince bozulur. Her ne kadar zahiri ve fıkhi kaidelere göre bozulmasa da, kamil bir oruç olmaktan çıkması itibariyle, manevi ve batini acıdan bozuşur.
Şu halde gelin, bu yıl azalarımızdan haram bir fiil ortaya çıkması halinde, kesinlikle kaza etmeye niyet edelim. Göreceksiniz nefis o orucu kaza etmemek için çok daha dikkatli olacaktır .