BİR “SATIŞ” HİKAYESİ ….
Hani derler ya ,
Ne yaparsan yap dostunu, arkadaşını satma !..
Ne yazık ki gerçek hayatta,
Hele de siyasette çok uyulmuyor bu kurala…
Bakın size bir satış hikayesi anlatayım,
Okuyun da, siyaset denen çirkefin ne menem bir şey olduğunu,
İkbal için insanların ne kalıplara girip,
Arkadaşını, dostunu bir kalemde satabildiğini öğrenin …
Sözünü edeceğimiz kişi,
Parti teşkilatında etkili bir isim…
Bundan iki ay kadar önce,
Aynı partiden yine etkili isim ve cisimlerle otururular,
İçlerinden biri, bizim yetkili arkadaşa
“ Sen meclis üyesi olsana” der..
Hem de, Büyükşehir için sıralamada ilk üç sözü verilir..
Bizim arkadaş düşünür, taşınır..
Öyle ya;
Meclise girmesi için parti görevinden istifa etmesi gerekmektedir…
Gider ilçe başkanına..
İlçe başkanı “ Çok sevinmiş gibi yapıp”
“Arkandayım” der…
Bizimki yine sağa, sola danışır..
Sonunda da parti görevinden istifa eder..
Günler günleri kovalar..
İsimler kulaktan kulağa yayılır..
Bizimki rahattır, öyle ya, teşkilatın önemli adamları ! arkasındadır…
Listeler yavaş yavaş şekllenir..
Bizim ki, kimi üç kimi beş, bir sırada ismini duyar..
Ve final !...
İlçe başkanının açıkladığı listede bizim arkadaş ismini görememiştir…
O an yıkılır..
Öyle ya;
Parti görevinden istifa ettiğine mi yansın,
Suya düşen meclis üyeliği hayallerine mi ?
İlçe Başkanı’nın yolunu tutar…
“ Ne oldu ? ” diye sormadan ilçe başkanı “ Arkadaş biz çok istedik ama il seni istemedi” yanıtını verir…
Bu sefer il başkanını arayan arkadaşa il başkanı “ Senin isminde bizim açımızdan sıkıntı yoktu” der…
İlk başlarda kendisine Meclis adayı ol” diyen diğer yetkili arkadaşlara gider bu defa …
Ve gerçeği anlamıştır…
Dost dedikleri, arkadaş bildiklerinin “ satışına” gelmiştir…
İşte böyle,
Siz siz olun dos doğru olun,
Menfaat için kimseyi satmayın…