DUMLU ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ ŞEHİTLERİMİZE BORÇLUYUZ
Ulusların tarihlerinde büyük dönüşüm “olay”ları vardır; Türk ulusu için de Çanakkale Savaşı böyle bir öneme sahiptir. Öyle ki, Çanakkale savunması başarılamasaydı bugün Türkiye adlı bir devlet, Türkler’e yurt olabilecek bir toprak parçasından söz edilemeyecekti. Bugün dalgalanan al bayrağımızın altında özgürce ve ulusal onurumuzla yaşayabiliyorsak Çanakkale Savaşı’nda, Çanakkale tepelerini kanlarıyla besleyen şehitlerimiz sayesindedir.
Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmeyi amaçlayan düşman devletlerden Fransa ve İngiltere, çağın en ileri tekniğiyle donattıkları donanmalarıyla Çanakkale Boğazı’ndan geçip İstanbul’u almayı ve Bolşevik güçleri karşısında zor durumda olan Rus çarına yardımcı olmayı istiyorlardı.
Çok güçlü düşman güçleri karşısında,iki yakası bir taş atımı mesafede birbirine yaklaşan Boğaz’da mevzilenmiş Türk askeri, silahtan-cephaneden yoksun; yuvasına saldırılmış aslanın öfkesi, cesareti ve kahramanlığından ibaret bir inanç duvarıydı. Bu inanç duvarında türkülere “Hey onbeşli, onbeşli..” olarak geçecek liseli çocuklar ve Anadolu’nun her köşesinden yiğitler vardı: Kars, Edirne, Diyarbakır, Çorum, Sinop, Muğla… Türk, Laz, Kürt, Çerkez…Ulus bir bütün… Ve iki yıla yakın süren savaşta şehit olan 250.000 asker içinde 100.000 kadar öğretmen, mülkiyeli ve tıbbiyeli de vardır.
Çanakkale Savaşı, dünyanın en büyük askeri dehanın doğduğu savaştır aynı zamanda… Bu büyük asker, günümüzde bile dünyanın hayran olduğu Mustafa KEMAL’dir. Silah, cephane, yiyecek, giyecek, ilaç gibi temel ihtiyaçlardan yoksun bir orduya, “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum…” deme kararlılığını ve Anadolu insanına güvenini gösterebilen yiğit bir komutandır Mustafa KEMAL…
Çökmekte olan imparatorlukta, canını bu topraklar için seve seve verebilecek halkın özverisini, kahramanlığını görmüştür. Halktaki bu azim ve kahramanlığı gören Mustafa KEMAL, Anadolu’yu işgal eden emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşı’nı başarmada hiç de zorlanmayacağını anlamıştır.
Çanakkale Savaşı, bizim için ulusal bir zaferdir; Kurtuluş Savaşımızın da kapısını aralamıştır. Bu zaferle Balkan Savaşları’nda yitirdiğimiz prestijimizi tekrar kazanırken, Fransa ve İngiltere’nin dünyada ve özellikle sömürgelerinde büyük prestij kaybı yaşamalarını sağladık. Bu emperyalist devletlerin sömürgelerindeki halkların bağımsızlık savaşları başladı.
Dünyanın öbür ucundan gelen Anzak askeri, cephede Türk askerinin yiğitliğine ve insancıl niteliğine de tanık olmuş; savaşta “düşman” olan bu askerlerin ulusları Avusturalya ve Yeni Zelanda ile günümüzde giderek pekişen dostluğa zemin hazırlmıştır. Çanakkale Savaşı’nda şehit olan Anzaklar’ın torunları, dedelerinin “dost topraklar”da yattığının bilincindedir.
Bugün sahip olduğumuz özgür yaşamımız, Çanakkale tepelerini kanlarıyla besleyen şehit ve gazilerimizin armağanıdır; bunu asla unutmamalıyız.
Çanakkale Savaşı şehit ve gazilerimize olan minnet borcumuzu asla unutmayacağımızı belirtir; aziz ruhları önünde saygıyla eğilirim.