“PİKNİK MAGANDALARI...”

Hani hep haberlerde, gazetelerde görür ve okuruz. “Şehir Managandaları, Düğün Magandaları, Yol Magandaları, Maç Magandaları” diye. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Peki hiç “Piknik Magandaları” diye bir şey duydunuz mu? Muhtemelen duymamışınızdır.   

Ama bugünden itibaren benden sık sık duyacaksınız, “Piknik Magandaları” lafını. Bakın sevgili okurlar, aslında bu konu gerçekten çok önemli. Belki bir çoğumuzun önemsemediği bir konu, benim yazımdan sonra belki farklı bir şekle dönüşebilir. 
Ülke halkı olarak, pikniğe çok meraklı bir milletiz. Buna bende dahilim. Özellikle hafta sonları, ailemizle, dostlarımıza pikniğe gitmeye bayılırız. Ama kardeşim bunun da kendine göre bir kriterleri olmalı. Bu memleket bu kadar sahipsiz mi ya?. 

SAHİLLER İŞGAL ALTINDA!
Cumartesi ve Pazar günleri, deniz kenarında, dere kenarında, göl kenarında ya da su olan neresi varsa, hemen hepsi piknikçiler tarafından işgal altında. 
Hafta sonları, karınızla, çocuklarınızla, sahilde dolaşmaya çıkıyorsunuz, ya da sahillerde bulunan, cafelerde ve çay bahçelerinde oturuyosunuz, ya da en güzel kıyafetlerinizle bir cemiyet gidiyorusunuz. 
Bu tür yerler içinize bol bol oklsijen depolamanız gereken yerler. Ama o da ne gel gelelim, sahili adeta işgal altına alan piknikçilerin yaktııkları mangalların dumanları arasında kalıyorsunuz. 
Zannnedersiniz Kızılderili Köyündesiniz. Hani eskiden filmlerde görürdük. Kızıldereliler Dumanla İşaretleşirlermiş. Sahillerimizden bundan farkı yok. İçimize temiz hava çekmek için gittiğimiz sahillerde, piknikçiler tarafından yakılan mangallrdan dolayı, günümüz ve gecemiz zehir oluyor. 

MANGAL YAKMAYI ÇOK SEVİYORUZ
Ülke halkı olarak, piknik demek bizde mangal yakmak demek. Anasını satayım mangal yakmıyorsak, koca koca semaverlerde çay pişirmiyorsak, sanki piknik yapmamış sayıyoruz kendimizi. 
Sevgili okurlar, sevgili piknikçiler. Piknik yapmak, mangal yakmak üzerinde bir şeyler kızartıp yemek çok güzel. Bende bu konuda sizinle hemfikirim. Ama mangal yakmak, ortalığı dumana boğmak, otouduğun yeri çöplerle savaş alanına çevirmek olmamalı. 
Hele hele acemi mangal yakıcılarına denk geldinizmi, “Yandı Gülüm Keten Helva”. Adam Ormanı yakıyor, ama bir mangalı yakamıyor. Ortalık mangal dumanından göz gözü görmüyor. 

YUVACIK BARAJI YANIYOR?
Gelelim hafta sonu yaşadığım bir olaya. Ben, eşim, İstanbul'dan gelen kız kardeşim ve kocası, “Bizi Yuvacık Barajına götürümüsün?” dediler. Bende değişiklik olsun diye seve seve kabul ettim. Hay kabul etmeseydim. Resmen Pazar günüm işkenceye dönüştü. 
Yuvacık Barajına gitmek için arabamızla yola çıktık. Yuvacık Merkezini geçtikten sonra, barajı gören en tepe yere geldik. O da ne her duman altında. Olayı bilesem neredesye “Alo 177 Orman Yangın İhbar” hattını arayacaktım Orman yanıyor diye. 
Adım başı yanan bir mangal. Hava sıcak, zaten nefes alamıyoruz. Yollar zaten dar ve virajlı. Bir tesise gittik. Tesise mangal dumanı ve sorumsuz sürücülerin hatalı parkları yüzünden giremedik bile.  
Ne o soran olursa, gezmeye gittik. Ya her işi olduğu gibi, şu piknik ve mangal işini yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz. Ya dam gibi yakın, kimseyi rahatsız etmeyin ve ortalığı dumana boğmayın, yada evinizde oturun ve abi. Millete hafta sonunu işkence haline getirmeye kimsenin hakkı yok. 
Sözüm Piknik Magandalarına...