2017'DE 409 KADIN KATLEDİLDİ, KADINLAR ÖLMESİN!

ADD Gölcük Şubesi tarafından düzenlenen etkinlikte Anıtpark’taki Atatürk anıtına çelenk konulmuş ve ADD Gölcük Şubesi Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Başkanı Hilal Ardıçer tarafından bir basın açıklaması yapılmıştır. Hilal Ardıçer açıklamasında şunları dile getirdi:“Kadınlar bir toplumun mimarıdır. Bir toplumun değişmesi ve gelişmesi, ahlaki olarak bütünlüğü, aile yapısı tamamen kadınlara bağlıdır. Bugünün önemine ve tarihçesine gelince… 8 Mart Kadınlar Günü tüm dünya emekçi kadınlarının kutladığı uluslararası bir gündür. Ama kutlama nedeni oldukça hazindir. 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve başlamıştır. Ancak polisin işçilere saldırması ve kadın işçilerin fabrikadan çıkışlarına izin verilmemiştir. Fabrikada çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi yanarak hayatlarını kaybetmiştir. Daha sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiş olup, dünyanın her yerinde günümüze kadar kutlanmaktadır.

CUMHURİYET DEVRİMİ İŞTE BU YÜZDEN AYNI ZAMANDA “KADIN HAKLARI DEVRİMİ”DİR

Ülkemizde ise ilk kez 1921 yılında kutlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü daha sonra 1975 yılından itibaren düzenli olarak kutlanmaktadır. Peki, Türk kadını tam olarak birey olma hakkını ne zaman kazanmıştır ve bu haklar ona kim tarafından verilmiştir? “Dünyada hiçbir milletin kadını ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez” diyen Mustafa Kemal Atatürk tarafından tabii ki. Atatürk kadınların Osmanlı döneminde başlattığı hak ve özgürlük savaşının yolunu açmıştır. Cumhuriyet devrimi işte bu yüzden aynı zamanda “Kadın Hakları devrimi”dir. Çünkü devrim yasaları kadını kul konumundan, erkeğe eşit birey konumuna getirmiştir. Cumhuriyet devrimleri aynı zamanda Türk kadınının çağdaş yaşamda eşit ve özgür konuma getiren hukuksal, siyasal ve toplumsal düzenlemelerin hız kazandığı yaşama geçtiği dönemdir. Atatürk 1930 Nisan’ından 1934 Aralık’ına kadar gerçekleştirdiği bir dizi yasal düzenlemeyle “1930’da belediye seçimlerine katılma, 1933’te muhtar, 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınarak” Türk kadınının bütün siyasal haklarının kazanması sağlanmıştır. Türk kadını birçok Avrupa ülkesinden daha önce bu hakları kazanmıştır. Örneğin Fransa’da 1944, İtalya’da 1948, İsviçre’de ise 1971 yılında kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.

GÜNÜMÜZDE KADINA ŞİDDET VE İSTİSMAR İLE KADIN CİNAYETLERİ NEDEN ARTTI?

2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 387 çocuk istismara uğramış, 332 kadına cinsel şiddet uygulanmıştır. 2018 Ocak ayında gene erkekler tarafından 28 kadın, şubat ayında ise 47 kadın öldürülmüştür. Yani ülkemizde erkekler tarafından kadının öldürülmediği gün yoktur. 1930’larda birçok özgürlüğünü kazanan Türk kadını 21. Yüzyılda ne oldu da bu kadar kıyıma uğruyor? Evet, toplum ilerliyor, kadınlar buna uyum gösteriyor, modern haklarını arıyor. Türkiye’nin her kesiminde kadın çalışmak, eğitim almak, mutlu değilse boşanmak, istemediği bir şeye zorlanmamak, kendi hayatı hakkında karar vermek istiyor. Bu bir tarihi süreçtir. Kadınlar elbet mücadele ederek haklarına kavuşacaktır, ancak böyle bir bedeli ödemesi gerekmiyor. Bu kadar çok can kaybının sebebi erkek egemenliğidir.

Aslında kadınların siyasal ve toplumsal konumları bir ülke için insan hakları, demokrasi ve hukuk açısından önemli bir gelişmişlik göstergesidir. Hangi dinsel ve siyasal yapı egemen olursa olsun gericiliğin, yozlaşmanın, haksızlığın, adaletsizliğin, şiddetin ve cehaletin bulunduğu tüm toplumlarda kadın hep aşağılanmış, ezilmiş, haklarından ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır. Bu ortaçağ Avrupa’sında da böyleydi. Dolayısıyla kendini demokrat, adil, insansever, kadın ve insan hakları savunucusu, özellikle Atatürk’ü seven herkesin kadının her alanda eşit koşullarda hak ettiği yeri alabilmesi için savaşması gerekmektedir. Ama en başta ve en çok biz kadınların savaşması gerekmektedir. Savaşalım ki Ecem’ler, Özgecan’lar ölmesin, çocuk anneler, çocuk gelinler olmasın.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak cinsiyet adaletini sağlamak için; sosyal, politik ve hukuksal düzenlemelerin gerçekleştirilerek zihniyet değişiminin sağlanması yolunda gerekli çabayı göstereceğiz.

Erkeğiyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle, kadına yönelik şiddet ve benzeri, insan onurunu zedeleyen her türlü haksızlığa karşı demokrasi ve adaletle mücadele edeceğiz. Toplumsal huzura erişme temennisiyle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.”