KİTAP OKUMA ALIŞKANLIKLARIMIZ

Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi? Bu soru çok sorulur.Peki, okumadan, sadece gezerek “bilir” olma vasfına sahip olabilir miyiz, sizce? Bundan maksat bilinçli gezmektir, seyahat edip okunan bilgileri yerinde görme ve incelemektir. Değilse sadece gezmek, takdir edersiniz ki tek başına bir mana ifade etmez. Zaten son yıllarda doyasıya gezmeye başladık; yurt içi mi dersiniz, yurt dışı mı dersiniz, maşallah imkânlar çerçevesinde gezebildiğimiz kadar geziyoruz. 

Gezerken siz de farkındasınız, havaalanında uçak kalkış saatini bekleyenlere şöyle dikkatlice baktığınızda, kitap okuyanların neredeyse tamamının yabancılar olduğunu görüyorsunuz. Uçağa biniyorsunuz, görüntü yine aynı. Biz Türkler ya uyuyor, ya çok konuşuyoruz. Bizim dışımızdakilerin çoğu kitap okuyor. Avrupalı denizde, plajda bile şezlonguna uzanmış kitabını okuyor, bizlerse, mavi ufukları seyrediyoruz. Neden? Gözümüzü dinlendiriyoruz, güya…
Yalan yok, son yıllarda biraz da olsa, yeni neslin elinde kitap görmeye başladık şükür, ama “yeterli mi?” derseniz bunun cevabı, araştırmacıların ortaya koyduğu verilerde şüphesiz.  
Demokrasi ve Stratejik Araştırma merkezi (DESAM), Türk halkının kitap okuma alışkanlığı üzerine bir araştırma yapmış. Bizi dünya ile kıyaslamayı da ihmal etmemiş. Sonuçlar şöyle:
Dünyada en fazla kitap okuyanların başında Fransa ve İngiltere, ardından Japonya geliyormuş. Sonra sırasıyla Amerika, İspanya onları takip ediyor. Türkiye, kitap okuma oranı dikkate alındığında maalesef dünyada 86. Sırada yer alıyor. İllere göre de bir araştırma yapıldığında en fazla okuyan ilimizin başkentimiz Ankara olduğu ortaya çıkmış. Kitap okumada en son sırada Urfa ilimizin olduğunu belirlemişler. Türkiye'de kitap okuyanların yüzde olarak 45 oran ile AŞK kitapları, 43 oran ile Namaz hocası, Dua kitapları, Yüzde 12 oran olarak masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okunuyormuş.  
Türkiye'de kitaba kişi başına yılda ayırdığımız para miktarı 5.5 TL. Dört kişilik bir ailenin cep telefonu ve diğer iletişim için yılda harcadığı para 173 TL.                                                                                    
Fazla söze gerek var mı? Manzaramız bu konuda böyle gözüküyor.Eğer kitap okumak bir alışkanlık gerektiriyorsa ki bana göre öyledir; keşke bu alışkanlığı bizlere kazandıracak birileri olsaydı, bizde bu mirası çocuklarımıza aşılasaydık. Asla böyle bir çabayı sarf edip emek veren hiç kimseyi göremedik; ne okulda, ne de ailemizde… Ödev konusu filan olduğunda gider şehir kütüphanesinden faydalanırdık. Onun dışında söyleyebileceğimiz ne teşvik ne de iyi örnekler vardı etrafımızda.  Bizim kuşağın ortaokula kadar kazandığımız en iyi kitap okuma alışkanlığı,Tommiks-Teksas kitapları ile olmuştur. Çizgi film formatında bizim kültürümüzle en ufak bir alakası olmayan, içeriği şiddet dolu kargacık burgacık yazılı kitaplar. Bana göre bizim kuşağı sabote eden tam bir beşinci kol çalışmasıydı, bunlar.
Zaten kütüphaneler yetersiz, bir de üye olmadan kitap alamazsın. Tamam da, şaka değil gerçek üye olacak para nerede? Veremedi babam, üye olamadık işte. Geçmişte bunca olumsuzlukların uzantısı belki kitap okuma karnemizin bugünkü sonucunu tayin etmiş olabilir.
Ben tüm bu karamsar tablomuza rağmen gelecek için ümitliyim. Yeni kuşaklar hem okuyup hem de anlamak zorunda; çünkü Üniversite soruları uzun metinlerden oluşuyor, bunu hızlı okuyup anlamak ve doğru cevaplamanın yolu, iyi bir kitap okuyucusu olmaktan geçiyor. Öğretmenlerimizin de çocuklarımıza bu telkinlerde bulunduklarını biliyorum. Velilerimiz, okuma üzerinde örnek olmaya başladılar. Son yıllarda kitap okuyan kitleler artmaya başladı. Kitap fuarları olan il sayısında artışların olduğunu müşahede ediyoruz. Ben bile bu yaştan sonra evin bir odasını kütüphane yaptım. Bunu çocuklar kendi evlerinde örnek almaya başladıkları için çok sevindim.Geçen ataması nedeniyle evini taşımasını konuştuğumuz bir kamu görevlisi arkadaşım, “taşınmada beni en çok kitaplarım yoruyor, sayıları yoracak kadar çok” diyor. Böylesi örnekleri de söylemeden geçmemek lazım.
“Tek bir kitabın adamı olmaktan kendini koru” diye çok sevdiğim bir söz vardır. Elbette tek ve tek düze kitaplar okumamak gerekir. Ayrıca okuduğumuzu iyi anlamak ve kendimizdeki yenilenmeyi, bilgilenmeyi, aydınlanmayı görmek, gözlemlemek, hissetmek de lazım. 
“OKU” inanç ve anlayışından gelen bu toplumun ilahi çağrıya gereğince kulak vermesini, kitap okuma oranımızın hızla yükselmesini temenni ediyorum.
Sevgiyle kalın.