ATATÜRK VE 19 MAYIS BAYRAMI
Hiç şüphesiz ki 19 Mayıs Türk tarihinde önemli milli bayramlarımızdan biridir. Atatürk hayattayken kutlanmaya başlanmış, inşallah ilelebet millet olarak kutlamaya devam edeceğiz.12 Eylül askeri darbesine kadar “Spor ve Gençlik Bayramı” olarak kutladığımız bu bayramımızın ismi, 1981 yılında çıkarılan 2429 sayılı kanun ile “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1936 günü, yanında Refik Saydam, Nuri Conker, Kılıç Ali gibi isimler varken soruyor: Bugün günlerden nedir? 19 Mayıs diyorlar.19 Mayıs’ta ne oldu? Diye tekrar soruyor. Etrafında olanların her biri çeşitli cevaplar veriyorlar; ama verilen cevaplar Atatürk’ün beklediği cevaplar değil. Kendi sorusuna cevabı yine Atatürk veriyor ve diyor ki:Bugün Samsuna çıktığımız gün.Kurtuluş mücadelemizin başladığı gün, biz asıl bugünü bayram olarak analım diyor. Ayrıca benim doğum günüm belli değil, bugün benim de doğum günüm olsun. Atatürk’ün rahatsızlığının ortaya çıkmasıyla; yakın çevrede Ata hayattayken 19 Mayıs’ın kutlanması yönünde bir irade de gelişmiş oluyor.
O güne kadar bayram olarak kutlanmasının hiç akla gelmemesi, merhum tarihçi Cemal Kutay tarafından bir röportajda:“19 Mayıs, 23 Nisan Hâkimiyeti Milliye Bayramı’nın felsefesi içinde ele alındı. Biz Atatürk’ün gazetesi Hâkimiyeti Milliye’de 23 Nisan literatürünü yaparken, bunun başlangıç gününün 19 Mayıs olduğunu söylemekle yetiniyorduk. Ayrıca kutlanması kimsenin hatırına gelmemişti” şeklinde cevaplanıyor.
19 Mayıs’ın bayram olarak kutlanmasının ilki yapıldığında, genel kanı sönük geçtiği yönünde oluyor. Tam da o dönemde Avrupa’da, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde bayram benzeri kutlamaların resmi geçit törenli olarak yapılıyor olması, kutlamaların toplumu motive edici, coşku yaratıcı etkisi olacağı inancı da hesaba katılarak, bayram kutlama formatında bir değişiklik yapılmasına karar veriliyor.
1938’de, 19 Mayıs gününün “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kanunlaşmasından sonra zaten okullarda çok öncelerden Selim Sırrı Tarcan tarafından başlatılmış spor ve jimnastik adı altındaki gösteriler ile 19 Mayıs kutlamaları birleştirilerek bir zenginlik ortaya çıkartılıyor. Ayrıca bu bayram için “DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ” marşı “GENÇLİK MARŞI” olarak kabul ediliyor.
38 yaşında, çok genç sayılacak bir döneminde Tuğgeneral rütbesinde bir asker. Dokuzuncu Ordu Müfettişi görevindeyken 16 Mayıs 1919 da Bandırma vapuru ile İstanbul’dan hareket edip 19 Mayıs günü Samsun’a ayak basıyor. Amacı Anadolu’yu işgal etmiş olan devletlere karşı milletine gidip bütünleşmek, vatanı savunmak için Millet Meclisini açmak, birlik ve beraberlik içinde işgal kuvvetlerine karşı koymak.
Öyle de yapıyor ve bir milletin kurtuluşu için arkadaşlarıyla ilk hareketi başlatmış oluyor. O günün koşullarında böylesine bir atılım yapmak, öne çıkmak, çok ağır bir sorumluğun altına girmek; kim ne derse desin müthiş bir inanç, olağanüstü bir öz güven ve cesurluk örneğidir. Bu yüreği Allah her kula nasip etmez, nasip ettiği insanı da her millete hediye etmez. Düşman ayakları altındaki vatanı düşündüğümüz zaman, milletinin önüne lider olarak geçen, derleyip toparlayan, kendi ifadesiyle fakrı zaruret içinde bir milleti, düşmanını denize dökebilecek bir güce ulaştıracak kadar motive eden Atatürk’ü elbette anmalı ve 19 Mayıs’ı tabi ki bayram olarak kutlamalıyız, Bütün vatan Şehitlerimizi, Gazilerimizi rahmetle, minnetle yâd etmeli, şükran duymalıyız. Türk ölür; ama asla vatansız ve hürriyetsiz yaşayamaz.
Sağlıklı kalın, Sevgiyle kalın.