YÜCEL 'ONLAR BİZİM İÇİN CANLARINI VERDİLER, BUGÜN BİZ TRAFİKTE BİRBİRİMİZE YOL VERMEZ HALE GELDİK''
Başkan Yücel; Çanakkale savaşlarında yaklaşık olarak 250 bin civarında Şehit verdiğimizi biliriz. O günlerden kalma fotoğraflarda üstleri başları paralanmış elbiseli, ayaklarında ayakkabı bile olmayan askerlerimizin resimlerini görürüz. Yemek listeleri kayıtlarına baktığımızda bir lokma ekmekle üzüm hoşafı olan ve bazı öğünlerin atlandığını görürüz.
Bir adım önünde Şehit olan arkadaşından sonra sıranın kendine geleceğini bile bile cesurluğun doruğunda olan dedelerimizin destanını dinlerken, savaş notlarını okurken gözlerimiz nemleniyor.
Dahası bir yudum suyu ben ölüyorum diyerek yan tarafında inleyen arkadaşına verilmesini isteyen asalet timsali, fedakâr ruhlu vatan evlatlarına gıpta ederiz.
Cephanesi bittiğinde komutanının emriyle süngü takıp yere yatarak geri adım atmayan, tam teçhizatlı düşmanı da yere yatıran askerimiz bizim askerimiz. Esir alınmış düşman askerine insan onuruna yakışır şekilde davranan da bizim askerimiz.
14 Yaşında cepheye giden, tahsilini bırakıp Çanakkale’ye koşan, bütün genç yetişmiş vatan evlatlarının, bizlerin bugün huzur içinde, özgürce yaşamamız için hayatlarının baharında iman dolu çelikleşmiş göğüslerinde topları, mermileri erittiğini nasıl unuturuz.
Rahmetli babam “ Oğlum Çanakkale’de iki dedemizin Şehit olduğunu unutma, çocuklarına anlat” demişti.
Kayınpederimin babaannesi, üç oğlundan birinin askere çağırıldığı haberini verene kızıyor ve askerlik şubesinin önünde “Ya üç oğlumu da askere alırsınız, ya da hiç birini göndermem” diyerek üç gün yatıyor. Sonunda üç oğlunu da askere almak zorunda kalıyorlar. Bunu biz Belediyenin çıkarttığı ve bize gönderdiği dergiden öğreniyoruz. Bizler hepimiz bu insanların torunlarıyız.
250 bin Şehit; düşünsenize her evin ya Şehidi, ya Gazisi var. Gidenler gelmiyor, bugünkü gibi haberleşme imkânı yok. Gelmemişse Şehit olmuştur şartlarına herkes hazırlıklı.
Cephede Şehit olanında, arkada bekleyen eli kınalı gelinlerinde, bağrı yanık analarında, kundaktaki bebeklerinde kendilerini feda etmiş olduğu bir dönemden bahsediyoruz.
Onlara layık olmak için, ülkemizi Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak, daha özgür, daha mutlu, daha huzurlu olabilmek için bugün bizlerinde çok daha sorumlu davranmamız gerektiğinde inanıyorum.
Ayrışmadan, ötekileşmeden, hak ve hukuk kurallarına uygun hareket ederek, karşılıklı saygı sevgi içerisinde olan, sevinçte ve tasada birlikte hareket ederek hep birlikte Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer almasına gayret etmeli, küçük hesaplar peşinde koşmamalıyız.
Bizim için canlarını veren atalarımız varken, trafikte bile yol vermeyen ruh halinden hızla sıyrılmamız geleceğin Türkiye’sini inşa etmemiz için el ele, gönül gönle vermemiz gerekiyor. Ancak böyle yaparsak atalarımıza layık oluruz ve onlar huzur içinde uyurlar.
Bu vesile ile Çanakkale destanını yazan Şehitlerimizle birlikte, bu cennet vatanı bize hem armağan, hem de emanet eden bütün Şehitlerimizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Gazilerimizi rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.
“KORKMA SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK” Demekten kendimi alamıyorum.