BAKAN ELVAN İŞ DÜNYASIYLA BİR ARAYA GELDİ

 İlimize ilk kez gelen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan,  Uluslararası Kongre Merkezi’nde iş adamı ve sanayicilerle bir araya geldi.  Programa Vali Seddar Yavuz, KOÜ Rektörü Saadettin Hülagü, Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Muhammet Hasan Aslan,  AK Parti Milletvekili ve MKYK Üyesi Emine Zeybek, AK Parti Milletvekilleri Sami Çakır, İlyas Şeker, Radiye Sezer Katırcıoğlu, Fikri Işık ve Mehmet Akif Yılmaz, MHP Milletvekili Saffet Sancaklı, AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş, MHP İl Başkanı Yunus Emre Kurt,  KOTO Başkanı Necmi Bulut, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Gebze Ticaret Odası Başkanı NAil Çiler, Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk, DTO Başkanı Vedat Doğusel ve iş insanları katıldı.

KOCAELİ’ NİN KATKISI YÜZDE 13

Programda ilk olarak konuşan Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu,” Kocaeli yüz ölçümü bakımından küçük, ancak katma değeri bakımından önemli bir ildir.​ Son 10 yıllık istatistikî verilere göre İlin Türkiye imalat sanayine sağladığı katkı yüzde 13’tür. Odamıza kayıtlı 3.323 adet firmanın 315’i yabancı sermayeli (% 10 civarında) Otomotiv (% 36,4), kimya (% 27), metal (% 19) 35 liman - iskele (elleçlenen yük miktarı –76,5 milyon ton –TR’nin yüzde 15’i)

SANAYİ VE LİMAN KENTİ

Sanayi ve liman kenti, Avrupa’nın 7’inci limanı, konum olarak çok şanslı bir il, sanayi kuruluşlarının doğal bir liman olan İzmit Körfezi etrafında konuşlanması firmalarımıza lojistik anlamda önemli fırsatlar sunuyor. Pandemi sürecinde demiryolu bağlantılarına ve limanlara yakınlığımızın önemini bir kez daha anlamış olduk. Bu süreçte çok fazla kesinti yaşamadan ihracatımızı sürdürdük. AB ile hızlı demiryolu ağları ile bağlanmamız çok önemli. Zira daha da büyümesini beklediğimiz ticaretimizin tırlarla yapılması sürdürülebilir değil. Bu arada ilimizde Köseköy demiryolu lojistik merkezinde önemli bir yatırım başladı. Liman ve hava meydanlarında yapılan hizmetlerdeki KDV muafiyetinin bu kuru yük limanları olan demiryolu lojistik merkezlerinde de uygulanmasını talep ediyoruz.

14 ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

İlimizde 14 organize sanayi bölgesi, Türkiye’nin tek bilimsel araştırma merkezi olan TÜBİTAK-MAM, ilk etabı tamamlanan Bilişim Vadisi ile 5 Teknopark, Ulusal Test Merkezi - TSE, 2 Teknoloji Transfer Ofisi ve 2 üniversiteyi ilimizde barındırıyoruz. (1 tane de vakıf üniversitemiz oldu) Dolayısıyla ihtiyaç duyulan bilgiye kolayca erişim ve sanayinin ihtiyaç duyduğu kalifiye insan kaynağını sağlayacak alt yapı konularında da oldukça avantajlı durumdayız.

KOCAELİ’ NİN DIŞ TİCARET HACMİ 75.7 MİLYAR DOLAR

İlk 500’de, 75 işletme, ama İSO’nun açıkladığı listede Kocaelili firma sayısı 36 görünüyor. (firma merkezleri farklı illerde) Mesela Ford İstanbul’da görünüyor. Merkezleri başka illerde olup, üretimleri ilimizde olan firmaları dikkate aldığımızda bu sayı 75 oluyor. Benzer durum dış ticaret rakamlarında da var. Oda olarak ilimizde üretim yapan firmaların dış ticareti ile ilgili yaptığımız çalışma sonucunda 2020 yılında; İlimizde üretim yapan firmaların; İhracatlarının toplamının 26,6 milyar dolar olduğunu tespit ettik. Kocaeli Gümrüklerinden yaptıkları ihracat  11,7 milyar dolar, Kocaeli Gümrükleri dışından yaptıkları ihracat  14,9 milyar dolar, İthalatlarının toplamının ise  49,1 milyar dolar olduğunu tespit ettik. Kocaeli Gümrüklerinden yaptıkları ithalat 22 milyar dolar, Kocaeli Gümrükleri dışından yaptıkları ithalat , 27,1 milyar dolar, dolayısıyla; Kocaeli dış ticaret hacminin 75,7 milyar dolar olduğunu gördük. Türkiye dış ticaretindeki payımız  % 19,4

90 MİLYAR TL VERGİ ÖDEDİK

İlk 7 aylık döneme baktığımızda ise İhracat  19 milyar 662 milyon dolar , İthalat 35 milyar 535 milyon dolar , kurumlar tarafından açıklanan resmi veriler, firma merkezleri baz alınarak açıklandığı için ilimizin potansiyelini tam olarak yansıtmıyor. Aynı sorunu vergi rakamlarında da görüyoruz. Kocaeli İstanbul ve İzmir’den sonra toplanan vergilerin %9,66’sını karşılayan üçüncü il. İlimiz, pandemiye rağmen 2020 yılında 90 milyar 447 milyon TL vergi ödemiştir.

BÜYÜKŞEHİR’ İN CİDDİ KAYBI VAR

70 ilin toplamı kadar vergi ödüyoruz.  Kişi başına ödediğimiz vergi geliri 45 bin 286 TL.  İlimizde üretim yapıp da, vergilerini İstanbul’da veren 600’e yakın firmamızın karı, İlimiz merkezli 2500 firmanın karının neredeyse iki katı. Halbuki, gelir vergilerinin firmaların bulundukları ilde ödenmesi ile ilgili bir kanun maddesi var. Fakat firmalarımız illerde öne çıkmamak için vergilerini daha büyük illerde ödemeyi tercih ediyorlar. Dolayısıyla Büyükşehir Belediyemizin burada ciddi kaybı oluşuyor. İhracat rakamları başta olmak üzere resmi verilerin firmaların üretim yaptıkları illere yazılmasının ve vergilerin üretim yaptıkları ilde verilmesinin çok değerli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı

EL BİRLİĞİ İLE ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ

Zeytinoğlu’ nun ardından konuşan Bakan Elvan,”  Yangın ve sel felaketleri esnasında olduğu gibi, sonrasında da hayatın normale dönebilmesi ve yaraların sarılabilmesi için her neye ihtiyaç varsa tüm kaynaklarımızla vatandaşımızın yanında olmaya devam edeceğiz. El birliğiyle bu zorlu zamanların da üstesinden geleceğiz.

KOCAELİ ROL MODELLERİNDEN BİRİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak; üretime, ihracata ve istihdama can verenlerin, yani ekonomide çarkları döndürenlerin yanında olmaya büyük gayret gösteriyoruz.  Ayrıca, sağlıklı kararlar için; ekonomideki gelişmeleri yerinde gözlemlemenin, ihtiyaçları sahada tespit etmenin ve karşılıklı iştişarelerde bulunmanın değerini çok iyi biliyoruz.  Bu nedenle, ayrıcalıklı bir öneme sahip saha ziyaretlerimize büyük önem veriyoruz. Kocaeli; güçlü üretim altyapısı, lojistik avantajları ve nitelikli insan kaynağıyla ülkemizin en dikkat çekici rol modellerinden birisi.

KOCAELİ BAŞARISI İLHAM VERİYOR

Burada üretim çeşitliliği var. İnovasyon ve yüksek katma değer var. Gözü pek ve cesaretli girişimciler var. İşte tüm bu faktörlerin birleşmesi sayesinde Kocaeli, son 15 senede, Türkiye ortalamasının üzerinde bir büyüme performansına imza attı. Bu büyümenin sürükleyici gücü ise yaklaşık 4 kata yakın artan ihracat hacmi oldu. Oluşturduğunuz eko-sistem, neredeyse mükemmele yakın işliyor.  Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma noktasında Kocaeli’nin başarısı pek çok ilimize ilham verecek nitelikte.  Bugün sizlerle gerçekleştireceğimiz istişarelerin, önümüzdeki dönem politikaları açısından son derece müspet sonuçlar doğuracağına inanıyorum.

2020 MÜCADELE DOLU BİR YIL OLDU

2020 senesi, tüm Dünya’da her türlü ekonomik ve sosyal düzenin test edildiği mücadele dolu bir yıl oldu.  Küresel ekonomi 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin en derin daralmasını yaşadı, milyonlarca insan işsiz kaldı. Tüm ülkeler ellerindeki imkânlar çerçevesinde krizin olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla görülmemiş ölçülerde genişleyici para ve maliye politikaları uyguladılar.  Aşılanmanın hız kazanması, ertelenmiş talebin devreye girmesi ve geçen senenin düşük baz etkisinin de katkısıyla bu sene küresel çapta yüksek büyüme oranları bekleniyor. Bununla birlikte; virüsün yeni varyantları, küresel toparlanmanın gücü ve sürdürülebilirliğine ilişkin soru işaretleri de oluşturuyor.

TEMKİNLİ OLUNMASI GEREK BİR DÖNEM

Dolayısıyla, makro-finansal istikrar açısından dikkatle takip edilmesi ve temkinli olunması gereken bir dönemi yaşıyoruz. Pandemi süreci, küresel ekonomik görünüme ilişkin üç temel sorunu da beraberinde getirdi. Bunlardan ilki, küresel enflasyon oranlarındaki artış.  Ekonomik aktivitenin güçlenmesi, arz-talep uyumsuzlukları ve artan emtia fiyatları küresel enflasyonu yukarı çekiyor. Emtia fiyatları artışında; salgın döneminde uygulanan genişlemeci politikalar, kuraklık ve stoklama eğilimindeki yükselişin etkili olduğunu görüyoruz.

PİYASALARA ETKİLİ OLACAK

Küresel emtia fiyatlarındaki bu artış, girdi maliyetleri kanalıyla sanayicimizi de doğrudan etkiliyor. İşin bir diğer boyutu daha var. Gelişmiş ülke otoriteleri, küresel enflasyondaki bu artış eğiliminin geçici olacağını düşünse de, enflasyonun beklenenden daha kalıcı olabileceği riskini de göz ardı edemeyiz Gelişmiş ülke merkez bankalarının önümüzdeki süreçte atacağı adımlar, küresel finansal piyasalar üzerinde doğrudan etkili olacak.  

TEDARİK ZİNCİRİNDE AKSAMALAR OLDU

Yani finansal piyasalarda küresel anlamda veri duyarlılığının artacağı bir döneme girmekteyiz. Bu da; bizim gibi yükselen piyasa ekonomilerinde; sermaye akımları, dış ticaret ve bekleyişler yoluyla dalgalanmalar yaşanmasına sebep olabilir. Pandemiyle birlikte karşılaştığımız ikinci sorun, tedarik zincirinde yaşanan aksamalar oldu.  Yakından takip ettiğiniz gibi, küresel çip krizi otomotivden beyaz eşyaya kadar bir çok sektörü olumsuz etkiledi, etkilemeye de devam ediyor.

TÜRKİYE PANDEMİDE BAŞARILI OLDU

Arz güvenliğini tehlikeye atan bu gelişmeler, üretimin de aksamasına neden oluyor. Küresel ekonominin önündeki üçüncü sorun ise; borçluluk oranlarında yaşanan artışlar. Pek çok ülkede, gerek kamu, gerekse özel sektör borçluluk oranlarının hızla yükseldiğine şahit oluyoruz.  Bu durum, küresel ölçekte kamu maliyesi dengeleri ve reel sektör bilançoları açısından da risklerin arttığını gösteriyor. Bahsettiğim bu küresel resimde biz nasıl konumlanıyoruz, müsaadenizle şimdi Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.   Öncelikle, Türkiye pandeminin gerek sağlık ve gerekse sosyo-ekonomik olumsuz etkileriyle mücadelede son derece başarılı oldu.

AŞILAMADA CİDDİ MESAFE KAYDETTİK

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; çok hızlı, kararlı ve etkin adımlar attık. Salgınla mücadelede çoğu gelişmiş ülkenin sağlık sistemi yetersiz kaldı. Türkiye’de ise sağlık alanında daha önce hayata geçirdiğimiz güçlü altyapılar sayesinde pandemi sürecini başarıyla yürüttük. Aşılamada ciddi mesafe kat ettik. Salgın sürecinde, kapsamlı ve koordineli ekonomi politikaları uyguladık. Bu çerçevede pandemiden etkilenen tüm kesimler için tedbirler aldık.

YÜZDE 20’ NİN ÜZERİNDE BÜYÜME BEKLİYORUZ

Bu tedbirlerin katkısıyla, Türkiye ekonomisi salgın sürecinde üretim kapasitesini korudu ve büyümeye devam etti. Sanayi üretimi, güçlü ihracatın da desteği ile çarpıcı bir şekilde artarak, büyümenin motoru haline gelmiş durumda. Diğer sevindirici gelişme ise yatırımlardaki artış eğilimidir.  Başta makine-teçhizat olmak üzere yatırımlar artıyor, üretim kapasitemizi güçlü bir şekilde destekliyor.   2021’in ikinci çeyreğinde; üretim, ihracat, hizmetler sektöründeki güçlü toparlanma ve baz etkisinin de katkısıyla yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme bekliyoruz.

2021 YILI İÇİN YÜZDE 8

Aşılanma oranının daha da artmasıyla, başta turizm olmak üzere hizmetler sektöründe kademeli canlanma eğilimi devam ediyor. Öncü göstergeler ekonomide büyüme ve yatırım eğiliminin üçüncü çeyrekte de sürdüğüne işaret ediyor. Bu çerçevede, salgınla ilgili dışsal bir şok olmaması durumunda, 2021 yılı için yüzde 8’in üzerinde bir büyüme bekliyoruz. Büyümenin temel sürükleyicilerinin ise yatırımlar ve dış talep olması, sağlıklı ve dengeli bir büyüme patikasında ilerlediğimizi gösteriyor.

DÜNYA İHRACATINDA PAYIMIZ ARTIYOR

Bu yılın büyüme performansı açısından dikkat çekici bir diğer özelliği de, yüksek büyüme oranını düşük bir cari açıkla gerçekleştirecek olmamızdır. İhracatta Temmuz ayı itibarıyla, ilk defa yıllık 200 milyar doların üzerine çıkarak rekor kırdık. Dünya ihracatından aldığımız pay da artıyor.  2021’de; güçlü ihracat performansımız, düşen altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki artış sayesinde milli gelirin yüzde 3’ü civarında bir cari açık vermeyi bekliyoruz.

BAŞARININ TEMELİ TÜRK SANAYİSİ

Cari açıktaki düşüş, dış finansman ve ülke risk primi baskısını azaltmada da kritik bir rol oynayacak. Bu başarının temelinde Türk sanayisi bulunuyor.  2002’den bu yana sanayimiz; üretim kapasitesi, üretim çeşitliliği ve yenilik yapma kabiliyeti açısından ciddi mesafeler kaydetti. Üretimde başlayan bu yapısal dönüşümün hızlanarak devam etmesini son derece elzem görüyorum. Bu noktada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sistemli bir biçimde uygulanan Hamle Programının en büyük destekçisi olduğumuzu ifade etmek istiyorum.  

ENFLASYONLA MÜCADELEYE DESTEK VERİYORUZ

Para politikasının etkinliğini güçlendirmek adına, maliye politikalarımızla da enflasyonla mücadeleye destek veriyoruz. Örneğin akaryakıtta eşel-mobil sistemi uygulaması kapsamında KDV ve ÖTV gelirimizden feragat ediyoruz.  KDV, ÖTV ve stopaj indirimleri ile bir yandan salgından en fazla etkilenen sektörleri desteklerken, diğer yandan da enflasyonla mücadeleye destek veriyoruz. Bu çerçevede, kamu maliyesi tarafında yapılan indirim ve fiyat ayarlamaları sonucunda 103 milyar liralık kamu gelirinden vazgeçtik. Ayrıca son dönemde, iç talebin dengeli artışını destekleme amacıyla makro-ihtiyati tedbirleri de uygulamaya aldık ve bu tedbirlerin olumlu etkisini kısmen görmeye başladık.

BÜTÇE GELİŞMELERİ YIL SONUYLA UYUMLU GİDİYOR

Yılın son çeyreğinde enflasyon eğiliminin belirgin bir düşüş sürecine girmesini öngörüyoruz. Kamu maliyesi alanına da özel bir parantez açmak istiyorum. Bütçe gelişmeleri yıl sonu hedefimizle uyumlu gidiyor.  Temmuz ayında bütçe giderlerinde; emekli ikramiyeleri ile planlanmış faiz, yatırım ve cari nitelikli ödemelerden kaynaklı nisbi yükseliş gerçekleşti. Ancak bu durum; merkezi yönetim bütçe harcamalarında ve açığında toplam genişlemeyi değil dönemsel artışı gösteriyor. Nitekim yılın ilk 7 ayında bütçe açığı, geçen yıla kıyasla yüzde 43,7 oranında azalıp 78 milyar lira olarak gerçekleşti.

MALİ DİSİPLİNDEN ASLA TAVİZ VERMEYECEĞİZ

Mali disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3,5 olarak tutma hedefimize sadığız, bu konuda en ufak bir tereddüt bile yok. Borçlanma konusunda da son derece dikkatli bir yaklaşım izliyoruz. Uyguladığımız borçlanma politikaları sayesinde, yurtiçinden döviz cinsi borçlanmayı kademeli olarak düşürmeye başladık.  2021 yılında yurtiçinden yaptığımız döviz cinsi borçlanma, döviz cinsi ödemelerin yaklaşık yarısı kadar.  Borç yönetiminde bir diğer amacımız, maliyetleri de dikkate alarak borçlanmanın vadesini mümkün olduğu kadar uzatmak.

KGF DESTEKLİ ÜC MEKANİZMAYI BAŞLATIYORUZ

Mart ayında açıkladığımız Ekonomi Reform Programında üretim, istihdam, yatırım ve ihracatı ekonomi politikalarımızın odağına aldık. Bu alanları desteklemek ve üreticilerimiz üzerindeki yükü azaltmak üzere önemli adımlarımız olacak. Ben bu noktada finansman ve beşeri sermaye gibi alanlardaki politikalara kısaca değinmek istiyorum. Uzun vadeli ve uygun koşullarda finansman sağlamanın sizler için taşıdığı önemin farkındayız.  Buradan hareketle KGF destekli üç yeni mekanizmayı başlatıyoruz.

EKONOMİK POTANSİYELİMİZİ GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ

İlk olarak; Likidite sıkıntısı çeken küçük ölçekli firmalara, ilave istihdam ettikleri her bir kişi için KGF kefaletiyle krediye erişim imkânını, İkincisi; imalata dayalı ve ihracatı önceleyen yatırımlara KGF teminatı ile 5. ve 6. bölgelerde uzun vadeli kredi desteğini, Üçüncüsü; ihracat potansiyeli yüksek olan KOBİ’lerin dış pazarlara açılmalarını teşvik etmek üzere Eximbank Kredi Destek Paketini devreye alıyoruz. Ben huzurlarınızda Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ile Ticaret Bakanımıza desteklerinden ötürü teşekkür etmek istiyorum. Bahsettiğim tüm bu paketler, reel ekonomiyi, üretken kesimleri teşvik amacını taşıyor. Mevcut kaynaklarımızı seçici ve odaklı bir yaklaşımla, ekonomik potansiyelimizi daha da geliştirmek için kullanacağız.

SORUNLARIN FARKINDAYIZ

Sanayicilerimizin ara eleman bulma konusunda yaşadıkları sorunların farkındayız. Bu sorunun çözümüne yönelik hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Mesleki Eğitim Merkezlerine olan ilgiyi artırmak için gençlerin kalfalık döneminde aldıkları ücretleri artıracağız.  Sanayicinin yükünü hafifletmek için de, bu merkezlerden eğitim alan öğrencilerin ücretlerini biz ödeyeceğiz. Milli Eğitim Bakanımızla bu konuya ilişkin geçen hafta çok verimli bir toplantı yaptık. Bu alanda atacağımız adımların, istihdam piyasalarında ciddi bir dönüşümü teşvik etmesini bekliyoruz.

SİLİKON VADİSİ DEĞİL BİLİŞİM VADİSİ

Şunu çok net görebilmek gerekiyor. İş dünyamızın vasıfları ve kabiliyetleri çok yüksek. Gencecik girişimcilerimiz, dünyada da adlarından söz ettirecek işlere imza atıyorlar.  Küresel piyasaların yakından takip ettiği basın organları bile Türk girişimcilerinin başarılarından bahsediyor. Biz yeter ki kendimize güvenelim, yeter ki şevkimizi hiç kaybetmeyelim. Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir problem bulunmuyor. En yenilikçi fikirlerin Silikon Vadisinden değil, Kocaeli’ndeki Bilişim Vadisinden çıkmaması için hiçbir engel yok. Türkiye, üretim ve inovasyon kabiliyetleriyle rakipsiz bir Bölgesel Üs olabilir.

KAPILARIMIZ SONUNA KADAR AÇIK

Bunu başaracak vizyona, enerjiye ve altyapıya fazlasıyla sahibiz. Biz kamu tarafı olarak; reel sektörün önünü açacak, belirsizliği azaltacak ve karşılaşabileceğiniz pürüzleri giderecek tüm adımları atmaya devam edeceğiz. Bu süreçte sizlerle işbirliği ve fikir alışverişi yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Kapılarımız sonuna kadar açık.  Sorunlarınızı, görüşlerinizi ve en önemlisi de bunlara ilişkin çözüm önerilerinizi bekliyoruz.