ÇAVDAR “MHP HEP MİLLETİN YANINDA OLDU”
Başkan Çavdar “Milliyetçi Hareket Partisi siyasi bir organizasyona dönüştüğü günden itibaren her zaman milletin yanında oldu. 1969 yılından önce de millet ve devlet menfaatlerini göz önünde bulunduran Türk milliyetçileri bu tavrını günümüze kadar kesintisiz sürdürdü. Örneğin 3 Mayıs 1944 olayları Türk milliyetçilerinin tabutluklara atılmasıyla sonuçlanmasına rağmen bu vakur duruş çok partili siyasi hayata geçilmesine zemin hazırlamış, Türk siyasi hayatının demokratikleşmesi için atılan önemli bir adım olmuştu.
Daha da geriye gittiğimizde Cumhuriyet’in kuruluşunda Türk milliyetçiliğinin önde gelen isimlerinden Ziya Gökalp’i görürüz. Atatürk’ün “fikir babam” dediği Gökalp’i…
Bu gelişmeler Türk milletçilerinin devlet hayatındaki rolünü göstermesinin yanında esas itibariyle millet iradesinin istikametinden çıkmadığını gösterir. MHP, millete rağmen ya da milleti dışlayan bir sürecin parçası hiçbir zaman olmamıştır.
Darbe ve muhtıralar sürecindeki tutumlarıyla, 1999 yılında kurulan koalisyon hükümetindeki yapıcı tavrıyla, 2002 yılında alınan erken seçim kararıyla, 2007 yılında 367 garabetine karşı siyasetin önünü açan tavrıyla, 2008 yılında başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik çıkışıyla, terör örgütü PKK’nın cesaret bulduğu açılım ve çözüm sürecine karşı duruşuyla, 15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişimine karşı milli iradenin yanında duran ilk açıklamayı yaparak hükümete destek vermesiyle, 2017 yılında hayata geçen ve milli iradenin doğrudan tecelli ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine ön ayak olmasıyla, Cumhurun ittifakını kurarak 1997 yılında ortaya koyduğu 2023 Lider Ülke Türkiye vizyonunu ete kemiğe büründürmesiyle her zaman milletin yanında oldu. 14 Mayıs seçimlerinde de Cumhur İttifakını zafere taşıyan sürecin önemli bir taşıyıcısı olarak Cumhuriyetin 100. Yılına damga vurdu.
MHP ELİNİ DEĞİL GÖVDESİNİ TAŞIN ALTINA KOYDU
MHP, milletin ve devletin ihtiyaç duyduğu her an ve önemli dönemeçlerde zerre şüpheye düşmeden elini değil gövdesini taşın altına koydu. Şimdi sırada Cumhuriyetimizin şanına yakışır bir şekilde yerel yönetimleri şekillendirerek zafer elde etmek var. Bu süreçte MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli kamuoyu ile üç önemli hedef paylaştı. Bu stratejik hedefler; “merkezi ve yerel yönetimin uyum içinde çalışması”, “büyükşehirlerin kazanılması” ve “depremden etkilenen 11 ilde Cumhur İttifakı'nın mutlak zaferi” olarak belirlendi.
2024 YEREL SEÇİMLERİNDE CUMHUR İTTİFAKININ DAMGASINI VURMAK
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli aziz milletimize önemli bir de çağrıda bulundu. “Hep Yanında” başlığıyla yaptığı çağrıda, “Milliyetçi Hareket Partinin meselesi bugün yine millet, yine devlettir. Biz bugüne kadar her daim ve her koşulda Türk Milletinin HEP YANINDA olduk. 2024 Yerel Seçimleri’ne de Cumhur İttifakının damgasını vurmak ve milletimize layığı ile hizmet etmek öncelikli amacımızdır” ifadelerini kullandı.
BU BİRLİK TÜRK YÜZYILININ DA ETE KEMİĞE DÖNDÜRMÜŞTÜR
Bu birlik Türk Yüzyılının da ete kemiğe döndürmüştür. Soydaş Azerbaycan’ın 30 yıldır Ermenistan esareti altında bulunan topraklarını Türkiye’nin caydırıcı gücünün zirvesine ulaştığı ve askeri teknolojisinin dünyayla rekabet etmeye başladığı bir dönemde kurtarması tatlı bir tesadüf görülemez. Boraltan Köprüsünde düşman ordusuna soydaşlarını teslim eden vicdansızlığı bilmeden Türkiye’nin Karabağ’ın işgalden kurtarılması yolunda Azerbaycan’a sağladığı desteğin ehemmiyetini kavramak, Hocalı’da Ermeni çetelerinin kanlı bıçaklarıyla oyduğu günahsız yavruların feryadını hatırlamadan bugünkü zaferin yankılarına kulak kesilmek eksik bir kavrayış olur.
Birkaç gün önce Azerbaycan’ın Karabağ’da düzenlediği anti-terör operasyonunun 24 saatte başarıyla neticelenmesi, peşi sıra Kerkük’te Türkçenin resmi dil olarak kabul edildiği haberinin yayılması ancak Türkiye’nin bölgesinde tam hakimiyet sağlayan politikalarının vardığı seviyeyle beraber okunduğu zaman anlam kazanabilir.
Kerkük’te demografik bir kıyım politikasının namlusuna yerleştirilen Türkmenler bugün öz dillerini tek bir silah patlatmadan resmi dil seviyesine taşımışlardır. Seneler önce “Erbil'i karıştırırsanız ben de Diyarbakır'ı karıştırırım” diye Türk devletine ahkâm kesmeye kalkan bir Barzani varken bugün bağımsız Kürdistan hevesini Türkiye’nin cesametinden çekinerek söndürmek zorunda kalan bir Barzani var. Demek ki talihin Türkiye’nin soydaşları ve müttefiklerinin yüzüne gülüşünde arkalarındaki dost elinin gücü olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi sonrası üzerindeki ölü toprağını atmayı başaran Türk devletinin Suriye'nin kuzeyinde Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları düzenleyerek 17 bin teröristi etkisiz hale getirmesiyle başlayan bir dönemdir bu. Teröristlerin şehirlerin kıyısında yol kesip kimlik kontrolü yaptığı, askeri üs bölgelerine pervasızca saldırdığı günlerden, teröre destek veren belediyelere Türk milleti adına el koyma, terör unsurlarını sınırların ardındaki bataklığında kurutma günlerine gelindi.
Mücadeleci ve müdahaleci politikalar olgunlaşmış meyvelerini Türkiye’ye ve Türkiye’nin müttefiklerine ikram ederken muntazam kıtalar halinde ilerleyişini sürdüren bu gelecek vizyonunu yerinde tespit etmek lazım. Buna Cumhur İttifakı ruhunun verdiği isim, “Türk ve Türkiye Yüzyılı” oldu. Tarihin nihai hükmünü vermesi için erken bir dönemde olabiliriz. Ama görünen köy kılavuz ister mi? Yarınki nesillere bir diriliş ve şahlanış döneminin kilometre taşları olarak aktarılacak bir müktesebat birikiyor.