“İNSAN OLUNUR MU? İNSAN DOĞULUR MU?”
Bu yıl “Savaşın ve Acının Edebiyatı” teması ile düzenlenen 14. Kocaeli Kitap Fuarı, yoğun ilgi ile Kocaeli Kongre Merkezinde devam ediyor. Akçakoca Salonunda yazarlar İlkay Buharalı, Ahmet Ümit, Saniye Bencik Kangal ve Merve Gülcemal kitapseverler ile bir araya geldi. Yazar Saniye Bencik Kangal, “Okurlarım soruyor, hocam çocuğum çok tablete ve telefona bakıyor, hiç elinden bırakmıyor. Ne yapmamız lazım? Önce biz rol model olacağız, önce biz elimizdeki telefonu biz bırakmalıyız. Çocuğumuz kitap okumuyorsa önce biz rol model olacağız’’ dedi.
“İNSAN OLUNUR MU? İNSAN DOĞULUR MU?”
“Çocuğumun Beyninde Neler Oluyor?” adlı söyleşide konuşan yazar Saniye Bencik Kangal, “Bir soru ile başlıyoruz. İnsan olunur mu insan doğulur mu?
İnsan olmanın birincil koşulu elbette dünyaya insan olarak gelmektir. Fiziksel olarak bir insan görünümüne sahip olmam demek beni insan yapmıyor. Benim insan olmam için başka bir şeye ihtiyacım var. Neye ihtiyacım var sosyal etkileşime ihtiyacım var. O nedenle biz insan olarak doğmuyoruz. İnsan oluyoruz. Bizler insan olmayı öğreniyoruz. Kimler aracılığı ile öğreniyoruz? Bebek doğdu eve geldi kimler var? Anne, baba, kardeş, babaanne, anneanne, dayı, amca, teyze, hala ve dede var. Bakın 10 kişiyi geçmiyor. Peki bunlar arasında en aktif kim? Anne, baba, kardeş varsa bakıma yardım eden dede, baba ama diğerleri evimize arada gelip çıkıyorlar. Dolayısı ile çocuğum insan olmayı nasıl öğrenecek? Benim gözlerime bakarak öğrenecek, benim cümlelerimle dünyaya bakış acımla benim tutumlarımla öğrenecek. Kurtla büyüyen kurt gibi olduğuna göre benimle büyüyende benim gibi olacak” dedi.
BAŞKOMSER NEVZAT’I TANIYOR MUSUNUZ?
“Sıradışı Bir Kanun Adamı Başkomser Nevzat” adlı söyleşide konuşan ve Kocaeli Kitap Fuarının Türkiye’nin en başarılı kitap fuarlarından birisi olduğunu belirten şair ve yazar Ahmet Ümit, “Başkomser Nevzat’ı tanıyor musunuz, bu adamı siz bende çok seviyorsunuz, bende çok kıskanıyorum. Bir kısım okurlarımda Başkomser Nevzat sizsiniz, hayır ben gariban bir yazarım. Ben şimdi ilk polisiye yazmaya başladığım zaman kendi kendime bir şey söyledim. Dünyaca ünlü polisiye romanlarındaki sabit karakterlerin yerine her polisiye romanında farklı bir karakter ve hikaye olacak dedim. Nereden çıktı Başkomser Nevzat. Şöyle çıktı, Sis ve Gece’yi yazdım ve çok büyük bir ilgi gördü. O dönem ki gazeteciler çok ilgi gösteriyor, polisiye roman yazan bir adam çıkmış diye” şeklinde konuştu.
“BEN TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİREN BİR YAZARIM”
Ülkedeki sorunlar ve olaylar üzerine de eserlerindeki hikaye ve konuların ele aldığını belirten Ahmet Ümit, “Hepimiz gibi sizler gibi Türkiye’de yaşayan herkes gibi ülkedeki yozlaşma, cinayetler, rahatsız olduğumuz şeyler, uyuşturucunun artması beni rahatsız ediyor. Bu Türkiye’de yaşayan her namuslu vatandaş gibi bu durumlar içimi acıtıyor. Ben Türkiye’yi birleştiren bir yazarım. Hepimizin farklı görüşleri olabilir, farklı inançlarımız olabilir farklı cinsiyetlerimiz tabi ki olacaktır. Biz hepsine saygı duyarız. Biz edebiyatla buluşan, güzellikle buluşan, iyilikle buluşan, doğrulukla buluşan, adaletle buluşan, özgürlükle buluşan, kimsenin kimseye karışmadığı bir anlayışa sahibiz. Benim romanlarımda bu vardır. Böyle bir Türkiye özlüyoruz. Herkesin kardeş olduğu, kimsenin kimseye başörtüsüne, eteğine, mini eteğine, başındaki örtüye, kıyafetine, inancına, inançsızına karışmadığı, hep beraber sımsıkı kenetlendiğimiz bir Türkiye istiyoruz. Böyle bir Türkiye’yi özlüyoruz. Çünkü bu ülke bunu hak ediyor. Bizim çok zengin, çok güzel bir kültürümüz var” dedi.
“İNSAN ALLAH İLE BAĞLARINI DUYGULAR ÜZERİNDEN OLUŞTURUR”
“Gençliği Kaybetmek mi? Kazanmak mı?” adlı söyleşide konuşan ve çocuklara yetişme döneminde gerekli uyarı ve önerilerin verilmesi gerektiğini ifade eden yazar Merve Gülcemal, “Çocuklarımıza hiç mi bir şey söylemeyeceğiz, tabi ki söyleyeceğiz. Ama tabi ki bu kabalıkla katı kalplilikle temeli oluşturmadan olmamalıdır. Gençliğe gelmeden başlıyor iş. Sen bir anda bina olsun istiyorsun ama sen daha binanın temelini atmamışsın. Bizim Allah sığınmakla beraber şu ehemmiyette olmamız lazım. Ben bu evladımın temelini elhamdülillah sağlam attım. Mayasını samimiyetle ihlasla bağlarımızı çok kuvvetli bir şekilde yaparak kardım. Bunu benim diyebilmem lazım. Bu nerede başlıyor, gençlikte değil, çocukluk bile değil bu bebeklikte başlıyor. Hatta bunun öncesine de gidebilirsiniz. Bir çocuğun din eğitimi eş seçiminde, genç kızlık, genç beyefendilik döneminde bile başlıyor. Peygamberimiz, yiyip içtiklerinize temiz olmasına dikkat edin evlatlarınız bunlardan hasıl olur diyor. Diyorlar ki; insan Allah ile bağlarını duygular üzerinden oluşturur. Sevgi, güven, korku, güç gibi kavramlar üzerinde Allah ile bağlarını kurar. Bu bağların temeli ne zaman ve kimlerle atılır. Çocuk, dünyaya geldiği ilk günden itibaren sevgi ve güven duygularını annesinden, korku, sığınma, güç duygu ve kavramlarının temellerini baba ile atar” dedi. Sunucu ve Yazar İlkay Buharalı ise “Uyanış ve Tuzakları” adlı söyleşisinde, medya dünyası iş hayatına ve YouTube programı tecrübelerini aktararak, kitapseverlere çeşitli tavsiyelerde bulundu.