KÖSELE ''DARBEYE KARŞI ÇIKTIM VE BAŞARILI OLDUM''
EMEKLİ DONANMA KOMUTANI İFADE VERDİ
Donanma Komutanlığı'ndaki Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında açılan, 15 Temmuz darbe girişimi davasında, sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından müşteki ifadelerine geçildi. Davanın 1 numaralı müştekisi olan Emekli Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele duruşmaya İzmir'den SEGBİS ile katıldı. 15 Temmuz darbe girişimi sırasından yaşananları anlatan Kösele, şöyle dedi:
"Kalkışma saatlerinde Fenerbahçe Orduevi'ndeydim. 18.30'da orduevine geldim. Oğlumun düğün hazırlıkları için komutanlarla görüşme yaptım. Akşam yemeğinden sonra orduevinde bulunan odama çıktım. Bu görüşmeyi daha sonra darbe toplantısı olarak algılayanlar oldu. Televizyondan İstanbul'daki olayları gördüm. Yalçın Payal'dan bazı gemilerin seyre kalktığı bilgisini aldım. Bunun üzerine gemilerin geri dönmesi talimatını verdim."
Kaldığı orduevinden çıkışını anlatan Kösele, "Orduevinin de askerle kuşatıldığı bilgisini alınca sivil olarak orayı terk etmeye karar verdim. Bir yandan da cep telefonumla olan biteni öğrenmeye çalışırken, diğer yandan bana bağlı birlik komutanlarına ulaşarak talimat vermeye çalıştım" diye konuştu.
Kösele, dönemin Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ve İl Emniyet Müdürü Levent Yarımel'in kendisini arayarak bazı gemilerin seyre kalktığını söylemesi üzerine "Durumu araştırıp, gereğini yapacağım" dediğini belirtti. Aldığı telefon üzerine İskender Yıldırım'ı aradığını belirten Veysel Kösele, "Ona tüm gemilerin limana dönmesini ve durumun bana rapor edilmesini söyledim. O da bana, Gölcük dışında olduğunu ve emri yerine getirip rapor edeceğini söyledi. 00.10 sıralarında Hayrettin İmren ve diğer bazı komutanların darbe girişiminde bulunduğunu Albay Uğur Çelikten'den öğrendim. 00.16'da harekat başkanını arayarak benden teyit almadan hiçbir emrin uygulanmaması emrini verdim" dedi.
ORDUEVİNE HELİKOPTERLE SİLAHLI ASKERLER İNDİ
Veysel Kösele ifadesinin devamında, "00.19'da Yalçın Payal'ın gözaltında olduğunu, 00.30'da da İskender Yıldırım'ın makamında gözaltına alındığını öğrendim. Daha sonra orduevine inen helikopterden silahlı personelin indiğini ve arayışta olduklarını görünce buranın güvende olmadığını anladım. 00.40'da orduevi müdürünü aradım. Onun sağladığı destekle ile orduevinden ayrıldım. Amacım emir komutayı ele alarak birliğimin başına geçmekti. Sevk ve idarenin sağlığı açısından denizdeki bir gemiye intikal edilmesinin uygun olduğuna karar verdim. TCG Yavuz Gemisi'nde her türlü iletişim imkanı olduğundan bu gemiyi tercih ettim. Bazı komutanların başka yerlerden emir alması ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınması nedeniyle tüm birimlere benim emir vermem zorunlu oldu" diye konuştu.
'SABKOR EMRİ ALDIM DİYEREK, GEMİ KALDIRILMAZ'
Gemilerin seyre kalkması ile ilgili açıklama yapan Kösele, "Sabkor emri (sabotaja karşı korunma) aldım diyerek, bağlı bulunduğu komutandan emir almadan gemi komutanları 'kalk' emri veremez. Gölcük, Aksaz ve Foça'daki gemilerin Görev Grup Komutanlığı tarafından verilen talimatla seyre kalkması normal bir durum değildir. ve darbeye destek olarak algılanabilir. Seyre kalkma faaliyeti Deniz Kuvvetleri'nin Donanma Komutanlığı'na emir vermesiyle olur" dedi.
Amiral İskender Yıldırım'ın kendisini arayarak gemilerin SABKOR kapsamında Poyraz Limanı'ndan ayrıldığını ve hiçbir gemi olmadığını söyleyen Kösele, şunları kaydetti:
"Bunun üzerine amiral Yalçın Payal'ı arayarak gemilerin geri çağrılmasını emrettim. Bu sırada onun da Hayrettin İmren tarafından Merkez Komutanlığı'na götürülmekte olduğunu öğrendim. Hayrettin İmren'le telefonla görüşmek istedim, fakat kendisi benimle görüşmedi. Uğur Çelikten beni arayarak Donanma'da olup bitenleri anlattı. Hayrettin İmren'in bir şeyler yaptığını, anlayamadığını söyledi. Hayrettin İmren'le tekrar görüşmek istedim, ikinci kez reddetti. Uğur Çelikten'e Hayrettin İmren'in emirlerine uymamasını söyledim."
Uğur Çelikten'in kendisini arayarak amiraller Yalçın Payal ve İskender Yıldırım'ın cezaevi nakil aracına bindirildiğini söylemesi üzerine Kocaeli Valisi olan Hasan Basri Güzeloğlu'nu aradığını belirten Veysel Kösele, "Vali'yi arayarak durumu bildirdim ve müdahale edilmesini istedim" dedi. Daha sonra saat 01.07'de Vali Güzeloğlu ile yeniden telefon konuşması yaptığını söyleyen Kösele, "Seyre kalkan gemilerin şu an denizde olduğunu ve tehlike arz etmediğini söyledim" ifadelerini kullandı.
LASTİK BOTLA GEMİYE ÇIKTI
TCG Yavuz Gemisi'ne gidişini anlatan Kösele, "Orduevinden sivil olarak Fenerbahçe Yelken Kulübü'ne geçtim, buraya ben istemediğim halde bulunduğum bölgeye 'S6' no'lu bot gönderilmek istenmesi bende şüphe uyandırdı. Botun beni enterne etmek için gönderildiğini düşündüm. Şükrü Korlu'yu arayarak 'S6' no'lu bot teklifini geri çevirdim. Kendisine gemiye intikal etmek istemediğimi söyledim. Yelken Kulübü'ndeki yerimi tespit ederler diye buradan lastik bot ile ayrıldım. Daha sonra öğrendiğim bazı kişilerin gelip Yelken Kulübü'ne beni sorması da bu kararımın doğruluğunu gösteriyor" dedi.
'TV'YE ÇIKIP AÇIKLAMA YAPIN YOKSA BEN YAPACAĞIM'
Kösele, Deniz Kuvvetleri Komutanı'nı aradığını belirterek, "Deniz Kuvvetleri Komutanı'nı arayarak 'Televizyona çıkıp biz bu kalkışmanın içinde değiliz şeklinde açıklama yapmasını yoksa benim yapacağımı söyledim. TCG Turgut Reis'in komutanı Savaş Bilcan'ı aradım. Poyraz'da olduğunu ve gemisine ulaşmaya çalıştığını söyledi. Sonra Oruç Reis Komutanı Güray Çerman'ı aradım, fakat açmadı. Levent Kerim Uca'nın TCG Yavuz'da olduğunu Haluk Baybaş'tan öğrenince beni aramasını söyledim. Levent Uca beni arayınca, Yelken Kulübü'nde olduğumu ve TCG Yavuz'u yakın bir yere getirmesini, lastik botla intikal edeceğimi söyledim. Büyükada Gemisi Komutanı Hamdi Toker, 01.10 sıralarında beni aradı. Ona 'Emir komuta zinciri bozuldu, benim emrim dışında hareket etme' diyerek TCG Yavuz'a intikal ettiğimi söyledim. 04.10 sıralarında Uğur Çelikten beni arayarak Hayrettin İmren'in çok sinirli olduğunu söyledi. Ben de 'Şimdilik ona karşılık vermeyin' diye talimat verdim" ifadelerini kullandı.
GEMİDE YAŞANANLARI ANLATTI
Emekli Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele, gemide yaşananları ise şöyle anlattı:
"Gece karanlığında lastik botla TCG Yavuz'u teşhis edemeyince Büyükada Gemisi'ne gitmeyi düşündüm. 02.35'te TCG Yavuz'un pist ışıklarını görünce Yalçın Gül ve emir astsubayım Ebubekir Öztürk ile Yavuz'a intikal ettim. Beni getiren Yelken Kulübü personeline teşekkür ettim ve onlar geri döndü. Levent Kerim Uca beni karşıladı. Daha önce kendisine emir komuta ile ilgili olarak hazırlamasını istediğim mesajı gemilere göndermesini ve sesli olarak da anons etmesini istedim. Meftun Metin'in telsiz odasına müdahale ederek mesajın gönderilmesini engellediğini sonradan öğrendim. Normalde bu mesajı çeken görevli dahil mesaja kimse müdahale edemez, ben buna müdahale edilmesini 'darbeye iştirak' olarak düşünüyorum. TCG Yavuz'da kamarada iken 2 el silah sesi geldi. Sezai Öztürk'ün beni derdest etmek için faaliyete geçmesi üzerine koruma astsubayım ile aralarında tartışma olmuş. Karşılıklı ateş edilmiş. Levent Kerim Uca ve benim güvenliğimi sağlamak amacı ile kamaranın kapısını kapattı. Daha sonra kapının dışarıdan iple bağlandığını fark ettik."
TCG Yavuz Gemisi'ni tercih etmesindeki sebebin Levent Kerim Uca'ya güvenmesi olduğunu belirten Kösele, "Bu gemi Poyraz Limanı'ndan kalkmadı, zaten Deniz Lisesi mezuniyet töreni için görevdeydi. Bu yüzden tercih ettim" dedi. Gemiye gelişinin anons edilmemesiyle ilgili olarak açıklama yapan Kösele, "O hareketli anlarda bunu fark etmemiştim. Gemi komutanı anons ettirmekle sorumludur. Sezai Öztürk anons ettirmemiş. Gelen komutan böyle bir istekte bulunmaz, bu yapılan bir şeydir. Anonsumun yapılmamış olması, personelle karşılamamın önlenmesi darbeci olduğunu düşündürmektedir" dedi.
HAKKINDAKİ İDDİALARA CEVAP VERDİ
YCG Yavuz Gemisi komutanı Sezai Öztürk'ün hakkındaki ifadelerine cevap veren Veysel Kösele, şunları söyledi:
"Sezai Öztürk benim darbeci olduğumu düşündüğünü söylemiş. Ona şunu diyeceğim: Sözde sıkıyönetim mesajını almışsın, atama listesini görmüşsün, Ayhan Bay'ın firar olduğunu biliyorsun, televizyondaki olayları izlemişsin, Başbakan ve Cumhurbaşkanının konuşmalarını dinlemişsin, darbeye karşı durduğunu personeline açıklamıyorsun, sözde sıkıyönetim mesajı ile görevlendirilen Ayhan Bay'ın emirlerine uyuyorsun. Bunlar benim görüşümce Sezai Öztürk'ün darbe yanlısı olduğunun göstergesidir. Sezai Öztürk beni aramadı. Ben onu aradım. Darbeyi destekleyen söylemlerden vazgeçmesini söyledim. Benden emir alamayacağını söyledi. Gemiden çekilmesini emrettiğim mesajı engelledi. Bu mesajı personelle paylaşmayarak gemilerin Poyraz Limanı'na dönmesini engelledi."
'DARBEYE KARŞI DURMAK İÇİN SABAHI MI BEKLESEYDİM'
Gemiye sivil ve gece yarısı gelmesinin olağan dışı olduğu yönündeki ifadelere Veysel Kösele, şöyle yanıt verdi:
"Böyle kalkışmanın olduğu bir ortamda orduevi güvenli olmadığı için sivil çıktım. Böyle gelmek zorundaydım. O gece olağanüstü bir hal olduğu için gece geldim. Cumhurbaşkanı sokağa davet etmiş, halkımız sokakta, vekillerimiz Meclis'te görevinin başına geçmiş, ben de birliğimin başına geçip darbeye karşı durmalıydım. Bunun için sabahı mı bekleseydim?"
Kösele ifadesinin devamında, şöyle konuştu:
"TCG Yavuz Gemisi'nde Bülent Bostancıoğlu'nu arayarak, 'Yavuz Gemisi'nde olduğumu, gemileri limana döndüreceğimi, Sezai Öztürk'ün beni derdest ettiğini, koruma astsubayının bunu engellediğini rapor ettim. Uğur Çelikten'in benimle görüştüğü ve Donanma'daki gelişmeler hakkında bilgi verdiği için Hayrettin İmren tarafından nezarethaneye atıldığını öğrendim. Bundaki amaç benimle iletişimi kesmek ve bana bilgi akışını engellemektir. Gemi kamarasındayken Sezai Öztürk'ü aradım. Yaptığının yanlış olduğunu söyledim. O da bana 'Komutanım haklı olabilirsiniz ama ben başka yerden emir alıyorum' dedi. Sezai Öztürk benim ve Levent Kerim Uca'nın birlik komutanlarıyla görüştüğümüzü tespit etmiş. Kamaradaki tüm iletişim sistemlerini kesmişti ama cep telefonlarımıza müdahale edemediği için gemiyi Marmara Denizi'nde telefonların çekmediği bir yere götürmüştür."
Sezai Öztürk'ü 2 kez uyardığını belirten Kösele, "Madem bana, gemide bulunan komutanına inanmıyorsun, televizyonu aç izle, dedim. 08.30 sıralarında Sezai Öztürk geç de olsa gerçeği anlamış. Benden özür dileyerek 'Komutanım yanış anlaşılma olmuş, emrinize girmeye hazırım' dedi. Ben de ona, 'Sana iki kez emir vermiştim, dinlemedin. Sen artık benim emrimde değilsin' dedim. Ona son kez gemilerin Poyraz Limanı'na intikal ettirilmesini emrettim" dedi.
Kösele, TCG Kemal Reis Gemisi'nden yapılan top atışlarında eğitim mermilerinin kullanıldığını, gerçek mermi ile aynı sesi çıkardığını, psikolojik amaçlı atış yapıldığını söyledi.
'BENİ GÖREV YAPAMAZ HALE GETİRDİĞİ İÇİN ŞİKAYETÇİYİM'
Mahkemeye tüm telefon kayıtlarını sunan Kösele, darbe girişiminin yaşandığı gece Milli Savunma Bakanı olan Fikri Işık, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, İl Emniyet Müdürü Levent Yarımel, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı dahil olmak üzere Donanma'daki komutanlar ile görüştüğünü söyledi. Savunmasının sonunda şikayetçi olup olmadığı sorulan Kösele, "Kişi olarak Sezai Öztürk'ten şikayetçiyim. Emir komutayı sağlamak amacı ile gemisine gitmeme rağmen şahsıma, koruma astsubayıma, emir astsubayıma, kurşun sıkmak sureti ile bizi görev yapamaz hale getirdiği için şikayetçiyim" dedi.
'İMREN ZATEN KENDİSİNE BAĞLI KAPILARI ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORDU'
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Hayrettin İmren'e karşı tavrınız bana yumuşak geldi. Meslektaşınız Ömer Halisdemir örneği var, siz neden sadece emrine uyulmamasını söylediniz?" diye sorması üzerine Kösele, "Hayrettin İmren ile birlikte hareket edenlerin kimler olduğunu ve yapılacak müdahalenin kimlerle birlikte hareket edeceğimi planlamak için zamana ihtiyacım vardı. Gölcük'te olsaydım bunu daha hızlı yapabilirdim. Kapılar ve Merkez Komutanlığı zaten onun emrindeydi. Kendisine bağlı olan tabur komutanlığı personeli ile kendisine bağlı kapıları ele geçirmek için boş faaliyetlerdi" dedi.