MASA ve SANDALYELER
Başkan Çavdar; 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra CHP ve HDP, “Birlikte İYİ salladık” diyerek sevinç naraları attılar. İYİ Parti’nin temelini o günden atıp, açılış kurdelesini birlikte kestiler. HDP’nin barajı aşmasını CHP’li belediyeler pilav dağıtarak kutladılar. HDP’li vekiller sırtını PKK’ya dayadığını söylediğinde derin bir “oh” çektiler.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı CHP, HDP ve İP’liler Kandil’den yapılan “AKP-MHP faşizmine hayır” kampanyasında birleştiler.
16 Nisan referandumunun sonuçlarını hazmedemediler. Milli iradenin tercihini hiçe saydılar ve “tanımıyoruz” dediler. Sözde adalet aradıkları Ankara-İstanbul arasındaki yürüyüşü HDP’liler ile kol kola yaptılar. Yürüyenler arasında Meral Akşener yer almadı ama gönlünün orada olduğunu canıgönülden söyledi. Hepsine selamlarını gönderdi…
CHP, İP, HDP ve SP’nin 13 Ocak 2018 tarihinde mutabakata vardıkları ortak anayasa taslağında ilk dört maddenin değiştirilmesi ve Türklüğün Anayasa’dan çıkarılması hedeflendi. Gizledikleri taslak metin basına sızınca hepsi köşe bucak saklandı.
24 Haziran 2018 genel seçimleri sonrası basına açıklamada bulunan İP Başkanı Meral Akşener, HDP’yi “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” olarak gördüğünü söyledi.
Suriye’deki terör örgütlerine yönelik başlatılan sınır dışı operasyonlara CHP, HDP ve İP birlikte karşı çıktılar. CHP; “Suriye’de ne işimiz var?” dedi, HDP; “Kürtleri yok etme operasyonu” olduğunu söyledi, İP ise “Afrin savaş senaryosuna baştan sona karşıyız” sözleriyle tepki gösterdi.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP, HDP ve İP; başta Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere büyükşehirlerde yaptıkları ittifak ile “Kürdistan’da kazanıp, batıda kaybettireceğiz” tezine birlikte sarıldı. Dediklerini yaptılar, kazandıkları bazı belediyeleri diyet olarak terör yuvasına çevirdiler.
Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıktan görevden alınan HDP’li belediye başkanlarını savunup, kayyum atanmasına karşı çıktılar. “Kayyumlar darbedir” dediler.
Terör suçlarından dolayı tutuklu bulunan bölücü Selahattin Demirtaş’ın suçsuz olduğunu belki yüzlerce kez söylediler. Tutuklu bulunmasına karşı çıktılar. Şehitlerimizi onun kadar gündemlerine almadılar, alamadılar.
Terör örgütü PKK/YPG’nin hain saldırıları sonucu şehit düşen asker ve polislerimize rahmet dilediler ama saldırıyı yapan terör örgütlerinin adını verip lanetleyemediler. HDP’li dostlarını incitmekten korktular.
Milli görev için Libya’ya giden askerlerimize “lejyoner” dediler. Mavi Vatan tezine şerh düştüler. Irak, Suriye ve Libya tezkerelerine ret oyu verdiler. İP’liler “evet oyu verdik” dediler ama oylamaya sadece 8 milletvekiliyle katıldılar.
Karabağ savaşına gönülsüz destek verip, cihatçıların gönderildiği yalanını söylediler.
Ayasofya’nın ibadete açılışını hazmedemediler. Milli savunma sanayiine düşman kesilip, Baykar’ı “dokunmakla” tehdit ettiler. TOGG ile dalga geçtiler. Doğal gaz keşiflerini küçümsediler. Rusya-Ukrayna savaşındaki diplomatik zaferimizi basitleştirmeye çalıştılar. IMF temsilcileri ile otel lobilerinde görüşüp, ekonomi modelimizi şikâyet ettiler.
12 Şubat 2022 tarihinde 6+1 formatlı yuvarlak bir masa kurdular. HDP’yi görünür yapıp milleti ürkütmek istemediler. Masaya getirilen her detayla HDP’nin gönlünü hoşnut ettiler. “Masanın altındaki ortağınızı çıkarın” diyenlere, “Ne münasebet” diyerek cevap verdiler.
Toplantı üstüne toplantı yaptılar, kısır yiyip Cumhur İttifakı’nı çekiştirdiler. AB büyükelçilerine mektup yazıp, ABD elçisiyle sıkı fıkı oldular. Yabancı misyon şefleriyle kaç kere kapalı kapılar ardında görüştüklerini kendileri bile sayamaz hâle geldiler.
Masanın ortaklarından Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilebileceği ifade edildiğinde ölü taklidi yaptılar. “Kürt sorunu” denildiğinde aval aval baktılar. “HDP, terör, PKK, Kandil, özerklik, Kürtçe ana dilde eğitim” denildiğinde kulaklarının üstüne yattılar. Türk kelimesinin anlamını unuttular.
HDP’yi aklamak için olmadık yollara başvurdular. Demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük gibi kavramların arkasına sığındılar. Bu kelimeleri bir kere bile şehit aileleri için kullanmadılar. Onlara adaleti çok gördüler… HDP’ye açılan kapatılma davasına karşı çıktılar. “Meşru parti” dediler. Ama bir kez olsun HDP’li yöneticilere “PKK terör örgütüdür” dedirtemediler.
Adım adım iç içe geçtiler. Bütünleştiler. Birleşe birleşe kötülüğü büyüttüler. Kandil’e cesaret, Türkiye düşmanlarına koz verdiler.
Masanın ortak cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu HDP’nin ayağına gönderdiler. Bugüne kadarki tüm ihanetlerin üzerinden bir kez daha geçtiler. El sıkıştılar, kameralara “alan da memnun satan da…” pozunu verdiler.
Teröristbaşı Öcalan’a tecridin kaldırılması…
Demirtaş’a özgürlük…
Kayyumlara son…
Parti kapatmaya elveda…
Kürtçe ana dilde eğitim…
“Kürt sorunu” vs…
Bu vatanda ihanetin kazandığı görülmemiştir.
Yıllardır birleşe birleşe kaybediyorlar.
Yine kaybedecekler.
Zafer Türk Milliyetçilerinin olacak,2023 Türk Yüzyılı olacaktır.
AKŞENER HANGİ YÜZLE KILIÇDAROĞLUNA OY İSTEYECEK?
Kılıçdaroğlu kâğıt üzerinde 6’lı masanın adayı ve adaylığının açıklanmasının üzerinden bayağı bir zaman da geçti.
Ama gelin görün ki normal şartlarda Bay Kemal’in kazanması için tam gaz çalışması gereken masa üyelerinden tık yok.
Gerçi nasıl olsun ki…
Örneğin Akşener, geçmişte “kazanamaz” dediği adam için bugün hangi yüzle oy istesin? Masaya oturtulan HDP varken hemde.
Keza Karamollaoğlu, verdiği destekler nedeniyle LGBT fahri üyesi seçilmiş birine nasıl oy istesin?
Masanın küsurat partilerine gelince, onların derdi zaten baraj sorunlarını ortadan kaldıracak bir şemsiyeydi, bu şemsiyenin altına girer girmez de kendi canlarının derdine düştüler, cumhurbaşkanı yardımcısı olma hayali bile onları harekete geçirmedi, küsurat oyla hangi ilden vekil çıkarırız hesabı kafalarının içini kemirirken, Bay Kemal nasıl akıllarına gelsin?
Peki CHP?
Sokakta CHP neden yok? HDP ile Fetö firarilerinin yaptığı seçim çalışmalarını ve algı operasyonlarını neden CHP kendisi yapmıyor?
Şimdiden kapı kapı dolaşmaya başlamaları, cansiparane Bay Kemal’e oy istemeleri gerekmiyor muydu?
Genel başkanları cumhurbaşkanı adayı ama adamlar ortada yok, bu durum sizce de tuhaf değil mi?
Biz zannediyorduk ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olup olmamasında sadece İP’in bir hesabı kitabı var.
Meğerse asıl hesap kitap CHP kanadındaymış…
CHP’li bir gazeteci hem de CHP’nin Halk TV’sinde bu durumu “Kemal Bey’in adaylığını organize eden kişi iki ay önce bir ev sohbetinde ‘Kemal Bey’i aday yapıyoruz, muhtemelen Türkiye’yi kurtaramayacağız ama partiyi kurtaracağız’ dedi” cümleleriyle açıkladı.
“Kemal Bey’i aday yapıyoruz, muhtemelen Türkiye’yi kurtaramayacağız ama partiyi kurtaracağız” diyen bir yapıdan anca bu kadar seçim çalışması olur.
CHP yatıyor, İP desen oy isteyecek yüz yok, masanın küsurat partileri kendi canlarının derdine düşmüş durumdalar ama Bay Kemal için gece gündüz demeden çalışanlar var.
Kandil ve Pensilvanya tek ümidi Bay Kemal için elindeki tüm imkânları seferber etmiş durumda…
HDP aday çıkarmayarak kimi destekleyeceğini söylüyor.
PKK elebaşları her gün yeni bir açıklamayla Bay Kemal’e arka çıkıyor, FETÖ firarileri sosyal medya aracılığıyla kampanya yürütüyor.
Bay Kemal uğruna hangi tiplerin seferber olduğu onun aslında kimin adayı olduğu gerçeğini ortaya koymuyor mu?