SESİMİ DUYAN VAR MI?
1999 depreminde kaybolan kızını 21 yıldır arayan Nilgün Karamert, yıllardır yaşadığı çaresizliği ve acıyı anlatan kitap yazdı. Kızı Gözde’yi bulma mücadelesini anlatan kitap ile kızına kavuşmayı umut eden acılı anne, "Bir anne olarak kızımın kalbinin attığını hissediyorum" dedi.
Yaşanan büyük acı 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde 21 yıldır kayıp olarak bulunamayan 6 yaşındaki kızı Gözde Karamert için kitap yazarak bu gün Gölcük Anıtpark'ta kitap tanıtım ve imza töreni düzenledi.
Gölcük Anıtpark'ta düzenlenen Gözde Sesimi Duyan Var mı adlı kitap tanıtım ve imza törenine Gölcük Kaymakamı Cengiz Karabulut, Gölcük belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, CHP Gölcük ilçe başkanı Fikret Gürel, Gölcük Belediye Meclis Üyeleri Saime Yelken, Muharrem Aydın, TEMAD Gölcük Şube Başkanı Bekir Tülü Ve yönetimi, Gölcük Muhtarlar Derneği Başkanı Bilge Saral, Mahalle Muhtarları ve çok sayıda halk katıldı.
212 yıl önce 17 Ağustos 1999 yılında ve 47 saniye süren Marmara depreminde büyük acılar yaşandı. Yaşanan acılarla ölümlerin yanı sıra kayıplarda oldu. Bu kayıplar arasında Gölcük İpekyolu Mahallesinde ikamet eden Nurgül Karamert'in 6 yaşındaki kızı Gözde Karamert kayıp oldu. Kayıp olan kızının her yerde aradığını belirten anne Nurgül Karamert; “yaşanan depremden sonra kızımı aramak için dönemin Gölcük Engelliler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği başkanı Emine Cebeci ile tam 20 yıl aradık. Halen daha ne ölüsünü neden kendisini bulamadık. Bu benim için büyük bir acıdır.
Bu feryadımla kızım gözde için kitap yazdım. Yazdığım bu kitap için bugün burada tanıtım ve imza töreni düzenledim. Bana bu kitap hazırlamamda en büyük destek veren Emine Cebeci ve herkese teşekkür ederim. Ben kayıp olan kızımı aramaya devam ediyorum” şeklinde konuştu. Kitap tanıtım ve imza töreni büyük ilgi gördü.
"Kızım Gözde’yi okulda görmüşler”
Kızı Gözde’nin enkazdan çıkmadığını, bölgede bulunan hastaneye bir teğmen tarafından getirildiğini ve sonrasında kızını kaybettiğini anlatan Nilgün Karamert, "Hiç bir yarası yokmuş. O yıldan beri araştırmalar yaptık, enkazdan da çıkmamıştı. Daha sonra deprem sonrasında okullar açılmıştı. Kızım da ilkokula başlayacaktı. Komşumun kızı, Gözde’yle okulda görüşmüş. Komşumun kızı, Gözde’nin kayıp olduğunu bilmiyormuş. Bu olayı tesadüfen öğrendim. Araştırma yapıldı, hiçbir sonuç alınamadı. Kimse tanımadı ama arkadaşları Gözde’yi tanıdı. Öğretmenleri bile tanımadı" dedi. 1999 yılından itibaren çok mücadele verdiğini kaydeden anne Karamert, "O yıldan beri çalmadığım kapı, yapmadığım, uğraşmadığım bir şey kalmadı. Gerçekten çok mücadele verdim" diye konuştu.
"Yüreğimden gelen şeyleri kitaba döktüm”
Yıllardır hissettiği acıyı yazıya döktüğünü anlatan Karamert, sözlerine şöyle devam etti:
"Duygularımı, yüreğimden gelen şeyleri kitaba döktüm. Bir umudum vardı, umudum kitabın Gözde’ye ulaşmasıydı. Bu kitabın, Gözde ile aramızda köprü oluşturmasını çok istiyorum. Bunca yıl geçti hala Gözde’yi görmeyenler, kayıp olduğunu bilmeyenler var. Kitabın her satırında gözyaşım ve umudum var. Bu kitabı çok hayal kurarak, çok umut ederek yazdım. İnşallah bu hayallerime umutlarıma ve Gözde’me kavuşurum. Maddi yardım istemiyorum, sadece kitabın Türkiye genelinde yayılmasını istiyorum. Ne kadar yayılırsa benim o kadar umudum artacak. Herkesten paylaşmasını istiyorum”
“Vicdanım rahat değil”
Bir yandan Gözde’yi ararken, diğer yandan da 2 çocuğuna da annelik yapmaya çalıştığına dikkat çeken Nilgün Karamert, "Geceleri başımı yastığa koyduğumda vicdanım sızlıyor, benim bir kızım daha var ama yok. Kızımı bulmak zorundayım, hiç rahat değil vicdanım" şeklinde konuştu.
Kayıp mezarlar açıldı, DNA eşleşmesi yapılmadı
Yaşadıklarını anlattığı kitabını 1 sene içerinde yazdığını ama basım aşamasının zor olduğunu anlatan anne Karamert, şu ifadeleri kullandı:
"Gözde’yi ararken her türlü zorluklarla karşılaştım. Kitabımı yazarken tekrar aynı duyguları yaşamak çok zordu. Unuttuğum anlar varmış, maalesef yazarken hatırladım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kayıp mezarları açıldı ancak DNA testinde eşleşme bile yapılmadı. 4 yıl oldu kimsesiz mezarlıkları açıldı, kabuk bağlayan yaramızı kanattılar. Mezarların açılması çok acı vericiydi. Bir anne olarak kızımın kalbinin attığını hissediyorum. Kızım şu an 28 yaşında. Olay sonrasında hafızasını kaybetmiş olabilir. 22 yıldan beri çok mücadele verdim. Kızım ölüsünü ya da dirisini bulana kadar mücadelemi asla bırakmayı düşünmüyorum. Kızımla ilgili sonuç olmadan yaşayamam. Devletten ve insanlardan yardım istiyorum. Nereye gidersem gideyim, Gözde ismini duyduğumda yüreğim kıpır kıpır oluyor. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyorum. Kayıp mezarlar açıldı. Bizden eşleştirme alınması gerekirdi fakat devlet bu bütçeyi karşılamadı. Adli tıp da bütçesiz yapmadı. Mezarlar açılırken böyle bir talepte bulunulmadı. Bu konuda yardım istiyorum. Mezarlar neden açıldı? neden yıllardır duruyor?" şeklinde konuştu.
Fahri Haner