YAPRAK DÖKÜMÜ PSİKOLOJİSİ
Öncelikle kabul ediyorum ki başlık biraz can sıkıcı. Fakat gerek yapılan araştırmalar, gerekse ruh sağlığı uzmanlarının ortak gözlemleri başlığı destekler nitelikte. Sonbahar, yaprakların sararıp dökülmeye başlamasıyla kendini gösterdikçe, kendi içimizde nedenini bolca sorgulayıp çokça anlayamadığımız, rahatsızlık verici ruhsal değişimi de beraberinde getiriyor. İçimizi de dışımız kadar sıcacık eden güneşin, bir var bir yok hali kafalar kadar ruhu da karıştırıyor.
Yazın, güneş ışınlarının varlığı, vücutta, insan psikolojisini pozitif yönde destekleyici hormonların (serotonin,dopamin gibi) salınımını arttırır. Bunun yanında yaz aylarında evrenin uyanışı ve enerjisi, insan canlısı için dinamizmin habercisidir. Daha az uyku, bol hareket, tatil, hafif yiyecekler, uzun günler de bu tabloyu pekiştirir niteliktedir. Oysa güz ile birlikte; yalnızca güneşin geri çekilmesi değil; zorlayıcı hava koşulları, kurumuş yapraklar, uzayan geceler, genellikle bitmiş olan tatiller, öğrencileri olan evler için tekrar başlayan ekstra sorumluluklar gibi etkenler, ruh sağlığı üzerinde üzerinde olumsuz etkiler bırakabilmektedir.
Etkiler Herkeste Aynı Gözlemlenmeyebilir
Bireyin tek ve biricikliği, ruh sağlığının temel kabullerinden belki de ilki denilebilir. Bireylerin; psikolojik, fizyolojik ve sosyal kaynakları farklılık gösterdiğinden, bir durumun herkeste aynı etkiyi yaratmaması olağandır. Fakat sonbaharla başlayıp, -gün geçtikçe azalma gözlense de- yaza kadar etkisini sürdüren mevsime bağlı psikolojik belirtiler, genellikle; duygudurum bozukluğu, anksiyete (kaygı) bozukluğu, beslenme bozukluğu ve uyku bozukluğu yaşayan ya da yaşama eğilimi olan bireylerde kendini daha çok göstermektedir.
Belirtileri Nelerdir?
·Uyku bozuklukları; (Az ya da Çok Uyku Süresi – Uykuda Verimsizlik) :
Genellikle Artan Uyku İsteği ile Kendini Gösterir
·Artan Agresyon (öfke) Düzeyi
·İştah Değişimleri (Genellikle iştah artışı)
Yorgunluk,
·Halsizlik, Eyleme Geçmede Tutukluk
·Dikkat ve Konsantrasyon Güçlükleri
·Kaygı Duygusunu (Herzamankinden Daha Fazla) Tetikleyen Düşüncelerde Artış
·İsteksizlik, İçe Dönme, İlgi Kaybı
·Geleceğe Dair Ümitsizlik
·Mutsuzluk, Umutsuzluk, Yetersizlik
·Üzüntü, Değersizlik ve Suçluluk Duygularında Artış
Ne yapmalı?
·Gün ışığını yakaladığınız yerde, bolca faydalanın.
·Uyku düzeninize dikkat edin. Çok geç yatıp, uykunuzu alamadan sabahları erken kalkmayın. Ya da çok uyuyup, kendinizi ve hayatınızı ertelemeyin.
·Haftada en az 3 gün spor yapın, mümkün olmuyorsa 30 dakika yürüyün.
·Düzenli, doğal ve sağlıklı beslenin. Ana ve ara öğünlerinizi atlamamaya özen gösterin.
·Su tüketiminize dikkat edin ve suyu artırın.
·Karbonhidrat ve Kafein tüketiminden mümkün olduğunca uzak durun.
·Ruhsal olarak kendinizi besleyin: Sizi yaşamda besleyen ne ise en iyi siz biliyorsunuz, unutmayın ve devamlılık için sürekli motivasyon beklemeyin. Bu dönemde önce eylem, sonra istek kuralı geçerlidir.
·Nefes egzersizleri, Meditasyon ve Gevşeme egzersizlerini kullanın (Sizin için en uygun olanı bularak).
·Gün içerisinde kendiniz için ayırdığınız bir zaman dilimi belirleyin. Keyif aldığınız şeyleri yapmaya çalışın (Sizi motive eden fotoğraf ve/veya hatırlatıcılar yardımcı olacaktır).
·Smart hedefler (tarihi, nedeni, nasıl olacağı, sonucu belli olan açık hedefler) belirleyin. Kısa süreli koyulan hedefler daha etkin olacaktır.
·Hobi edinin ya da varolanı sürdürün.
·Sevdiğiniz insanlarla (aile, arkadaş vs.) yapılabilecek programları not edin ve bunlar için zaman ayırın.
·Sosyal ortamlarınızı koruyun ve sürdürü
·Teknolojiyle aranızı biraz açmakta fayda var. Radyasyonun ve sosyal medyanın yıkıcı etkisine müsaade edemeyecek kadar hassas bir dönemdeyiz, hatırlatırım.
·Sevmediğiniz sorumluluklarınızın sevilebilir yönlerine (çoğu zaman üstesinden geldiğinizde elde edeceğiniz sonuç) odaklanın. Bazen gidişten ziyade sonucuna gönüllü olmak kıymetlidir.
Tüm bu öneriler, tek başına tedavi edici olmamakla birlikte, süreci iyi yönetmek adına destekleyici niteliktedir. Şayet tavsiyelere rağmen yakınmalarınız devam ediyorsa; en kısa zamanda bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız, süreçle etkili biçimde başa çıkabilmeniz için en sağlıklı yol olacaktır.
Şimdi tekrar başlığa dönecek olursak; ister dökülen takvim yaprağı olsun, ister sonbahar yaprağı olsun, isterse kapanan defter yaprakları olsun… Aslında her biri yitip giderken, bir yeniye bırakır yerini. Dilerim ki sizin yenileriniz, huzurla gelsin, hoş gelsin.