‘’YAZILIMLARIMIZI YERLİ HALE GETİRDİK’’
Başbakan Yardımcısı Işık, Kocaeli'nin Başiskele ilçesindeki bir otelde düzenlenen 'Türkiye Öğrenci Meclisi Başkanları Kurultayı'na katıldı. Işık, burada 'Yeni Dünya Düzeninde İmam Hatip Gençliğinin Misyonu' konulu konuşma yaptı. Kendisinin de imam hatip mezunu olduğunu belirten Işık, "Ben, imam hatip mezunuyum. Doğrusu imam hatibe giderken, bitirdiğimde imam veya hatip olmak niyetiyle gitmemiştim. Çünkü iyi bir imam olamam. Çünkü sesim iyi değil, cemaat kaçar. Yani Kur'an'a başlayınca cemaat kaçar. Ama imam hatibe gitmemdeki tek sebep, benim de sayısal yönüm iyiydi, güçlüydü. Tek sebep, hem okusun adam olsun hem de bunu yaparken, kendi değerlerini de öğrensin, dinini de öğrensin. Bu, aslında imam hatibin temel misyonudur. AK Parti iktidarına kadar devletin yaptığı imam hatip sayısı çok azdır, yok denecek kadar azdır. İlk defa bizim dönemimizde devlet, kendi bütçesinden imam hatip lisesi yaptırmaya başladı" dedi.
Başbakan Yardımcısı Işık, imam hatip liselerine halkın her zaman sıkı sıkıya sarıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Peki, halkın neden bu kadar talebi var? İmam hatip liselerini halk neden bu kadar önemsiyor? İşte bu aslında bizim halkımızın, gençliğimiz, çocuklarımız hem eğitimden uzak kalmasınlar, hem de eğitim alırken kendi dini değerlerinden, milli değerlerinden kopuk yetişmesinler diye. Temel düşünce bu. İmam hatip lisesi formülü aslında halkın ortaya koyduğu bir formüldür ve o formülün özü de esası da hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine yarın ölecekmiş gibi de ahret işlerine çalışmaktır düsturunun bir gereğidir. Onun için halkımız imam hatip liselerine devletin maalesef çok şaşı baktığı dönemlerde bile sıkı sıkıya sarılmış."
'YAZILIMLARIMIZI YERLİ HALE GETİRDİK'
Kıblenin yönüne bile artık GPS ile bakınılan bir dönemde olunduğunu belirten Başbakan Yardımcısı Işık, şunları söyledi: "Bir başka ülke lazerle uyduları yakan ve imha eden bir teknoloji geliştirdiğini söylüyor. Bunun anlamı şu; konum belirleme yani kıbleyi ölçmek için bile ne yapıyoruz? Hemen açıyoruz telefonu uygulamadan tak diye kıblenin yönünü belirliyoruz. Ticari uçaklar olsun, askeri uçaklar olsun, havada konumlarını uydudan belirliyor. Gözlem uyduları artık hayatta tarımdan ziraate, hayvancılığa kadar hayatın vazgeçilmez bir parçası oldu. Şimdi siz düşünün bir lazer silahı sizin bütün haberleşme sistemini sağlayan uydunuzu yaktığını. Bunları ne için söylüyorum; öyle bir çağın içerisindeyiz ki bu çağa hükmetmenin tek yolu bilgiyi üretmek ve bu bilgiyi değere dönüştürmekten geçiyor. Saddam Hüseyin'i hepiniz biliyorsunuz, bir sürü uçak satın almış, bir sürü silahı var ama 2. Körfez Harekatı başladığında o uçakları satan ülkeler uçakların bilgisayarlarının güvenlik kodlarını verdiler Amerika'ya ve o uçakları uydudan off hale getirdiler, yani çalışamaz duruma getirdiler. Uçaklar zarar görmesin diye üzerini kumla örttüler. Şu anda yazılımı size ait olmayan, güvenlik kodu size ait olmayan hiçbir silah size ait değil. Şimdi böyle bir dünyada hakça bir düzen oluşturmak için işte bu alanda mutlaka var olmamız lazım. Bu çok zor bir şey değil, bunun için en önemli kaynağımız insan kaynağı. Şu anda Allah'a hamdolsun bizim savunma sanayi alanına yaptığımız yatırımlar sayesinde şu anda Türkiye kendi ayakları üzerinde her geçen gün daha sağlam duran ülke haline geliyor. Özellikle savunma sanayindeki kendi yazılımlarımızı hemen hemen tamamını yerli hale getirdik. Kendi silahlarımızı büyük oranda yerli imkanlarla karşılar hale geldik ama daha yapacak çok işimiz var. Daha almamız gereken çok mesafe var, gitmemiz gerek çok mesafe var. Onun için de çalışmak çalışmak çalışmak durumundayız."