BÜTÜN OLAYLAR SİYONİZMİN EMELLERİ İÇİN GERÇEKLEŞİYOR
BÜTÜN OLAYLAR SİYONİZMİN EMELLERİ İÇİN GERÇEKLEŞİYOR
Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanlığı haftalık olağan toplantısını geniş katılım ile gerçekleştirdi.
Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanlığı haftalık olağan toplantısını geniş katılım ile gerçekleştirdi.
Toplantıyı İlçe Başkanı Sami Aytaç açılış konuşması ile başlattı.Toplantıda İlçe Başkanı Sami Aytaç gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.Toplantı bitiminde teşkilat içi eğitim verildi.Eğitime Necmeddin Erbakan Hocamızın dava arkadaşı Rasim Özkök Hoca hatiplik etti.Eğitimde siyonizm,siyonizmin emelleri ,milli görüş nedir ,niçin çalışmamız gerekir gibi konular işlendi.
BÜTÜN MESELE ARZ-I MEV'UD İÇİNDİR
Sürekli ifade ediyoruz, ısrarla altını çiziyoruz: Ortadoğu’daki sancılı coğrafya yapısının temelinde Siyonizm’in, yüzyıllardır süren Arz-ı Mev’ud hesaplarının vücut bulmuş terörizm boyutu vardır. Irak’ın işgalinin de, Suriye’deki iç savaşın da, Mısır topraklarında anti demokratik bir şekilde yönetime el koyan Sisi’nin iktidar hesaplarında da aslında Siyonizm’in bu coğrafya üzerindeki kirli ellerinin masa başında ürettikleri senaryolar bulunmaktadır. Türkiye’nin Osmanlı’nın tarihsel mirasını devşirebilmek ve bu coğrafya üzerinde kirli ittifakları ortadan kaldırmak, Siyonizm’in parmağında oynattığı dünya jandarması Amerika’nın gücünü ve Büyük Ortadoğu Projesi şeklinde özetlediği stratejik hamleyi ortadan kaldırmak için tarihsel maziyi çok doğru okuması gerektiğini de ısrarla vurguluyoruz. Yüzyıllarca Kudüs’e nasıl sahip çıktık? Filistin topraklarına aç kurtlar gibi yerleşmeyi bekleyen Siyonistlerin niyetlerini ve hesaplarını nasıl boşa çıkardık? Tarihi okumak… Tarihi anlamak… Geçmişten alınacak derslerle günümüzü kurgulayabilmek, strateji üretebilmek. Selahaddin-i Eyyubi, Haçlı işgalindeki Kudüs’e nasıl bir kudrete dayanarak alabilmişti? Bu kadim kentin, İslam için önemi asla unutulmaması gereken bu şehrin Haçlıların elinden alınabilmesi nasıl sağlanmıştı? Avrupa’nın Kudüs’ün düşmesinden ve Müslümanların eline geçmesinden sonra defalarca yaptıkları “Haçlı Seferleri”nden eli boş dönmesinin arkasında yatan sır neydi? Daha sonra Osmanlı döneminde Kudüs’ün ve dolayısıyla Mescid-i Aksa’nın bir huzur şehri haline dönüşmesindeki, İslam kenti olarak algı değişikliğinin zirveye ulaşmasındaki zihniyeti nasıl okumalıyız?
Beni en çok düşündüren ise tarihin koridorlarında saklanan hazin gerçeklerdir… Yüzyıllar boyunca Ortadoğu’ya ve Kudüs’e ilişkin niyetlerinden, işgal fikirlerinden asla vazgeçmeyen Haçlı zihniyeti, her zaman hortlamak için hazır kıta beklemiştir… Lise çağlarımızda bizlere Kızıl Sultan olarak takdim edilen, Osmanlı’nın en stratejik deha sahibi Abdülhamit Han’a gelen Thedor Herlz, “Filistin topraklarını, mevcut dış borçlarınızın tamamını üstümüze almak üzere bize satmanızı istiyoruz” talebinde bulunmuştur. Abdülhamit Han ise, “Şehit kanıyla sulanan bir karış toprağı bile size satmam” diyerek onları huzurundan kovmuştur…
BÜYÜK ÜLKE DEĞİL TAŞERON ÜLKE HALİNE GELDİK
Tarihsel olarak bu önemli bir vakıa… Gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz…
Yine tarih kitaplarında var olan bir başka bilgi kırıntısını ise önemine binaen yeniden hatırlatmak isterim. Osmanlı’nın son döneminde artık çöküş sürecinde, işgalci kuvvetler Ortadoğu’yu kendi aralarında üleşirlerken, İngilizler Kudüs’e girdiler…
Aralık 1917 tarihinde Kudüs’e giren İngiliz Orduları Komutanı Orgeneral Edmund Henry Hynman Allenby, Selahaddin-i Eyyubi’nin mezarına ayağıyla vurup; “Kalk Selahaddin biz yine geldik” diyerek içindeki kini ve bu kadim kent üzerindeki arzularının hiçbir zaman ortadan kalkmadığının tarihsel itirafını yapmıştır. Bizim alacağımız ders nedir? Selahaddin-i Eyyubi, sağ olduğu süre içinde Haçlı ordularını bu kadim ve İslam için çok değerli kente yaklaştırmadı… Bugün ise, İslam’ın karşısında açık bir düşman olarak bir başka versiyon kabul etmemiz gereken Siyonistler, Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da devlet terörü uyguluyorlar. Müslümanları yerinden yurdundan ediyorlar… Kin duvarları örüyorlar… İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya pis postallarıyla girip, aziz kitabımız Kur’an-ı Kerim’i yerlere atıyorlar. İnsanları ibadet için Mescid-i Aksa’ya sokmuyorlar. Vuruyorlar, öldürüyorlar, gözaltına alıyorlar… Gazze’de iki ay boyunca ölüm olup, vahşet olup, kan olup gökyüzünden yağıyorlar.
Ne yazık: Selahaddin-i Eyyubi’nin ölüsünden korkanlar, bugün bizim siyaset üretenlerimizin dirisinden bile ürkmüyorlar. “Lider ülkeyiz” diye bağırıyoruz ama kimsenin tınladığı yok.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.