CHP, CUMHURİYET BAYRAMINI KUTLADI
CHP, CUMHURİYET BAYRAMINI KUTLADI
Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyetin Kuruluşunun 93. Yılını Anıt Park’ta alternatif törenle kutladı. Törene CHP lçe Başkanı İsmet İşeri, Kadın Kolları Başkanı Türkan Çimen, CHP yönetimi, Belediye Meclis Üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi Cumhuriyetin Kuruluşunun 93. Yılını Anıt Park’ta alternatif törenle kutladı. Törene CHP lçe Başkanı İsmet İşeri, Kadın Kolları Başkanı Türkan Çimen, CHP yönetimi, Belediye Meclis Üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
CHP 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını Anıt Park’ta alternatif törenle kutladı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından İlçe Başkanı ismet İşeri Basın açıklaması yaptı.
CHP İlçe Başkanı ismet İşeri “Cennet yurdumuzun güzel insanlarının Aydınlanma Devrimi’nin 92. yıl dönümünde, tüm halkımızın Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz. Cumhuriyet devrimi; çağdaş uygarlık düzeyini, yurtta ve dünyada barışla hedefleyen, dünyaya örnek bir uygarlık projesidir. Atatürk Cumhuriyeti’nin sömürgeciliğe karşı duran tam bağımsızlıktan yana tavrı dünyanın tüm mazlum uluslarına yol gösterici olmuştur. Cumhuriyetin ilanıyla; Cumhuriyetin ilanı ile yeni Türk devletinin adı konulmuş ve yönetim biçimi belirlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı görevi ortaya çıkmış ve TBMM tarafından ilk Cumhurbaşkanı olarak TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal seçilmiştir. Böylece devlet başkanlığı sorunu çözümlenmiştir. İlk Başbakan İsmet (İnönü) Paşa olmuştur. Meclis hükümeti sistemi yerine kabine hükümeti sistemi getirilerek hükümet kurma işleri kolaylaşmış böylece meclisin yürütme işlevi hızlandırılmıştır. Artık TBMM Hükümeti yerine, Cumhuriyet hükümetleri kurulmaya başlanmıştır. “Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması” ilkesi hayata geçirilmiştir.Mustafa Kemal Paşa “En büyük eseri olarak” Cumhuriyeti göstermiştir.
Hiç akıldan çıkarılmamalıdır ki; Mustafa Kemal Atatürk, batı emperyalizmine karşı kazandığımız Kurtuluş Savaşı sonunda Türk milletinin yoksulluk ve perişanlık içinde olduğu bir dönemde, milletimizi muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak için büyük bir gayret sarf ederek, cumhuriyeti ilan etmiştir. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın başarılmasında da en büyük payın, birlik, beraberlik ve barış içinde dil, din, ırk, renk ayrımı gözetmeksizin yaşama arzusu olduğunu biliyoruz. Türk milletinin her şeyin en iyisine layık olduğunu ve cehalet ile hiçbir yere varılamayacağını her fırsatta dile getirerek, Türk milletinin geleceğini adım adım inşa eden Mustafa Kemal Atatürk’ün başlıca hedeflerinden birisi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmaktı. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza kadar, Atatürk’ün gösterdiği hedefe doğru tüm vatandaşlarımızın barış içinde birlikte yaşadığı sevgi ve kardeşlik devleti olmaya devam edecektir.
Cumhuriyet, etnik kimliği ne olursa olsun tüm yurttaşlarını, Türk ulusu kimliğinde birleştirmiştir. Ülkemiz, Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ortak yurdudur. Cumhuriyetimizin 92. yılında dahi hala cumhuriyet değerlerimizin her geçen gün yok edilmeye çalışıldığını, ülkemiz bölünmezliğine ve ulusal sınırlarımıza yönelik emperyalist tehditlerin her geçen gün daha da azgınlaştığını görüyoruz. Gerek Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği ile gerekse Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi ile ülkemizin bölünmesine yönelik çabaları Cumhuriyet Halk Partisi var olduğu sürece sonuçsuz kalacaktır. Tüm Cumhuriyet sevdalılarının Mustafa Kemal Atatürk’e verilmiş sözleri vardır: Vatanımıza ve milletimize kasteden hain elleri kırmak bizim boynumuzun borcudur. Çünkü Ata’mıza söz verdik, sözümüzden asla dönmeyeceğiz. Biz var olduğumuz sürece bu ülke bölünüp parçalanamaz.
Ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmanın yolu, Cumhuriyet Devrimlerini koruyup yaşatmakla mümkündür. Son yıllarda bazı karanlık güçler; Türkiye Cumhuriyeti’nin değer ve kazanımlarıyla, ulusal bütünlüğümüzü kökten yok etme çabasına girmişlerdir. Cumhuriyet devrimlerinin demokratik özüne ve ulusal bütünlükçü yanını küçümseyenler gerçek yüzlerini hukuk tanımaz tavırlarıyla tüm dünyaya göstermişlerdir.
2010 yılında dönemin başbakanının açıkladığı demokrasi paketinin Güneydoğu sorunu ile ilgili Kürt açılımının bugün gelindiği noktayı hepimiz ibretle izlemekteyiz. 2011 Genel Seçimleri sonrası yine dönemin başbakanın balkon konuşmasında söylemiş olduğu demokrasi, hukuk, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlükleri alanında hiçbir ilerleme kaydedilmediği gibi daha da geriye giderek dünya sıralamasında oldukça gerilere düştüğümüzü üzüntüyle belirtmek isteriz. Şöyle ki Economist Dergisinin 167 ülkeyi kapsayan dünya demokrasi endeksi araştırmasına göre, tam ve kusurlu demokrasiler arasında yer bulamayan Türkiye daha alt sıradaki Hibrit (melez) rejimler gurubuna dahil edildi. Economist’in iki yılda bir yaptığı dünya demokrasi endeksi araştırmasını üçüncüsün de Türkiye 2 yıl öncesine oranla iki basamak geriye düşerek 89. Sırayı Nikaragua’yla birlikte paylaştı. Türkiye. Tanzanya ve Uganda gibi ülkelerle aynı kategoride yer aldı.
Sınırlarımızın yol geçen hanına dönmesi terör örgütlerinin ülkemizde cirit atması etimizden tırnağımızdan ödediğimiz vergilerle inşa ettiğimiz kamu mallarının ateşe verilmesi, terör örgütlerine sınırlarımızdan koridor açılması Güneydoğu’da askerlerimizin, emniyet görevlilerimizin şehrin göbeğinde katledilmeleri teröristlerle mücadele yerine müzakere edilerek İmralı ve Kandil’den terörist başlarından talimat alınması ülkemizi sonu belirsiz bir sürece sokmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk 31 Temmuz 1920’de Afyonkarahisar Kolordu Karargahı’nı teftişi sırasında subaylara hitaben konuşmasında; “Kuvvet ordudur. Ordunun hayat kaynağı ve mutluluğu istiklali takdir eden milletin kuvvetin gerekliliğine olan inancıdır. Kuvveti olmayan, bundan dolayı mücadele edemeyen bir millet mahkum ve esir vaziyettedir. Böyle bir milletin istikbali zorla elinden alınır. Dünyada hayat için insanca yaşamak için istiklal lazımdır. İstiklal sahibi olmak için kuvvet sahibi olmak ve bunun mevcudiyetini ispat etmek gerekir.”
Bugün 93.yıl dönümünü kutladığımız Cumhuriyetimizin tüm kurum ve kurallarıyla birinci sınıf demokrasinin, barış, huzur ve güven ortamının tam olarak tesis edilmiş olması gerekirken, bugün ülkemizde her gün şehit haberlerinin geldiği, acıların yüreğimizi dağladığı henüz hayatlarının baharlarında toprağa verdiğimiz bu gençler geride kalan ailelerine ve tüm ulusumuza büyük acılar vermektedir. Adeta her gün ülkemizde bir matem havası yaşanmaktadır. Insanlar gülemez hale geldiler. 07 Haziran’dan sonra ne oldu da ülke kan gölüne döndü? Halkımızın bunu iyi etüt etmesi gerekir. Sadece terör mü? Demokrasi, insan hakları, özgürlükler, bilhassa basın özgürlükleri, makul şüphe adı altında rastgele tutuklamalar demokratik bir ülkede insanları korkulu yaşar hale getirmiştir.
Görünen o ki ülkemizin bir kez daha Ulusal Kurtuluş Mücadelesine ihtiyacı vardır. Biz Atatürk Devrimlerine sarılan ve cumhuriyetimizin kazanımlarını yaşatanlara düşen en büyük görev, ülke yönetimini Mustafa Kemal Atatük’ün gerçek mirasçıları olarak devralmaktır. Bunun yolu da; önce Gölcük ve Kocaeli’de daha sonra da tüm Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisini iktidara taşımaktır. Gölcük’ü ışıklandırmadan Türkiye’yi aydınlığa çıkaramayız.
Herkesin özgürce düşüncesini ifade edebileceği demokratik, laik, hukukun üstünlüğüne dayalı, sözde değil özde, ileri bir demokrasi beklentisi ile bu büyük aydınlanma devriminin 92.yılında; Atatürk ilke ve devrimlerinden yana, cumhuriyetimizin kazanımlarını koruyup yaşatan güzel insanlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutluyor, ülkemiz için hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.