ÇOCUKLARIN BAYRAM COŞKUSU KANA BULANMASIN
ÇOCUKLARIN BAYRAM COŞKUSU KANA BULANMASIN
Ne güzel bayram gelmiş, heyecanlı bir hazırlık içindeyiz, Betül Hocam nereden çıktı şimdi bu can sıkıcı başlık diyoruz belki de. Şöyle anlatayım:
Ne güzel bayram gelmiş, heyecanlı bir hazırlık içindeyiz, Betül Hocam nereden çıktı şimdi bu can sıkıcı başlık diyoruz belki de. Şöyle anlatayım:
Yaşım ya 6 ya 7. Henüz somut kavramları (elle tutulup, gözle görülebilen) alabiliyor aklım o zamanlar. Yani inanç, sevap, günah, ölüm, yarar, zarar vs. gibi soyut kavramlar yok. Elim ne tutar, gözüm ne görürse onu anlayabildiğim yaşlar.
“Çocuklar için 0-9 Yaş arası soyut düşünce gelişmemiş olduğundan; değerleri anlamakta oldukça zorlanırlar. Ancak görselleştirerek anlamalarına yardımcı olunabilir ki bunun önerilerini de birazdan paylaşacağım.”
Hikayeye dönecek olursak; gizlice tanık olduğum ilk Kurban Bayramı. Çocukluk işte. Kanımızdan merak akıyor bolca. Duramadım yerimde. Onca tedbire rağmen yetişkinlerin koşuşturması arasından sezdirmeden sıyrılıp, kurban kesimini görebileceğim bir yere sessizce yerleştiğimi hatırlıyorum.
Biz çocuklar, severiz hayvanları. Hele etini, sütünü yememiz, içmemiz için ballandıra ballandıra anlatılan familyadan geliyorsa, zamanında bizi beslemişliği varsa yani, gönül borcu sayarız bunu. Resimlerini çizer, seslerini çıkarırız. Görünmez oyun arkadaşlarımızdır onlar bizim. Hayvanları sevmek iyi bir şeydir. Zarar vermek ise kötü. Bildiğimiz budur. Şimdi o hayvanlardan birini görüyorum. Yanında kaç kişi var kaç kişi tutuyor tam seçemesem çekiştiriliyor hazırlanan alana doğru, zorla*. En sevdiğimiz oyun ve hayal arkadaşlarımızdan bir canlı diyorum, hayvanlar aleminden(!).
Sonrası…
-
Gözleri bağlı. Neden bağlamışlar ki? Görürse ne olur? Böyle daha çok korkmaz mı? Karanlıkta beni bir sürü kişi bir yere zorla sürüklese…Bu çok korkunç.
(Kalbim ağzımda atıyor, bedenim titriyor ve gözlerim çoktan doldu)
-
Şimdi ne yapıyorlar? Neden bağlıyorlar ayaklarını? Ama onlar bizim arkadaşımızdı. Belli ki kesilmek istemiyor (o zamana kadar muhtemelen hayvanların kendileri farketmeden kesildiklerine inanıyordum ya da belki böyle düşünmek daha iyi geliyordu, bilmiyorum). Hayvancağız çırpınıyor. Çok çaresiz. Hani canlılara zarar vermek günahtı? Günah ne demekti işte AN-LA-MI-YO-RUM! Zorla tutup gitmesine izin vermeyen insanlar benim sevdiğim insanlardı. Onlar iyi insanlar değil miymiş yani? Gözü, ayağı bağlı, çaresiz hayvanı bırakmıyorlar. Canım çok yanıyor. Hayvan mı kesiliyor ben mi ayırdedemiyorum.
(Ağlamalarımın şiddeti artıyor. Titremelerimin de. O an hayvan arkadaşımın da ağlama sesleri geliyor. İşte bakın, benimle sadece o ağlıyor. Yüzümü kapatıp hıçkırıklara boğulduğumu, oradaki herkesten o an nefret ettiğimi, yerde delice akan kanı ve dayanamayıp içeri kaçışımı hatırlıyorum. Uzunca süre kimsenin beni yatıştıramayışını da..)
Şimdi düşünelim. Bu çocuğun daha sonra kurban bayramını ne kadar coşkulu karşılayabileceğini? Sevdiği insanlara ne kadar güvenebileceğini? İyi- kötü kavramlarını, sevap- günah kavramlarını ne kadar sağlıklı işleyebileceğini. Çaresizlik duygusuyla karşılaştığında, baş etmeyi, çözüm üretmeyi denemek yerine neden boyun eğişi tercih ettiğini…
Neyse ki ailem konusunda şanslı olanlardandım. Yaptıkları hatayı doğru yolla telafi etme yoluna gitmişler o dönemde. Yaşanan bu travma üzerine yürütülen psikoterapilerle bu sorunu aşabildim. Kaybolmadım, kaybolabilirdim. Kişiliğimden tutun da, tüm değer yargılarım yerle bir olmanın eşiğindeydi. Çünkü hepsini temellendirmeye başladığım dönemlerdi. Neyse ki sevdiklerimle tekrar sağlıklı ilişkiler kurabildim, değerlerimle de. Korkmayın et de yiyebiliyorum, bayram da kutlayabiliyorum. Fakat hiç kolay olmadı. Belki bugün için tek kazancı; kendi yürüttüğüm benzer temalı seanslarda çocuklarla kurduğum güçlü ilişki ve atlatabileceğimize dair inancımı inşa etmiş olması. Krizin fırsat kısmı.
Kabul. Yaşanan travmalar doğru tedavi teknikleriyle aşılabilir. Fakat tercihimiz hiç yaşanmamış olması. Hele ki bu denli hassas dönemlerde.
Bu nedenle özellikle 0-9 yaş aralığındaki çocuklu ailelere, çocuklarını kurban kesimi aşamasından kesinlikle sakınmaları gerektiğini hatırlatırım. Unutmayın, kesim işlemi için tarafınızdan yapılan hiçbir açıklama, onların anlayabileceği kavramları karşılamamakta. Bu yaş aralığındaki çocuklara bayram kavramını sağlıklı aktarabilmek için ipucu cümleleri:
“İnsanlar bayramlar sayesinde yardımlaşma duygusunu geliştirir. Sevdiklerini ziyaret ederek güzel vakitler geçirir. Birbirleriyle paylaşım içinde olurlar. Bu bazen para olur, bazen keyifli sohbetler, bazen şeker, bazen de yemek. Et de paylaşabileceğimiz besinlerden. İnsan sağlığı ve çocukların büyümesi için çok faydalı bir besin. Ama bazı aileler çocuklarına et yediremiyor. Oysa tüm çocukların sağlıklı gelişmesi için bu besine ihtiyacı var. Bu bayram sayesinde onlara et yardımında bulunup birlikte sağlıklı beslenmiş oluyoruz. Yardıma ihtiyacı olan insanlar yalnız olmadıklarını hissederek mutlu olurlar. Yılda bir kez bu yardımlaşmayı kutluyoruz. Adına da Kurban Bayramı diyoruz fakat sen istersen Et Bayramı da diyebilirsin tıpkı Şeker Bayramı gibi. Hep birlikte mutlu olmak ne güzel değil mi?”
Yine de kesim işlemine daha önce maruz kalmış ya da duyarak öğrenmiş çocuklarımıza, kaygılarıyla baş edebilmeleri adına:
“Bunun kasapların işi olduğu için onların da bunu çok fazla bilmediğini ama kasapların hayvanları çok iyi tanıdığı için onların canlarını yakmadıklarını söyleyebiliriz. Ayrıca, balık tutma örneğini kullanarak, kurbanın yıkıcı etkisini yumuşatabilirsiniz. Böylece sadece kurbanlık hayvanı değil farklı hayvanların da benzer amaçlar için kullanılabileceğini anlatmış olursunuz.”
Temennim,
Güzel değerlerimizi çocuklarımıza aktarırken, yıkımlara yol açmamak,
Onların o yürekten coşkularını kana bulamamak.
Hepimiz için ağız tadıyla geçecek bir bayram diliyorum,
Sevgiyle.
Uzm. Psikolog
Betül Çelik Süzen
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.