FUTBOL VE GÖLCÜK’TE SPOR
FUTBOL VE GÖLCÜK’TE SPOR
Bugün büyük bir endüstri haline gelen futbolun anavatanının İngiltere olduğunu herkes bilir; ama bu oyun ilk nerede türedi sorusunun cevabı pek bilinmez. M.Ö üçüncü yüz yılda Çinli askerleri eğitmek, onlara bugünkü tabirle kondisyon kazandırmak için ayak oyunu adıyla oynan oyunun futbola benzediği söylenir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde top ya da ayak oyunu benzeri oyunlar oynanmış, yarışlar yapılmış olması ta ezelden insanların ilgisini çekmiş. Bu oyunlar üzerinde istikbal gören ve üzerinde çalışıp bir format kazandıranların İngilizler olduğunu görüyoruz.
Bugünkü futbolun modern kuralları, kaideleri llk defa 1848 yılında Cambridge Üniversitesi’nde Cambridge kuralları olarak oluşturulmuş ve tarihe geçen ilk futbol kuralları olmuştur. Daha sonra Sheffield kentinde iki arkadaş bu kentin adını taşıyan takımı kurmuşlar ve kendi koydukları kurallarla kendi aralarında maçlar yapmışlar.
İlk futbol takımını (SHEFFİLD) İngilizler kurmuş, 1860 yılında İkinci kurulan “HALLAND” takımı ile ilk futbol müsabakası İngiltere de yapılmış ve 0-0 bitmiş. O takımların bugün ismi bile anılmıyor olsa da; alt kümelerde oynayan SHEFFİLD’in kapısında dünyanın ilk futbol takımı yazmaktadır. O yılların spor meraklıları, dünya futbolunun bugün geldiği noktayı asla tahmin edemezlerdi diye düşünüyorum.
21. Yüzyılın futbol dünyasında telaffuz edildiğinde inanması güç büyüklükte paralardan söz ediliyor. Milyonlarca insan maç heyecanı ile yaşamlarında adeta zamanı durdurup devasa büyüklükte yapılmış modern statlarda, rengarenk giysilerle yerlerini alıyorlar. Meraklıları televizyonlarının başında heyecanla ekrana kilitleniyorlar. Milyonlarca insan bahis, iddia, Toto oynuyor. Reklamı, promosyonu, sponsoru, yayıncı kuruluşları ile daha bir çok aktörün rol aldığı devasa bir organizasyon söz ediyoruz.
Futbol artık ülkelerin tanıtım aracı oluyor. Kentlerin markası oluyor ve reklamını oluşturuyor. FUTBOL birçok ülkede gündemi değiştirmekle siyasetin de işime çok yarıyor. Devletler arası diyalogun bahanesi olabiliyor.
Futbol artık vazgeçilmezleri oynuyor.
Böylesi popüler bir oyuna devletleri yönetenler de çok önem veriyor. Devlet ve hükümet başkanları tribünlerde yerini alıyor, futbol olarak spor başlığıyla hükümet programlarına giriyor. Özel sektör futbol üzerinden hem yatırım, hem de reklamlarını yapıyor. Özetle, herkes daha çok katma değer elde etmenin yollarını Kazan Kazan mantığıyla arıyor.
Son yapılan yerel seçimlerde, başkan adayları arasında, kentlerinin futbol takımlarına ilgi göstereceğini vaat ederek bir ilke imza atanlar oldu. Anadolu da bir şehrin Belediye Başkan adayının seçim beyannamesinde “Futbolcu Fabrikası Kuracağım” ifadesini gördüm. Yani futbol için bütün koşullar ona uygun hale getirilmeye çalışıyor.
Bu açıdan bakıldığında hepimizin takımı, göz bebeğimiz olan Gölcükspor için kurulduğundan bu yana kenti yönetenlerin bir çoğu elinden geldiğince destek vermiştir, gönül vermiştir, para vermiştir. Dünden bugüne bakıp bir değerlendirme yaparsak; kentte ve taraftarda önceki heyecanlarda, aidiyet de yok. Öncelikle bu eksikliği onarmak gerekir. Sporu yönetenler bildiği ve anladığı ölçüde elinden geleni yapıyor. Ancak dün yirmi bin olan şehir nüfusu, bugün yüz seksen bine doğru tırmanıyor. Bunun zorluğu ve kolaylığı var demektir. Dün az sayıda kişiden parasal destek sağlanırken, bugün çok sayıda kişiden para alınabilir. Dün az sayıda kişiyi kolay heyecanlandırabiliyorduk, bugün daha kalabalık kitlelere Gölcükspor sevgisini ulaştırmak gerekiyor. Ama adam ne demiş; aşk bu, emek ister. Başarmak ta emek ister. Bu gayret sadece yöneticilerden beklenemez. Gölcükspor hepimizindir.
Biz eskiden; bırakın içerdeki maçları, dışarıdaki maçlarımıza bile gider, takımımızı çılgınca desteklerdik. Subay, Astsubay, tersane işçileri , esnafımız, gençlerimiz yani tüm hemşerilerimiz inanılmaz şekilde heyecanlı bir Gölcükspor taraftarıydı.
En son gittiğim ve sezonun ilk maçında Altındağspor karşısında 1-0 lık yenilgiyle ayrıldık. Deplasmana gelen takımın taraftarı bir an bile durmaksızın takımlarını desteklerken, bizim taraftar da tık yok.
Şimdi diyorum ki: Gölcüğü sevmek öyle kuru kuruya sevmekle olmaz. Bu şehre ait her şeyi, herkesi karşılıksız sevmekle başlar Gölcük sevgisi.
Gölcük’ü bugüne kadar yönetenlere; Kaymakam, Belediye Başkanı ve kamu görevlilerine, Gölcükspora emek vermiş Klüp başkanlarına ayırmaksızın teşekkür ediyorum. Daima yüreğini ortaya koymuş Adem ELLİBEŞ gibi efsanelere, adını yazamadığım emektarlara, herkese gönülden teşekkür ediyorum.
Gölcükspor başkanı sevgili kardeşim Hüseyin ÇARDAK eski bir futbolcu. İşi bilen bir arkadaşımız. Kentte Gölcükspor sevgisi oluşturmalarını hedeflerine koymalarını öneriyorum. Bunun için Gölcükspor bayrağını herkesin otomobiline, evine, iş yerine asması, şehrin uygun yerlerine afişler asılması önemli bir adım olacaktır.
Halkımızın maçlara gelmesini, coşkuyla desteklemelerini ve birlik beraberlik içinde olmalarının kente önemli katkılarının olacağına inanıyorum. Kongre süreci dışında yöneticilik yarışı davranışları olmamalıdır. Gölcükspor çatısı altında hizip, yıpratma, hesabilik düşüncesi asla kabul edilemez..
Doğum yerim Nevşehir; ama yıldır burada yaşıyorum. Nevşehrispor- Gölcükspor maçında her zamankinden daha içten bir Gölcüksporlu olacağımı beyan ediyorum.
Son deplasman galibiyeti için Hüseyin Çardak ve ekibine, teknik heyete ve futbolcularımızı tebrik ediyor başarılar diliyorum.
Gölcük ayrıca güreş potansiyeli çok büyük bir şehir. Rüstem ÇAVDAR kardeşimin emekleri inkar edilemez. Güreşçi kardeşlerimizin şehrimizin tanınmasına önemli katkıları olacağı çok açık gözüküyor. Bu şehir Futbol için ayırdığı paranın 1/10 i kadar dilimini güreşe için para ayırmış olsa; hem yağlı güreşte, hem de Avrupa , Dünya ve Olimpiyat müsabakalarında madalya getiren güreşçilere sahip oluruz. Rüstem Çavdar’ı tanısaydınız bu iddiama siz de aynı şekilde katılırdınız.
Bütün sporcularımızın başarıları daim olsun inşallah.
Sevgiyle kalın.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.