"CEZAEVLERİMİZ SON SAVUNMA HATTIMIZDIR "
"CEZAEVLERİMİZ SON SAVUNMA HATTIMIZDIR "
Değirmendere Çınarlık Meydanında her cumartesi günü düzenlenen Sessiz Çığlık eyleminde bu hafta Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Hava Hakim Tuğgeneral Mustafa İlhanın yazdığı mektubu okundu.
Değirmendere Çınarlık Meydanında her cumartesi günü düzenlenen Sessiz Çığlık eyleminde bu hafta Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Hava Hakim Tuğgeneral Mustafa İlhanın yazdığı mektubu okundu.
Ergenekon,Poyrazköy ve Balyoz Davası’nda 16-20 yıl hapis cezalarına çarpılan general,amiral ve yüksek rütbeli askerlerin yakınlarının oluşturduğu “Vardiya Bizde Platformu” üyeleri yine Değirmendere Çınarlık Meydanı’nda bir araya geldi.Bu haftaki “Sessiz Çığlık” eyleminde tutuklu asker yakınları gözyaşı döktü.CHP İlçe Kadın Kolları’nın yanı sıra eczacı Turan Dumlu da eyleme katılanlar arasında yer aldı. Eyleme katılan gazeteci Nurettin Şenemre,” Biz “Vardiya Bizde Platformu” olarak cezaevlerinde tututklu olan askerlerin bir arada bulunarak Sessiz Çığlık eylemini sesli hale getirene kadar burada olacağız.”dedi.
“BU SÜREÇTE MASUM VE DÜRÜST İNSANLAR HEDEF ALINMIŞTIR”
Hava Hakim Tuğgeneral Mustafa İlhan’ın Silivri’den yazdığı mektubu tutuklu Deniz Kurmay Albay Önder Çelebi’nin eşi Gonca Çelebi okudu.Mektupta,”Öncelikle bu haksızlıklara karşı yürüttüğünüz mücadelenin bizlere büyük bir moral ve güç verdiğinizi bilmenizi istedim.Sizlere müteşekkiriz.Son 10 yıldır sevdiklerimizle birlikte yaşamaya mahkum edildiğimiz her türlü maddi ve manevi işkence,inanılması zor adaletsizlikler,iftiralar,sahtekarlıklar,yalanlar ve düşmanca saldırılarla dolu haince planlanmış bir operasyonun meşum neticesidir.Bu süreçte dürüst ve masum insanlar,hem aile hem ve dost çevreleri hem de iş çevreleri hedef alınarak yürütülen karalama faaliyetleri vasıtasıyla küçük düşürülmeye çalışılmışlardır.Saldırıya uğrayan gerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerekse devletin ilgili kurumlarının kendilerine yeterli ve etkin desteği vermemeleri neticesinde mücadelelerinde yalnız başına kalmışlar ve böylece uğursuz ve ahlaksız kampanya maalesef başarıya ulaşmıştır.Saldırıya henüz maruz kalan personelin bir kısmı çareyi istifa etmekte bulmuştur.Maalesef bu saldırılar sonucu kurtuluşu hayatlarına son vermede bulan silah arkadaşlarımız da olmuştur.Kendilerine Allah’tan rahmet diler,yakınlarına ve sevenlerine sabır temenni ederim.”ifadeler yer aldı.
“ARKADAŞLARIMIZIN KANLARINI BU KOMPLOLARI PLANLAYAN VE İCRA EDENLER AKITMIŞLARDIR”
Deniz Kurmay Albay Önder Çelebi’nin eşi Gonca Çelebi’nin okuduğu mektup,”Hepimizi kadere boğan bu elim olaylarda arkadaşlarımızın kanlarını bu komploları planlayan ve icra edenler akıtmışlardır.Ancak unutulmaması gerekir ki bu sinsi ve kalleşçe saldırılara karşı türlü bahanelerin arkasına saklanıp iki yüzlü sessizliklerini koruyan yetkili ve etkili herkesin eli de aynı masum kanına bulaşmıştır.Sonuç itibarıyla, bu süreçte her türlü baskıya karşı direnç gösterip Silahlı Kuvvetler’e hizmet etmeye devam etmeye karar veren bir kısmımız da, artık emniyet ve yargıya sızmış oldukları basında açıkça ifade edilen bir takım kişiler tarafından icat edilen düzmece deliller ve sonuçları önceden belirlenmiş yargılamalar vasıtasıyla özgürlüklerinden mahrum edilmişlerdir.
Son gelişmeler neticesinde ortaya çıkan resim şudur:Cumhuriyet tarihimide ilk kez,milletin iradesinin somutlaşmış bir ifadesi olan devlet,yine millet tarafından kendisine devredilen gücü kullanarak kendi askerlerine karşı komplo düzenlemiştir.Bu uğursuz operasyonun çapı,kimler tarafından planlandığı ve nasıl icra edildiği henüz resmi olarak belgelenmemiştir..Ancak sonuçları itibarıyla açıkça devletin gücü ve imkanlarının yani devletin kullanıldığı,baştan beri ilgili olanların yakından bildiği ama artık ilgili ilgisiz herkesin de basında çıkmakta olan haberler vasıtasıyla öğrenmiş olduğu bir gerçek olarak ortadadır.Gelinen noktada,millet adına karar veren yargının sahtelikleri uzmanlar tarafından belgelenmiş dijital delillere dayanarak ve usul ihlalleriyle dolu davalara vermiş olduğu mahkumiyet kararlarıyla bu komplo maalesef kurumsallaştırılmış,fiilen yoz bir içtihat oluşturulmuştur.Bu kararlarda benzersiz ironi millet adına karar veren yargının millete karşı yapılmış bir komployu meşrulaştırmış olmasıdır.Bu yoz içtihatla “devleti kontrol edenin,gerekli gördüğünde,kendi vatandaşlarına karşı komplo kurmasının ahlaken doğru,siyaseten meşru hukuken yasal olduğunun kabul edildiği” bir tezin yönetim geleneği haline gelebileceğini belirtmek sanırım temelsiz bir düşünce olmaz.Keza,böylesine sakat,böylesine yoz bir uygulamanın toplumsal barış ve refahımızı ne şekilde tehdit edebileceği de gün gibi ortadadır.Diğer taraftan yaşanan tüm bu adaletsizliklerin ve felaketlerin aynı zamanda bir tür teşhis aracı olduğunu düşünüyorum.Bu komplo süreci basının,emniyet teşkilatının,yargının,siyasetin,aydınların,Silahlı Kuvvetlerin detaylı bir röntgenini çekmiş ve sorunları göz önüne çıkartmıştır.Umarım bu röntgen hem halkımız hem de devleti yönetenler tarafından dürüstçe okunur ve bundan da doğru sonuçlar çıkartılır.Bu suretle,ciddi şekilde yozlaşarak durumu hızla kötüleşen demokrasimize de belki bir çare üretebilir.Diğer taraftan, yapılan tüm bu adaletsizliklerin ve yozlaşmanın farkında olan,bu yanlışlıkları etkili olabildikleri her platformda sözleriyle ve faaliyetleriyle dile getiren,her kesimden;samimi inançlı,aklı hür,vicdanı hür,dürüst ve onurlu insanların bu toplumun çoğunluğunu oluşturduğundan da eminim.Soyu,inancı ve yaşamıyla ilgili tercihleri ne olursa olsun bu yurtseverlerin varlığı geleceğimiz için ümittir.Onların bu adaletsizliklere karşı duyarlılıkları ve demokratik haklarını kullanma konusunda gösterecekleri cesaret ve sağduyu özgürlüğümüzün,uygarlığımızın ve refahımızın teminatı olacaktır.Şahsen,hepsine en derin şükranlarımı sunarım.”ifadeleri ile devam etti.
“TÜM SİLAH ARKADAŞLARIMIZIN GÖREV YAPMAKTA OLDUĞU HAPİSHANELER CUMHURİYET DEĞERLERİNİN VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN SON SAVUNMA HATTIDIR”
Mektupta son olarak,”Değerli arkadaşlarım,bu komplolara ve adaletsizliklere direkt maruz kalarak özgürlükleri haksız yere gasp edilen bizlerin çekmekte olduğu maddi ve manevi işkencelerin bu millet için uyarıcı bir işaret olması,tek ve en büyük temennimdir.Yaşamakta olduğumuz acılar,milletimizi gün be gün kuşatan bu ölümcül yozlaşmanın, bu adaletsizliklerin fark edilmesine vesile olacak ve bu halkı hak ettiği standartlarda bir demokrasiye kavuşturacak fırsatı yaratacaksa artık sıkıntı olarak tanımlanmayacak,bir vatandaşlık görevi olarak kabul edilecektir.
Dostlar,bu mektubu sizlere Silivri siperlerinden yazıyorum.Silivri,Hasdal,Hadımköy,Maltepe,Mamak ve haksız yere zindanlara mahkum edilen tüm silah arkadaşlarımızın görev yapmakta olduğu tüm hapishaneler Cumhuriyet değerlerinin ve özgürlüğümüzün son savunma hattıdır.Buradan,hepsine selam ediyor,sizleri de sevgi,saygı ve hasretle kucaklıyorum.”ifadeleri yer aldı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.