LASTİK İŞ

“İKTİDARIN TEMEL SİSTEMİ SATMAK !“

Asayiş 24.12.2014 - 20:26, Güncelleme: 31.05.2021 - 18:15
 

“İKTİDARIN TEMEL SİSTEMİ SATMAK !“

Saadet Partisi İlçe Başkanı Sami Aytaç yaptığı açıklamada ülkenin ekonomik sıkıtı içinde olduğunu ve iktidarın uyguladığı temel sistemin satmak olduğunu söyledi.

Saadet Partisi İlçe Başkanı Sami Aytaç yazılı basın açıklaması yaptı. Yaptığı açıklamada iktidarı eleştiren Aytaç emperyalizm güçlerinin dünyaya hakim ideolojisinde olduğunu ve iktidarında buna göz yumduğunu söyledi. Aytaç " Irkçı Emperyalizm; inkârcı Yahudilerin dünyaya hâkim olma ideolojisidir. Bu ideolojinin dayandığı şey, üstün ırk inanışıdır. Bunlar, Yahudi ırkından olmayan insanları, kendileri için yaratılmış köleler olarak görürler. Onlarla birlikte barış içerisinde yaşamak istemezler. Onları daima ezmek ve sömürmek isterler. İlahi takdirin bir neticesi olarak bu inanışın mensupları günümüz dünya düzenine hâkim durumdalar. Kurdukları hile rejimi ve köle düzeniyle bütün insanlığı açlığa, sefalete, manevi yozlaşmaya mahkûm etmişlerdir. Bozguncu olduklarından dolayı, Yahudi ırkından olmayanları da kendileri için düşman saymışlardır. Müslümanlara olan düşmanlıkları ise daha da şiddetlidir. Üzülerek ifade edelim ki bu düşmanlığın tedavisi de yoktur" dedi.    İNSANLARI İSLAM'DAN UZAKLAŞTIRIYORLAR İnsanların İslam dininden uzaklaştırıldığını söyleyen Aytaç "Müslümanlık akidesine bağlı bir kimsenin ırkından dolayı bir kimseye düşmanlık beslemesi düşünülemez. Bunun için Siyonist emeller taşımayan, ülkemiz aleyhindeki faaliyetlere karışmayan, başkalarını ezmeyi ve sömürmeyi amaçlamayan, dürüst ve sade Yahudilere karşı hiçbir düşmanlığımız söz konusu değildir. Biz, temel insan haklarına saygı çerçevesinde, herkesle birlikte ve barış içerisinde yaşamaya hazırız ve razıyız. Bu gerçeğin altını önemle çiziyoruz. Tarih bunun en canlı örnekleriyle doludur. Bizim karşı olduğumuz şey, Irkçı Emperyalizmin: “Ya bizim namaz kılan, oruç tutan, hacca giden kölemiz olursunuz, ya da ölürsünüz” dayatmasıdır. Irkçı Emperyalizm bütün insanlığa bu dayatmayı yapmaktadır. İnsanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve İslam’dan uzaklaştırmak için her yolu mubah sayıyorlar" dedi.    Türkiye'nin ekonomik bir sıkıntı içind eolduğunu ve iktidarın temel uyguladığı sistemin satmak olduğunu belirten Aytaç "Milli Görüş zihniyetinin devlet işleyişinde bulunmadığı dönemlerde, iktidarları paylaşanların farklı kurumların farklı ihtiyaçları söz konusu olduğunda uyguladıkları genel geçer yöntem şuydu: “Alalım" Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın siyasal başarıları ardından iktidarlara ortak olduğu dönemde aynı şey başımıza geldiğinde ortaya çıkan zihniyet algısı şu olmuştu: “Yapalım” Nitekim Hocamız Türkiye’nin her metrekaresinde Ağır Sanayi Hamlesi’ni başlatacak nitelikte fabrikalar açtı, çalışmalar gerçekleştirdi. Bugün AKP iktidarının uyguladığı temel sistematik ise şu: “Satalım” Sattılar, hem gelir getiren, hem stratejik Türk Telekom’u bile sattılar. Zarar etmesi ekonomik gerçeklere göre imkânsız olan TÜPRAŞ’ı sattılar. Çılgın proje diye hançerelerini yırttıkları 3. havalimanını, yapımının ardından işletmesini sağlayacaklara 49 yıllığına bir nevi sattılar. Memleketin her köşesinde satılmadık hiçbir şey bırakmadılar. Ama gün geldi, hazine tükendi. Ne demiş atalarımız, “Hazıra dağ dayanmaz” Şimdi, Sokaklarda yanan lambaları, yakalım mı, yakmayalım mı? cenderesine geldiler. Törenlerde, merasimlerde verilen üç kuruşluk plaketlerin bile kaldırılması için genelge yayınlamayı göze aldılar. Yaptıkları cilalama ve yağlama kitapçıklarının basım paralarının bile kendilerine çıkan faturalarından bizar olup, yeni bir aşamaya geçmenin formülünü aradılar dedi.    DEVLETİ İDARE EDEBİLMEK SANATTIR Devleti idare edebilmenin bir sanat olduğunu belirten Aytaç "Devletin gelirlerini idare edebilmek ise, deha gerektiren bir sanattır. Zira bu gelirlerin içinde, “Tüyü bitmedik yetimin hakkını” bile gözetecek nitelikte hakkaniyeti esas alacaksınız. Lüks ve sefahat düşkünü kim olursa olsun revize edeceksiniz. Devlet imkânlarıyla semiren, beslenen, palazlanan, kendilerine incili kaftanlar diktirenleri nerede olursa olsun bulup ensesine bineceksiniz. Hak etmeyen hiç kimseye olduğundan daha fazla bir değer vermeyeceksiniz. Devletin sırtından bankamatik memurlar oluşturup, yağdanlıklarınıza sırtüstü yatıp para kazanma imkânı devşirmeyeceksiniz. Rant vergisi oluşturacaklarmış. Şunu yapacaklarmış. Bunu yapacaklarmış. Türkiye’nin en başarılı hükümeti Refah-Yol’un Başbakanı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa işçiye, memura, emekliye yüzde 100’e yakın zam verdiğinde, dönemin muhalefeti Mesut Yılmaz, yırtınıyordu: “Kaynak nerede?” Devletin gelirlerini idare edebilmek deha gerektiren bir sanattır derken işte bunu kastediyoruz. Muhterem Hocamız, devlet kurumlarının içindeki işleyişteki çok başlılığı kaldırdı ve havuz sistemini getirdi. Dolayısıyla ortaya muazzam bir kaynak çıktı.Daha önce, her birisi başka telden çalan, işlerini yapabilmek, parasal mekanizmalarını gerçekleştirmek için piyasalara, bankalara türlü şekillerde borçlar yapan, çalıştıkları bankaları zengin eden devlet kurumlarının artık bir havuza bağlı olması, ihtiyaçlarını ise ihtiyaçları kadar tedarik edebilmesi sistemi getirildi.  Parası olan, geliri olan havuza aktardı.  Parası olmayan ise bu havuzdan, faizsiz biçimde anında alarak yararlandı. Dolayısıyla devlet kurumlarını söğüşleyerek, semiren bankaların yoktan yere kazandıkları faizler, hazinenin sırtında bir kambur olmaktan çıkarıldı. Bugün de yapılması gereken budur. Devlete en fazla gelir getirdiği rakamlarla belli olan TOKİ bile, farklı bankalarla çalışarak bir rant sisteminin ve faizle bezenmiş bir örümcek ağının parçası olarak dikkat çekiyor" dedi. 
Saadet Partisi İlçe Başkanı Sami Aytaç yaptığı açıklamada ülkenin ekonomik sıkıtı içinde olduğunu ve iktidarın uyguladığı temel sistemin satmak olduğunu söyledi.
Saadet Partisi İlçe Başkanı Sami Aytaç yazılı basın açıklaması yaptı. Yaptığı açıklamada iktidarı eleştiren Aytaç emperyalizm güçlerinin dünyaya hakim ideolojisinde olduğunu ve iktidarında buna göz yumduğunu söyledi. Aytaç "
Irkçı Emperyalizm; inkârcı Yahudilerin dünyaya hâkim olma ideolojisidir. Bu ideolojinin dayandığı şey, üstün ırk inanışıdır. Bunlar, Yahudi ırkından olmayan insanları, kendileri için yaratılmış köleler olarak görürler. Onlarla birlikte barış içerisinde yaşamak istemezler. Onları daima ezmek ve sömürmek isterler. İlahi takdirin bir neticesi olarak bu inanışın mensupları günümüz dünya düzenine hâkim durumdalar. Kurdukları hile rejimi ve köle düzeniyle bütün insanlığı açlığa, sefalete, manevi yozlaşmaya mahkûm etmişlerdir. Bozguncu olduklarından dolayı, Yahudi ırkından olmayanları da kendileri için düşman saymışlardır. Müslümanlara olan düşmanlıkları ise daha da şiddetlidir. Üzülerek ifade edelim ki bu düşmanlığın tedavisi de yoktur" dedi. 
 
İNSANLARI İSLAM'DAN UZAKLAŞTIRIYORLAR
İnsanların İslam dininden uzaklaştırıldığını söyleyen Aytaç "Müslümanlık akidesine bağlı bir kimsenin ırkından dolayı bir kimseye düşmanlık beslemesi düşünülemez. Bunun için Siyonist emeller taşımayan, ülkemiz aleyhindeki faaliyetlere karışmayan, başkalarını ezmeyi ve sömürmeyi amaçlamayan, dürüst ve sade Yahudilere karşı hiçbir düşmanlığımız söz konusu değildir. Biz, temel insan haklarına saygı çerçevesinde, herkesle birlikte ve barış içerisinde yaşamaya hazırız ve razıyız. Bu gerçeğin altını önemle çiziyoruz. Tarih bunun en canlı örnekleriyle doludur. Bizim karşı olduğumuz şey, Irkçı Emperyalizmin: “Ya bizim namaz kılan, oruç tutan, hacca giden kölemiz olursunuz, ya da ölürsünüz” dayatmasıdır. Irkçı Emperyalizm bütün insanlığa bu dayatmayı yapmaktadır. İnsanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve İslam’dan uzaklaştırmak için her yolu mubah sayıyorlar" dedi. 
 
Türkiye'nin ekonomik bir sıkıntı içind eolduğunu ve iktidarın temel uyguladığı sistemin satmak olduğunu belirten Aytaç "Milli Görüş zihniyetinin devlet işleyişinde bulunmadığı dönemlerde, iktidarları paylaşanların farklı kurumların farklı ihtiyaçları söz konusu olduğunda uyguladıkları genel geçer yöntem şuydu: “Alalım" Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın siyasal başarıları ardından iktidarlara ortak olduğu dönemde aynı şey başımıza geldiğinde ortaya çıkan zihniyet algısı şu olmuştu: “Yapalım” Nitekim Hocamız Türkiye’nin her metrekaresinde Ağır Sanayi Hamlesi’ni başlatacak nitelikte fabrikalar açtı, çalışmalar gerçekleştirdi. Bugün AKP iktidarının uyguladığı temel sistematik ise şu: “Satalım” Sattılar, hem gelir getiren, hem stratejik Türk Telekom’u bile sattılar. Zarar etmesi ekonomik gerçeklere göre imkânsız olan TÜPRAŞ’ı sattılar. Çılgın proje diye hançerelerini yırttıkları 3. havalimanını, yapımının ardından işletmesini sağlayacaklara 49 yıllığına bir nevi sattılar. Memleketin her köşesinde satılmadık hiçbir şey bırakmadılar. Ama gün geldi, hazine tükendi. Ne demiş atalarımız, “Hazıra dağ dayanmaz” Şimdi, Sokaklarda yanan lambaları, yakalım mı, yakmayalım mı? cenderesine geldiler. Törenlerde, merasimlerde verilen üç kuruşluk plaketlerin bile kaldırılması için genelge yayınlamayı göze aldılar. Yaptıkları cilalama ve yağlama kitapçıklarının basım paralarının bile kendilerine çıkan faturalarından bizar olup, yeni bir aşamaya geçmenin formülünü aradılar dedi. 
 
DEVLETİ İDARE EDEBİLMEK SANATTIR
Devleti idare edebilmenin bir sanat olduğunu belirten Aytaç "Devletin gelirlerini idare edebilmek ise, deha gerektiren bir sanattır. Zira bu gelirlerin içinde, “Tüyü bitmedik yetimin hakkını” bile gözetecek nitelikte hakkaniyeti esas alacaksınız. Lüks ve sefahat düşkünü kim olursa olsun revize edeceksiniz. Devlet imkânlarıyla semiren, beslenen, palazlanan, kendilerine incili kaftanlar diktirenleri nerede olursa olsun bulup ensesine bineceksiniz. Hak etmeyen hiç kimseye olduğundan daha fazla bir değer vermeyeceksiniz. Devletin sırtından bankamatik memurlar oluşturup, yağdanlıklarınıza sırtüstü yatıp para kazanma imkânı devşirmeyeceksiniz. Rant vergisi oluşturacaklarmış. Şunu yapacaklarmış. Bunu yapacaklarmış. Türkiye’nin en başarılı hükümeti Refah-Yol’un Başbakanı, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa işçiye, memura, emekliye yüzde 100’e yakın zam verdiğinde, dönemin muhalefeti Mesut Yılmaz, yırtınıyordu: “Kaynak nerede?” Devletin gelirlerini idare edebilmek deha gerektiren bir sanattır derken işte bunu kastediyoruz. Muhterem Hocamız, devlet kurumlarının içindeki işleyişteki çok başlılığı kaldırdı ve havuz sistemini getirdi. Dolayısıyla ortaya muazzam bir kaynak çıktı.Daha önce, her birisi başka telden çalan, işlerini yapabilmek, parasal mekanizmalarını gerçekleştirmek için piyasalara, bankalara türlü şekillerde borçlar yapan, çalıştıkları bankaları zengin eden devlet kurumlarının artık bir havuza bağlı olması, ihtiyaçlarını ise ihtiyaçları kadar tedarik edebilmesi sistemi getirildi.  Parası olan, geliri olan havuza aktardı.  Parası olmayan ise bu havuzdan, faizsiz biçimde anında alarak yararlandı. Dolayısıyla devlet kurumlarını söğüşleyerek, semiren bankaların yoktan yere kazandıkları faizler, hazinenin sırtında bir kambur olmaktan çıkarıldı. Bugün de yapılması gereken budur. Devlete en fazla gelir getirdiği rakamlarla belli olan TOKİ bile, farklı bankalarla çalışarak bir rant sisteminin ve faizle bezenmiş bir örümcek ağının parçası olarak dikkat çekiyor" dedi. 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.