MİLLETİN MANEVİ DUYGULARINI OKŞAYARAK KANDIRIYORLAR
MİLLETİN MANEVİ DUYGULARINI OKŞAYARAK KANDIRIYORLAR
Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanlığı Kasım ayı aylık degerlendirme divanını parti binasında coşkulu bir şekilde gerçekleştirdi.Divan İlçe Başkanı Sami Aytaçın açılış konuşması ile başladı.Birim ve mahalle raporları alındıktan sonra Erbakan Hocanın videosu ve yakın arkadaşı Şevket Kazanın videosu izletildi
Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanlığı Kasım ayı aylık degerlendirme divanını parti binasında coşkulu bir şekilde gerçekleştirdi.Divan İlçe Başkanı Sami Aytaçın açılış konuşması ile başladı.Birim ve mahalle raporları alındıktan sonra Erbakan Hocanın videosu ve yakın arkadaşı Şevket Kazanın videosu izletildi
SUNİ GÜNDEM OLUŞTURUYOR
19. Milli Eğitim Şurası’nda Osmanlıca’nın okullarda seçmeli ders olarak okutulması kararı alındı. Bu karar milletimizin kendi tarihini bilmesi ve geçmişini okuyabilmesi açısında yerinde ve doğru bir karardır. Zaten Sosyal Bilimler Liseleri’nde zorunlu olan bir dersin diğer okullarda da seçmeli olarak müfredata girmesi gayet normaldir.
Ancak Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’nın, Osmanlı dersinin zorunlu olmadığını; sadece tavsiye kararı alındığınıaçıklamasına karşın, gazetelerin “VIP torpil”manşetlerini attığı sırada Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın topa girmesi ve "Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden ürkenler var. Bunlar istese de istemese de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecektir" açıklaması yeni bir kutuplaşma ve asıl gündemi farklı bir noktaya çekme çabasından başka bir şey değildir.Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları aslında AK Parti hükümetinin ülke yönetiminde düştüğü acziyeti de ortaya koyuyor.
VIP TORPİL GİZLENİYOR
Saadet Partisi Gölcük İlçe Başkanı Sami Aytaç ‘’Personel alımı başta olmak üzere kamu kurumlarındaki birçok işlemde torpil yapıldığını, Ak Partili birçok bakan ve milletvekilinin akrabalarının 'torpille' işe alınıp, yükseltildiği iddiaları en az yolsuzluk iddiaları kadar vahimdir.
Devlet kadrolarına personel temin etmek için gerçekleştirilen KPSS sınavı sadece formalite icabı yapılan bir sınav mıdır? Gazete manşetlerine yansıyan torpil iddialarına hükümet niçin cevap vermiyor? Ya da Sayın Cumhurbaşkanı niçin bu konuya hiç girmiyor, yoksa “ben yaptım oldu” mu diyor! ‘’ dedi.
ÜLKE GERÇEKLERİ SUNİ GÜNDEMLERLE GİZLENMEK İSTENİYOR!
Sami Aytaç ‘’Halkımız sıkıntılarla boğuşurken Sayın Cumhurbaşkanı’nın Başbakanlık’tan kalma alışkanlıklarına devam ederek muhalefet partilerine sataşmasının anlamı yoktur.
*Esnafımız siftah yapamadan dükkan kapatıyorsa,
*TÜİK verilerine göre işsizlik oranı yüzde 10'un üzerine çıktıysa,
*İnsanlarımız borçlarını yeni borç alarak ödüyorsa,
*Devletin toplam borcu 630 milyarın üzerine çıkmışsa,
*Uyuşturucu kullanımı yaşı 11 yaşına kadar inmişse,
*Tüketime yönelik yatırımlar bile artık çare olmuyorsa,
* Milli değerlerin satılması yetmezmiş gibi, sıcak paraya olan ihtiyaç sebebiyle bedelli askerliğin önü açılıyorsa,
*İltimas ve yolsuzluk iddialarının önüne geçilemiyorsa,
*Ödenemeyen çeklerin oranı artmış, mahkemelerde icra dosyaları yığılmışsa,
*Son iki yılın en düşük büyümesi (1,7) yaşanıyorsa, daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz ’’dedi.
SADECE MİLLİ VE MANEVİ DUYGULAR OKŞANIYOR
Aytaç sözlerine şöyle devam etti ; ‘’ Bu gerçekler ülke gündeminden ustaca manevralarla, halkın milli ve manevi duyguları okşanarak düşürülmek isteniyor.Polemik üreten bu açıklamalarla sadece hükümetin ülke yönetimindeki acizliği örtülmeye çalışılmaktadır.
Saadet Partisi olarak Osmanlıca’nın okullarda okutulması taraftarıyız; ancak altı yılda doğru dürüst Türkçe okutamayan bir eğitim sisteminin ilmi ve edebi yönü yüksek bir dilin hiçbir alt yapı çalışması olmadan “istese de istemese de ” denilerek dayatmayla okutulmak istenmesi doğru bir yaklaşım değildir.
Hz. Mevlana Celâleddin Rumî’nin ahirete irtihalinin yıldönümü etkinlikleri her yıl Aralık ayı içinde yapılıyor. Etkinlikler bu yıl 11-17 Aralık günleri arasında yapılacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da etkinlikler bir hafta sürecek.
Mevlana kimdir?
Hz. Mevlana Celâleddin Rumî, Hanefi mezhebine mensup, imanı kavi, itikadı sağlam, Ehl-i Sünnet bir Müslümandır. Hem de, Müslümanlığı taklit derecesinde kalmamış, tahkik derecesine yükselmiş bir zattır. Mevlana, kelimesi, Celâleddin Hazretlerinin bir sıfatıdır. Üstad, mütefekkir manasına gelir.
Mevlana Celâleddin, beşeriyeti arzu edilen medeniyet şahikasına çıkaracak ve istenilen huzura kavuşturacak yegâne düsturun Kur’an-ı Kerim olduğuna inanarak yaşamış bir mütefekkirdir. Çok sık ifade ettiği şu kelâm bunun sonucudur.
“İnsanlığın düştüğü sıkıntılardan kurtaracak tek çare Kur’an-ı Kerim’e sarılmaktır
Piyasada iki çeşit Mevlana vardır:
1-Allah’ın makbul kulu Mevlana. Velilerin sevdiği müçtehit ve fukahanın saygılı olduğu Mevlana.
2-Müsteşriklerin meydana çıkardığı “mistik tipinde hortlak ve hoyrat Mevlana” vardır.
Bu iki Mevlâna’yı birbirine karıştırmamak lâzım.
Bu ikinci “Mevlana”nın icadı çok manidardır. Bu “ikinci Mevlana”yı Avrupalı müsteşrikler icat etmişlerdir. Her yıl Aralık ayında aralıksız yapılan, huzurunda def, dümbelek çalınan, kadın-erkek ihtilat (karışık) hâlinde, huzurunda dans edilen, semalar yapılan “Mevlana” Avrupalıların icat ettiği “Mevlana”dır.
Bu iş nasıl oldu? Bakınız onu da anlatayım:
1950’li yılların ortasında Türkiye’ye müsteşrik bir kadın geldi. Bu kadın Arapçayı, Farsçayı çok iyi biliyordu. İsmi: Anna Marya Şimen.
Bu kadın burada Müslüman oldu göründü. Mevlana ile münasebetinden bahsetti. Millet onu Mevlana’nın torunu zannetti. Ege Bölgesi illerinden birinin Bayındırlık Müdürü olan Müslüman birisi, “Nasıl olsa bu kadın Avrupa’dan geldi. Müslüman da oldu. Fırsatı kaçırmayalım” dedi ve o kadın ile evlendi.
İşte, bu Anna Marya Şimen denilen kadın Konya’ da “Mevlâna ihtifalleri”ni hortlatan kadındır. Bu kadının, Allah’ı hiç kabul etmeyen NİCE ile Mevlâna’yı bir tuttuğunu görüyoruz.
Bu kadının yaptıklarına bakınca, kadının maksatlı olarak Türkiye’ye geldiğini görürsünüz. Firasetli Müslümanlar bunu anladılar ama kadın, (af buyurun) eracifini (pisliğini) döktü. Mevlana gecelerini, Mevlana ihtifallerini hazırladı, ihdas etti. Kadınlı-erkekli, çalgılı, defli, dümbelekli ayinler başladı.
Kadının vazifesi bitmişti, zaten gidecekti. Foyası meydana çıkmadan ansızın Pakistan’a gitti. Orada da buna benzer melanetler işleyecekti. Ancak, haber verildi. Pakistan’ da bu tür melanet işlemeye ortam bulamadı Anna Marya Şimen adlı kadın.
21’inci asırda İslâm’ın en büyük düşmanı müsteşriklerdir.
Hırsız Avrupalılar Anadolu’dan bizim ilmî eserlerimizi Anadolu’yu 8 defa yakıp yıktıktan sonra çalıp götürdüler. 2 milyon adet civarında kütüphane eserimiz var Avrupa’da.
Araştırmacılar diyorlar ki: Dünyada üç milyon tane tab edilmemiş İslâmî eser var. Bunun iki milyonu hırsız Avrupa’nın elinde.
Müsteşrikler İslam’ın hasmıdırlar. İşte Anna Marya Şimen adındaki kadın da bunlardan biridir. Mevlana meselesini ifsad etti burada. Ortaya karanlık gecelerde yapılan köksüz, mesnetsiz bir sürü şeyler attı. Ne idiğü belirsiz birisi, bizim Mevlana’mıza sahip çıktı. Biz dışta kaldık, onlar içte kaldılar ‘’ dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.