Hayat dediğiniz ne garip bir süre değil mi ?
Doğuyorsunuz, büyüyorsunuz, okuldu, işti derken akıp gidiyor..
Çoluk çocuk büyütüp,
O’nların eğitimleri için ter döküyorsunuz..
Gün geliyor,
Kendinize çorap almayıp,
“O’nlar iyi ve ahlaklı insanlar olsunlar” diyerek onurlu bir hayat sürmeye çalışıyorsunuz..
Belki kıt kanaat geçinip,
“İnsan olmaktan” taviz vermeden yaşayıp,
Hayat otobanında sonu tamamlıyorsunuz..
Birileri de var ki;
O da doğup büyüyor,
Eline geçen ilk fırsatta paranın peşinde koşuyor..
Ordan alıyor, oraya satıyor...
Bir taraftan da, siyaset sayesinde kapılar açılıyor,
Güçlü ve paralı dostlar ediniyorsunuz..
Bir şirket, bir şirket, bir şirket daha...
Elbette hayatınızda değişiyor..
Yürüyüşünüz, konuşmanız, gülüşünüz..
Belki aynaya bakıp “ Ulan ben ne büyük adamım” bile diyorsunuz kendi kendinize..
Elbet size güvenenler oluyor,
Kefil olanlar, borç verenler “muteber iş adamı” olduğunuz için sıraya giriyor..
Oysa,
Bir gün rüzgar tersten esmeye başlıyor,
Kurduğunuz, temeli olmayan bina çatırdamaya başlıyor..
En sonunda da çöküyor !..
Altında bir tek siz kalmıyorsunuz o enkazın..
Çünkü, memleketten çok uzaklarda “ Ben fetöcüyüm” diyerek sığınma hakkı istiyorsunuz..
Ne acı değil mi ?
Allah kimseyi düşürmesin...