Yandaki fotoğrafı görüyorsunuz..
Bakın ! Dikkatlice bakın...
Bir metrelik tabut !..
İçinde, günahsız bir sabi ...
Başında 150 binlik kentin Kaymakamı, Belediye Başkanı ve diğer zevat !,
Eller semaya açılmış..
Başlar öne eğik...
Ve ; Kaymakam Yazıcı'nın sözleri " Devlet sahipsizlerin sahibidir"
Evet ; Cami de musallada sahiplik !
Elbette bu sabi'nin başına gelenlerden ne Sayın Kaymakamı, ne de başka bir kimseyi sorumlu tutamayız..
Bir kişi, daha doğrusu iki kişi dışında..
Biri cani anne !
Diğeri, bilinen, ancak ortaya çıkmayan polis baba!.
Dün , cenazesine bile sahip çıkmadı çocuğunun..
Şimdi o baba ne yapar ? Ya da " devlet" o babaya ne yapar ?
Suç sadece bebeği açlık ve susuzluğa terk eden annede midir?
Ya baba ?
Muhtemelen o kadının hamile kaldığını biliyordu !
Ve, muhtemelen de o zaman da sahip çıkmadı çocuğuna..
Dün, belediye tarafından " gariban" mezarlığına gömüldü o bebek, mülki erkan eşliğinde..
2 aylık yaşamında görmediği ilgiyi, musalla taşında gördü..
Kalabalık cemaat, dua etti, el açtı ! Anne zaten cezaevinde..
Peki ya baba ? Şimdi gelelim Sayın Kaymakamı dediğine.. "Devlet Sahipsizlerin Sahibidir.".
Eğer devlet gerçekten de buysa, o babayı bırakmaz.. Yakasına yapışır, hesap sorar..
Burnundan fitil fitil getirir yaptıklarının...
Hele ki, bırakın polis teşkilatını, kamu binasına adım attırmaz o şerefsiz adama !
Dedim ya ;
Eğer devlet gerçekten Sayın Kaymakamın dediği gibiyse...
Hesap sormalıdır ! Yok, "Ölen öldü, cezaevine düşen düştü" denirse o zaman;
Bir metrelik tabutla, insanlığımızı da gömmüşüz demektir...
Kalın Sağlıcakla....