Cebinde TC nüfus kağıdı bulunan her birey,
Cumhuriyet sınırları içinde istediği yerde yaşar...
Yasalar çerçevesinde ticaret yapar,
Yerleşir, yaşamını sürdürür...
Hakkari’den Edirne’ye,
Ardahan’dan Muğla’ya kadar,
Türkiye Cumhuriyeti, her bireyin ortak vatanı, yaşamını sürdürdüğü topraktır..
Geçmişten günümüze gelen ortak değerlerimiz,
Bayrağımız bizleri tek bir vücut haline getirir..
Bu satırları neden yazıyorum?...
Siyaset ısındıkça,
Etnik milliyetçiliğe dayalı söylemler artmaya,
Bazı adaylar belli kesimlerin oyu üzerinde “tahakküm” kurmaya başladılar...
Gölcük,
1936 yılında bakanlar kurulu kararı ile kurulmuş,
Sonrasında ilçe olmuş bir yerleşim birimidir...
Çok çok gitseniz,
1876 Osmanlı-Rus savaşı sonrasındaki büyük sürgünün ardından bu coğrafyaya yerleştirilen Kafkas halklarına kadar gidebilirsiniz..
Gölcük’ün geçmişi,
Şunun şurasında 70-80 yılı ancak bulur...
Böyle bir gerçek ortada dururken,
Birilerinin insanları ayırması,
Gölcük insanını aşiretlere, sülalelere bölmeye çalışması abesle iştigaldir
Üstelik bunu da sırf koltuk ve makam için yapmaya çalışması,
Gölcük’e yapılacak en büyük kötülüktür.