Geçtiğimiz hafta Gölcük te Tarih & Tarih de Gölcük kitabı görücüye çıktı..
Kent Konseyi’nce hazırlanılan kitabın dağıtımı ile birlikte tartışmalar da başladı..
Kimin adı yazılmış, kimin adı unutulmuş?,
“Ben neden yokum ?”
Tartışmaların özü bu…
Özellikle “ücretsiz yazı servisi” facebook da canhıraş bir atışma gidiyor..
Kent Konseyini suçlayanlar,
Biraz yüz bulsalar kitabı da yakın diyecek neredeyse…
Tartışmanın ana ekseni Gölcük te görev yapan gazeteciler üzerinden dönüyor…
Dünün muhabirleri “ Benim adım yazılmamış” diye posta koyarken,
Osman Kalkan gibi daha kıdemlileri işi “ Ben yeni bir kitap yazacağım” a kadar götürüyor…
Yeni bir kitap yazarlar, yazmazlar bilmem !..
Kitabı gördüm beğendim..
Bence Osman Kalkan da, Caner Uzuner de o kitapta olmalıydı…
Ama asıl önemlisi Recep Köseoğlu gibi 40 yılını habere, mürekkebe vermiş bir isim de unutulmamalıydı…
Elbette çalışma iyi niyetle yapılmış,
Kitabın özellikle “ Milli Mücadele yıllarında Nüzhetiye, Değirmendere “hattında yaşananları anlatması ilgi çekici..
Tarihe ışık tutmuş…
Bu arada, dolandırıcıların da bu kitapta olması ayrı bir konu da,
Mevzuyu daha fazla deşmeyelim !...
Sözün özü;
Her yayında hatalar olabilir..
Unutkanlıklar, tashih hataları bulunabilir…
Normaldir..
Normal olmayan, böylesi bir yayına gösterilen abartı tepkidir…
Bundan sonra ne yapılır ?
Bence Osman Kalkan iyi bir fikir atmış ortaya
“ Ben de bir kitap yazacağım” sözünü biraz genişletip,
Eksiksiz bir yayın için yeniden kolları sıvamakta fayda var …
Yoksa bu kavga bitecek gibi görünmüyor !..
Kalın Sağlıcakla…