Günlük derlerle,
Koşuşturmalarla öyle bir uğraşıyoruz ki,
Kaptırıp gidiyoruz kendimizi..
Geçim derdi,
İş güç,
Eş, dost,
O bunu dedi, şu bunu söyledi derken,
Ömür dediğinizin,
Bir ufak çizgi olduğunu unutup gidiyoruz...
Oysa baksak etrafımıza,
Her geçen gün,
Tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz ya da sevmediğimiz nice insanlar gidiyor bu Dünya’dan...
Dün de Tayfun Sarıkaya’yı kaybettik..
Gazeteciliğin cilvesidir,
Öğlene doğru Fahri Haner’in telefonu ile bir kaza olduğunu öğrendik..
Gittik, bu kez kazanın askeriye içinde olduğu söylendi...
Döndük geldik ofise,
Bir saat sonra duyduk ki,
O kaza yapan Tayfun abi imiş..
Göçüp gitti o da diğer iyi insanlar gibi...
İyi insan,
Düzgün adamdı...
Lafını esirgemeyen, arka planı olmayandı..
Her ölüm erken ölümdür..
Tayfun abinin ki hakikaten erken ve zamansız oldu...
Ve biz her geçen gün o dizleri biraz daha söylemeye başlıyoruz..
O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler,
Demirin tuncuna,
İnsanın puştuna kaldık !...
Rahat uyu Tayfun abi,
Mekanın cennet olsun...