Dün Erkan Nigiz'i kaybettik…
Gazeteci ölür,
Ölür ve beraberinde sadece,
Arşivlerde tozlanmış haberleri, yazıları kalır..
Sizin beş dakika ayırıp okuduğunuz,
Kimi zaman kızıp, kimi zaman dalga geçtiğiniz gazeteler,
Gazeteciler için bir ömür demektir…
Hiç bir dakikası huzurlu olmayan,
Yaşamı, hep bir telaş,
Hep bir koşturmaca ve hep bir kavga olan ömürlerdir giden..
Ne İsa'ya, ne Musa'ya yaranamamış,
Gönülleri kırık,
Cepleri çoğunlukla boş insanlardır gazeteciler…
O satırları yazmak,
O fotoğrafı çekmek için neler feda edilmez ki..
Analar, çocuklar, evlilikler..
İşte hep , sizlerin o “ garipce güldüğünüz” satırlar, kağıt tomarları içindir ödenen bu bedeller..
Gün gelir,
Sigaradan tıkanmış ciğerlerinizle,
Artık görmemeye başlayan gözlerinizle,
Mesleği uzaktan izler ama ayrılamazsınız…
Geride yitirdiklerinize bakınca,
“ Ulan keşke başka iş yapsaydım” diye geçirir,
Dünya ya bir daha gelseniz,
Yine aynı mesleği seçecek insanlarsınızdır…
Gazeteciler ölür..
Onurlu gazeteciler miras da bırakamaz geride…
En kabadayısının varlığı,
Kıytırık bir emekli maaşıdır..
Gazeteciler ölür, geride arşivde tozlanan haberler, fotoğraflar, yazılar kalır..
Yitirdiğimiz tüm gazeteci büyüklerimizin mekanı cennet olsun..