Değerli dostlar! Allahîn yardımı, kerem ve ihsanı sayesinde efendimizin on yıl yaşadığı güzel şehirn  Medine-i Münevvere ye üç saatlık uçak yolculuğundan sonra vardık. Rabbim gönlü burada olup ta gelemeyenlere de bu güzel ve kutsal mekanları görmeyi nasip etsin.   Medine-i Münevvere’nin eski adı”Yesrib” idi. Bu husus ta Kur’an-ı kerim’de “Ey Yesrib halkı….Ahzab suresi Ayet no:13) denilmektedir.Efendimizin bu şehre gelmesi ile ismi El Medine tul Munavvarah (Yani nurlanmış şehir) olarak değişmiştir.   Şehir aslen Yemen tarafından gelen Evs ve Hazrec isimli iki kardeş tarafından kurulmuştur.Bunlar daha sonra çoğalarak birer kabile olmuştur. Dışarıdan gelen Yahudilerin Medine’ye yerleşmesiyle bu babaları bir olan iki kardeş kabile arasında fitne çıkarmışlardır.  Tarihte “Buas” savaşları olarak Medinede devam eden bu fitne Yahudilerin de sürekli kışkırtması ile 150 yıl kadar sürmüştür. Hz.Muhammed s.a.v. in Medine’ye gelmesi ile babaları aslen bir olan bu iki kardeş kabile arasında barış anlaşması yapılmış, yıllardır akan kardeş kanı efendimiz Hz.Muhammed sa.a.v sayesinde durdurulmuştur.   Sevgili Peygamberimz Medine-i Münevvere’ye gelmeden önce Akabe de biat edenler arasında evs ve hazrec kabilesinden insanlar vardı. İlk gelen 6 kişi sonraki yıl on iki kişiye daha sonraları 70 kişiye çıktı.   Medine-i Münevvere de yer altından akan nehir suları ile hurma bahçeleri ve diğer bahçelerin su ihtıyacı giderlimektedir. Hurma ağaçlarının gün aşırı sulanması gerekir.Dünyanın en güzel hurması ve nanesi Medine de yetişmektedir. Aynı bitkiyi dışarıya alıp diktiğimizde hem kokusu hem de tadı değişmektedir. Medine nin çok farklı bir iklimi vardır.Bu iklim insanlarına çok etki etmiştir.Güler yüzlü ve cömertlikte yardımda yarışan insanlar olduğu için Medine halkına “Ensar” denmiştir.   Hz.Muhammed s.a.v i seven Uhud dağları da Medine dedir. Efendimiz Uhud daği ile ilgili şöyle b buyurmuştur: “Uhud dağlardan bir dağdır, o bizi sever bizde onu severiz” demiştir. Bir defasında sevgili Peygamberimiz, Hz Ebu Bekir Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali efendimizle beraber Uhud dağına gittiklerinde dağda deprem gibi sarsıntı olmuşu.İşte o anda efendimiz s.a.v:”Ey dağ sakin ol senin üzerinde bir <peygamber, bir sıdık ve birde şehitler vardır diyerek yıllar önce Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali efendimizin şehit olarak vefat edeceklerini yıllarca önce söylemiştir.   Bir zamanlar halkı yolculuğa çıkarken yanlarında kafes içersine horoz götürürlerdi.Sabah namazını geçirmemek için bunu yaparlardı.   Peygamber efendimiz 63 yaşlarında geride çocuklarından sadece Hz Fatıma’yı bırakarak fani slemden kalıcı baki olan ahret yurduna gitti. Vefatından 6 ay sonrada sadece 28 yaşındaki Hz Fatıma babasının yanına ahret yurduna gitti.   Allahım bizleri bu dünyada efendimize bu kadar yakın yaptın.Cennette de  ona komşu eyle Amin.   buyurmuştur: “Uhud dağlardan bir dağdır, o bizi sever bizde onu severiz” demiştir. Bir defasında sevgili Peygamberimiz, Hz Ebu Bekir Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali efendimizle beraber Uhud dağına gittiklerinde dağda deprem gibi sarsıntı olmuşu.İşte o anda efendimiz s.a.v:”Ey dağ sakin ol senin üzerinde bir <peygamber, bir sıdık ve birde şehitler vardır diyerek yıllar önce Hz.Ömer, Hz.Osman ve Hz.Ali efendimizin şehit olarak vefat edeceklerini yıllarca önce söylemiştir.   Bir zamanlar halkı yolculuğa çıkarken yanlarında kafes içersine horoz götürürlerdi.Sabah namazını geçirmemek için bunu yaparlardı.   Peygamber efendimiz 63 yaşlarında geride çocuklarından sadece Hz Fatıma’yı bırakarak fani slemden kalıcı baki olan ahret yurduna gitti. Vefatından 6 ay sonrada sadece 28 yaşındaki Hz Fatıma babasının yanına ahret yurduna gitti.   Allahım bizleri bu dünyada efendimize bu kadar yakın yaptın.Cennette de  ona komşu eyle Amin.   Medineden tüm dünya Müslümanlarına selam olsun.