Varlıkların en üstünü ve en şereflisi olarak yaratılan insan, Allah’ın kendisine verdiği akıl nimetini yerli yerinde kullandığı sürece bu seviye ve şerefi korur. Aksi takdirde hem dünyada hem de ahrette zelil duruma düşer. Bu husus Kur’an-ı Kerimde de muhtelif vesilelerle, zah edilmiştir. Tin suresinde “Ahsen-i Takvim” diye nitelendirilen en güzel özelliklerle donatılan insanın bunları yerli yerinde kullanmadığı zaman “Esfel-i Safilin” denen Cehennemin en alt tabakasına gideceğinden bahsetmektedir.
Allah’ın emir ve yasakları konusunda dünya denen misafirhanede itaat etmeyen insan suretinde bazı kişilerin yaptıkları yanlışlıklar sonucu hayvan bile olamayacağı, hayvandan daha aşağı bir seviyeye düşeceği muhakkaktır.
Allah’ın yasaklamış olduğu içki ve uyuşturucu kullanan insanların acınacak üzülecek hallerini bir düşünün. Aile ve çocuklarını düşünün. Evde ilgi ve alaka bekleyen eş ve çocukları olan bir baba sabaha doğru evine geliyor. Yatağa pis kokularla giriyor. Birde küçük büyük abdestini kaçırıyor. Zavallı eş o pislikleri ve yatağı her gün yıkayarak ayrı bir zulme uğruyor.
Uyuşturucuya müptela olan insanların, uyuşturucu bulmak için kendilerini satmak dâhil ne gibi cinayetler işledikleri veya cinayete kurban gittikleri herkesin malumudur.
Hiroşima ve Nagazaki de yüz binlerce Japon’u öldüren atom bombasını yapanlarda insan kılıklı canilerdi. Filistin’de misket bombalarıyla binlerce Müslüman’ı öldürenlerde insandı. Suçları Müslüman olduğu için diri diri ateşe insanları atanlar, aslanlara parçalatanlar, zehirli gaz bombalarıyla uykudaki bebekleri katledenlerde kendilerini insan sayıyordu.
Kur’ân-ı Kerim, insanı rengine, ırkına, bölgesine göre değil, kalbinde taşıdığı iyilik ve bunun dışa yansıyış biçimi olan ahlakla değerlendirmektedir. Bu yüzden ona bazen ‘Ey iman edenler ve salih ameller yapanlar’ diye seslenirken bazen de ‘Ey insanlar!’ diye hitap eder.
Kur’ân insan merkezlidir. Onu belli bir suresine sıkıştırmamıştır. Bütün surelerinde Kur’ân, insanı çeşitli kabiliyetlerine göre anlatmıştır. Kur’ân kâinat olaylarından bahsettiğinde bile bir fizik veya astronomik gerçeği dile getirme maksadıyla hareket etmemektedir. Burada bile asıl maksadı, Allah insan ilişkisi üzerinde durmaktır.
Kur’an-ı Kerim’de insanla ilgili bazı ayetleri hatırlatarak düşünmeye davet ediyorum:
100/1,2,3,4,5,6- Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.
103/1,2- Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.
103/3- Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).
16/4- Allah İnsanı nutfeden (bir damla sudan) yarattı. Böyle iken bakarsın ki o, Rabbine açık bir düşman kesilmiştir
33/72- Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.
12/53- “Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi.
14/34- O, İstediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.
17/100- De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir.”
17/11- İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir.
17/67- Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
18/54- Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.
2/204- İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Halbuki o düşmanlıkta en amansız olandır.
2/205- O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.
Cumanız mübarek olsun.Mekke’den tüm dünya Müslümanlarına selam olsun.