KAHVEHANE SOHBETLERİ...
Siyasetçier için geçmişte vazgeçilmezdi kahvehaneler...
İletişim yolları farklılaştıkça gözden düştü,
Geçmişte seçim dönemleri olmazsa olmaz kahvehaneler,
Siyasetçilerce " işsiz güçsğzlerin yeri" olarak nitelendirirlir oldu..
Bence bu büyük bir hatadır..
İletişi yollarının en önemlisi " yüz yüze" yapılamn iletişim şeklidir...
Kendinizi anlatırsınız, karşınızdaki sizi dinler, ya da dinlemez..
İşte orada belli olur ne denli başarılı bir hatip olduğunuz...
KAhvehanelerde gün boyu sadece futbol konuşulmaz !
Transfer tartışılmaz !
Yemek tarifi verilmez !
İş bulamadığı için işsizin sığındığı mekandır ..
Emekli'nin geçim sıkıntısını dillendirebildiği mekandır..
Evine gazete alamayanların, ücretsiz gazete okudukları;
HAberlere yorum yaptıkları yerlerdir..
Elbette, kimi partiler vardır ki,
" Çay parasını ödemediği için" gözden düşmüştür kahveci esnafı için...
Propaganda için girdiği kahvede, çay parasını ödemeyen siyasi parti olur mu ? demeyin, vardır
Gölcük de !
Dün akşam, caddemizde bulunan bir çay ocağında şu sohbet geçti
Aynen aktarıyorum
" Turan Dumlu iyi adam, oy verirlir ama CHP'de onu da yerler"
İşte bu sözleri, CHP'nin " halkçı geçinen" ama kahvede oturanı küçümseyen siyasetçileri için söyledi vatandaş..
" Turan Dumlu'yu yerler"
Sözü yine bir CHP'li ile yaptığım konuşma ile bağlayayım
" Neden karşı çıkıyorsunuz Turan Dumlu'ya "
- Fahrettin 8 ay önce aday adayı oldu, önce çıktı
" Peki Fahretin Büyükoğlu ile seçim kazanabilecekmisiniz ?
-Diğeri ile kazanacağımız ne malum ? dedi ve devam etti " İnsanlara anlatamayız "
İnsanlar dediği aslında üç - beş partiliydi o CHP'li arkadaş için..
Oysa insanlar yani vatandaş, yukarda aktardığım sözleri söylüyordu kahvehanelerde...
Ne diyelim, klasik CHP..
" Küçük olsun , benim olsun"
Kalın Sağlıcakla...