Türkiye ile ne zaman uğraşmaya kalksalar,
Önce Kürt meselesi diye bir sorunu öne sürerler..
Baktılar ki olmuyor,
Bu defa “ mezhep ayrımcılığı” kartını sürerler masaya..
Bu oyun yıllardır sürmektedir..
Neyse ki,
Özellikle son 20-30 yılda (ki Sivas olaylarını saymıyorum),
Bu tuzağa düşmedi milletimiz..
Ancak,
1980 öncesi,
Maraş, Çorum gibi kentlerde sahnelenen oyun,
Halen daha akıllarda ve acısı tazedir..
Türkiye’yi ne dış güçler,
Ne de ekonomik sıkıntılar bitirir.., Ülkemize verilecek en önemli zarar,
Mezhep ayrımcılığını körükleyip,
Provakasyonlarla komşuyu, komşuya kırdırmaktan geçer..
Emperyal güçler bunu bilmekte,
Bu yüzden de “mezhepçilik” kartını masaya sürmek için her an hazır beklemektedirler..
İranlı komutan Kasım Süleyman’ın öldürülmesinin hemen ardından,
İlginç bir şekilde yine “mezhep” kökenli tartışmalar başladı..
İlginç olanı,
Bazı bilindik isimlerin bile bu tartışmaya katılmaları,
İstemeden de olsa,
Emperyallerin değirmenine su taşımalarına neden oldu..
Oysa,
Yanı başımız bir ateş çemberiyken,
Yarın sabah ne olacağını bile öngöremezken,
Okumuşu, cahili herkesin ama herkesin bu tuzağa düşmemesi gerekiyor..
Unutmayın,
Bize dış güçler değil,
Kendi içimizde çıkacak kavgalar zarar verir…
Kalın Sağlıcakla..