Bu satırların yazıldığı saatte sandıklar henüz kapanmıştı..
İlerleyen saatlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı belli olacak ya da seçim ikinci tura kalacak..
Recep Tayyip Erdoğan, Selahattin Demirtaş ve Ekmeleddin İhsanoğlu..
Üçü de 45 gün süren kampanya yürüttüler..
Ekmeleddin Hoca’nın gafları, Erdoğan’ın siniri, Demirtaş’ın söylemleri bence propaganda sürecine damga vurdu…
Sonuçta bir kişi seçilecek,
Bir kişi Cumhuırbaşkanı olacak…
Sorun burada değil inanın..
Propaganda sürecinde de görüldü ki, bu milletin içine nefret ve kin tohumları ekilmiştir…
Türk milleti iki , üç kutba ayrılmış,
Bir birinden nefret eden insanlar ortaya çıkmıştır…
Bir zamanları Sağ-Sol kutuplaşması bugün,
Farklı bir şekilde yaşanmaktadır..
Üstelik bu karşılıklı nefret gün be gün artmaktadır…
Sorun buradadır…
Acı da, tatlı da, neşe de,kederde bir olan,
Aynı bayrağın altında göz yaşı döküp,
Aynı milli heyecanı yaşayan insanlar ayrışmaya başlamıştır…
Ve bu Türk-Kürt-Alevi-Sünni ayrımı da değildir..
Bu ayrım, belki tarif bile edilemeyen bir duygudur..
Bir tarafta, bitmez tükenmez bir Erdoğan düşmanlığı,
Diğer tarafta ölümüne bir Erdoğan savunuculuğu..
Oysa uyum gerekmektedir, hoş görü gerekmektedir, anlayış gerekmektedir..
Her iki taraf da bunu göstermemekte aksine, sosyal medya aracılığı ile,
Yayın organları yoluyla kin ve nefret söylemleri daha da artmaktadır..
Türkiye’nin sorunu kimin Cumhurbaşkanı olacağı sorunu değildir…
Erdoğan, İhsanoğlu belki de Demirtaş…
Biri seçilecek ve Çankaya’ya çıkacaktır..
Ancak, eğer bu kin ve nefret söylemleri bitmez,
Toplumsal uzlaşı sağlanmaz ise bu ülkeyi çok daha kötü günler beklemektedir.