İstanbul seçiminin 800 bin oyla kaybedilmesi,
İktidar partisinde adeta şok etkisi yarattı elbet..
Kendi aralarında “ Nedenleri” tartışa dursunlar,
Akıllarda “ Bundan sonra ne olacak ?” soruları gelmeye başladı..
Sahi,
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin elinde olmayan,
Bursa da burun farkıyla seçim kazanabilen,
Trakya yı zaten saymayın,
Ülkenin orta de doğu bölgelerine sıkışan iktidar,
Türkiye’yi yönetebilecek mi ?
Bunun tek yolu var bence ;
Cumhurbaşkanı’nın –Cumhurbaşkanı- olarak kalması...
Herkesi, herkesimi kucaklaması,
Günlük siyasetle çok da haşır neşir olmadan,
Mesaisini daha çok dış politika üzerine yoğunlaştırması..
Aksi ?
Aksi takdirde muhalefet, döner dolaşır 800 bin farkı hatırlatır iktidara...
Seçim gecesi, gazeteci Deniz Zeyrek bir “bilgi” paylaştı..
Abdullah Gül destekli Ali Babacan’ın parti kurmak için harekete geçtiğini söyledi
Ve ısrarla vurguladı “ Bu bir duyum değil – bilgi-
Aslında bu çok da yeni bir konu değldi..
Ahmet Davutoğlu’nun da, Ali Babacan’ın da parti kurmak için çalıştıkları yazılıyordu...
İşte İstanbul seçimlerinde yaşanan bu hezimet,
Babacan’ı harekete geçmeye itti..
Çok değil, Eylül – Ekim ayına kadar yeni bir parti kurulursa şaşırmayın..
Yılların siyasetçisi Recep Tayyip Erdoğan,
Kendi partisinden yüzde beş bile koparacak bir oluşum karşısında hareketsiz durur mu ?
Elbette durmaz !..
Öyleyse neyle önleyecek yeni partiyi ?
Seçimle..
Alınacak bir seçim kararı, parti içinde kenetlenmeyi sağlar, dağılmayı önleyebilir,
Hem de “Yeni başlangıçlar için” formül olabilir..
Unutmayın,
Türkiye de ne zaman “ Asla seçim yok” denmişse,
Bir kaç ay içinde seçim kararı alınmıştır..