LASTİK İŞ
Mustafa OKULLU
Köşe Yazarı
Mustafa OKULLU
 

DEĞER BİÇMEK Mİ DEĞER BİLMEK Mİ ?

Toplum içinde pek de dikkate alınmayan zenginliklerin en önemlisi, yaradanın bahşettiği her insanın kendi varlığı ile birer “değer” ve “biricik” olmasıdır sanırım..   Bu değeri ve biricikliği görmezden gelip, yokmuş gibi davranmak nasıl bir kişilikliliktir acaba!   İnsan kendi değerini bilirse, bildiğini de düşünüyorsa, başkalarının ona biçtiği değere(!) razı olur mu ki!   Olmamalı da zaten..   Hepimiz benzer hatayı yaşam boyunca muhakkak yapıyoruzdur..   Karşımızdaki insanı, kendimizle bir tutarak ya da rakip görerek değer biçmeye kalmak gibi hadsizliği yaşıyoruz, yaşatıyoruz da!   Değer biçenler, karşısındaki insanın belki de hayal bile edemeyeceği kadar kıymetli bir değerde olunduğunu bilmiyor olabilirler.   Ya da değerleri görmezden gelebilmekteler..   Kişileri göründüğü ve görebildiği kadarıyla görenler, karşısındakileri de ancak görebildikleri ve anlayabildikleri kadarıyla değerlendirebilirler halbuki..!    Dış görünüşü, ekonomik durumu, aldığı eğitimleri, mesleği vb. etkenler, insanların da değerini biçmede galiba haksız bir sonuca sebep olabiliyor…   Mesela Nasrettin Hocanın “ye kürküm ye” fıkrasını, dış görünüşe verilen değeri anlatmak için sıkça kullanırız gündelik yaşamımızda da..   Gerçeklerle sahtelerin, değerlilerle değersizlerin karıştırılması, bir anlamda kul hakkına girer mi girmez mi?   Günümüzün en ciddi meselelerinden biridir insanın sadece görünenlere takılması ve görebildikleri kadarı ile karşısındakine değer biçmesi.   ‘Bazen değerli olanın değerini bilememekle aldanır insan..   Bazen de içindeki değeri korumayıp, özüne ihanet edene, değeri vermekle aldanır..   Her iki aldanışın da sebebi aynıdır aslında, değeri bilmeye çalışmak değil, değeri biçmek.’   Bir insan, karşısındakine değer biçme gücünü kendisinde görüyorsa, haddini aşmış olmaz mı?   Ya da kendi değerinden(!) fire vermiş olmaz mı?   Değer bilmeyi isteyenler için fırsatlar ve imkanlar da sayısızdır.   Bunları görebilmek için, sadece bakmayı bilmek gerek...   ‘Değer biçmek; karşındakinin değerini sınırlamaya kalkışmaktır. Oysaki insan için sınırlı, belirli, sabit bir değer yoktur. İnsana değer kazanabilme imkanları ve fırsatları her zaman defaatle sunulmaktadır.   Kişi ölene kadar devam ettirilen bu fırsatları fark edebildiği ve değerlendirebildiği kadar artan bir değere, yükselen bir dereceye ulaşabilme potansiyeline sahipken, kendisine biçilen değerle sevinmesi ya da yerinmesi şaşılası bir durum değil midir?’   Lafın Gediği;   İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır.   Okumaktan murat ne, Kişi Hak'kı bilmektir. Çün okudun bilmezsin, Ha bir kuru ekmektir.   Okudum bildim deme, Çok taat kıldım deme, Eğer Hak bilmez isen, Abes yere gelmektir.   Dört kitabın manası Bellidir bir elifte. Sen elifi bilmezsin, Bu nice okumaktır.   Yiğirmi dokuz hece, Okursun uçtan uca, Sen elif dersin hoca, Manası ne demektir.   Yunus Emre der hoca, Gerekse bin var hacca. Hepisinden iyice, Bir gönüle girmektir.
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2014 - Çarşamba
Mustafa OKULLU

DEĞER BİÇMEK Mİ DEĞER BİLMEK Mİ ?

Toplum içinde pek de dikkate alınmayan zenginliklerin en önemlisi, yaradanın bahşettiği her insanın kendi varlığı ile birer “değer” ve “biricik” olmasıdır sanırım..

 

Bu değeri ve biricikliği görmezden gelip, yokmuş gibi davranmak nasıl bir kişilikliliktir acaba!

 

İnsan kendi değerini bilirse, bildiğini de düşünüyorsa, başkalarının ona biçtiği değere(!) razı olur mu ki!

 

Olmamalı da zaten..

 

Hepimiz benzer hatayı yaşam boyunca muhakkak yapıyoruzdur..

 

Karşımızdaki insanı, kendimizle bir tutarak ya da rakip görerek değer biçmeye kalmak gibi hadsizliği yaşıyoruz, yaşatıyoruz da!

 

Değer biçenler, karşısındaki insanın belki de hayal bile edemeyeceği kadar kıymetli bir değerde olunduğunu bilmiyor olabilirler.

 

Ya da değerleri görmezden gelebilmekteler..

 

Kişileri göründüğü ve görebildiği kadarıyla görenler, karşısındakileri de ancak görebildikleri ve anlayabildikleri kadarıyla değerlendirebilirler halbuki..! 

 

Dış görünüşü, ekonomik durumu, aldığı eğitimleri, mesleği vb. etkenler, insanların da değerini biçmede galiba haksız bir sonuca sebep olabiliyor…

 

Mesela Nasrettin Hocanın “ye kürküm ye” fıkrasını, dış görünüşe verilen değeri anlatmak için sıkça kullanırız gündelik yaşamımızda da..

 

Gerçeklerle sahtelerin, değerlilerle değersizlerin karıştırılması, bir anlamda kul hakkına girer mi girmez mi?

 

Günümüzün en ciddi meselelerinden biridir insanın sadece görünenlere takılması ve görebildikleri kadarı ile karşısındakine değer biçmesi.

 

‘Bazen değerli olanın değerini bilememekle aldanır insan..

 

Bazen de içindeki değeri korumayıp, özüne ihanet edene, değeri vermekle aldanır..

 

Her iki aldanışın da sebebi aynıdır aslında, değeri bilmeye çalışmak değil, değeri biçmek.’

 

Bir insan, karşısındakine değer biçme gücünü kendisinde görüyorsa, haddini aşmış olmaz mı?

 

Ya da kendi değerinden(!) fire vermiş olmaz mı?

 

Değer bilmeyi isteyenler için fırsatlar ve imkanlar da sayısızdır.

 

Bunları görebilmek için, sadece bakmayı bilmek gerek...

 

‘Değer biçmek; karşındakinin değerini sınırlamaya kalkışmaktır. Oysaki insan için sınırlı, belirli, sabit bir değer yoktur. İnsana değer kazanabilme imkanları ve fırsatları her zaman defaatle sunulmaktadır.

 

Kişi ölene kadar devam ettirilen bu fırsatları fark edebildiği ve değerlendirebildiği kadar artan bir değere, yükselen bir dereceye ulaşabilme potansiyeline sahipken, kendisine biçilen değerle sevinmesi ya da yerinmesi şaşılası bir durum değil midir?’

 

Lafın Gediği;

 

İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir.

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır.

 

Okumaktan murat ne,

Kişi Hak'kı bilmektir.

Çün okudun bilmezsin,

Ha bir kuru ekmektir.

 

Okudum bildim deme,

Çok taat kıldım deme,

Eğer Hak bilmez isen,

Abes yere gelmektir.

 

Dört kitabın manası

Bellidir bir elifte.

Sen elifi bilmezsin,

Bu nice okumaktır.

 

Yiğirmi dokuz hece,

Okursun uçtan uca,

Sen elif dersin hoca,

Manası ne demektir.

 

Yunus Emre der hoca,

Gerekse bin var hacca.

Hepisinden iyice,

Bir gönüle girmektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yenigolcuk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.