Kuranı Kerim’de Ahzab suresi 21. ayetinde; “Allah’ın resulunde sizin için güzel örnek vardır.” buyrularak tüm müminlerin hayatları boyunca peygamberimizi İslam’ı yaşama konusunda örnek almaları tavsiye edilmektedir çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) örnek yaşayışı, halleri ve sözleri bizim için bir modeldir. Sevgili peygamberimizi; “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” buyurmaktadır. Kuran’ı Kerim’de anlatılan güzelliklerin tamamını peygamberimizin yaşantısında görmekteyiz hatta bazı sahabeler peygamber efendimizin hanımı Hz. Ayşe’ye ahlakının nasıl olduğunu sormuşlar. Hz. Ayşe’nin verdiği cevap enteresandır:
“Siz Kuran’ı okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kuran’dı.” demiştir. Sahipsiz ve kimsesiz insanlar peygamber efendimizi örnek alabilir. O’nun doğmadan önce babası; küçük yaşlarda iken de annesi vefat etmişti. Öksüz ve yetim olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Bir öğrenci, bir komutan, bir tüccar, yetim kalmış bir çocuk, aklı başında bir genç ya da halka nasihat eden bir vaiz O’nu örnek alabilir. Hz. Muhammed (s.a.v) öyle bir önderdir ki ona uyduğumuz zaman hayatımızdaki karanlıklar aydınlanır işlerimiz yoluna girer, hayatımıza bir düzen ve disiplin gelir.
Hz Muhammed (s.a.v), 63 yıllık hayatı boyunca hak bildiği yoldan hiçbir zaman ayrılmamıştır. İslam’ı anlatma karşılığında taşlarla kafasını kıran, ayaklarını inciten Taiflilere bile beddua etmemiştir. Bir taraftan kafasından kan akarken ellerini açıp Allah’ım kendini bilmeyen bu insanlara İslam’ı nasip eyle diye dua etmiştir. -
İnsanların hassas olduğu konularda devamlı düşünceli hareket etmiştir. Mesela bazı sahabilerin müşrik olan Ebu Cehil’e küfretmeleri sırasında onlara engel olmuştur. Sebebi ise Müslümanlığı kabul eden Ebu Cehil’in oğlu İkrime’nin incinmemesidir çünkü müşrik de olsa bir insanın babasına hakaret edilmesi oğlunu incitebilir. Efendimiz, hak ve adalet konusunda da çok hassas davranmıştır. Savaş meydanında elindeki sopa ile askerleri hizaya koyarken birisini sopa itmiştir. İtilen sahabi hemen peygamber efendimize: “Sen bana acı çektirdin, sopa ile karnıma vurdun. Ben de hakkımı istiyorum.” demiştir. Bunun üzerine peygamberimiz hemen elindeki sopayı o sahabiye vererek; “Buyur, sen de sopa ile karnıma vur.” demiştir. Sahabe yine itiraz etmiştir. “Siz benim karnıma karnım çıplak iken vurdunuz.” Bunun üzerine peygamber efendimiz üstünü çıkarmıştır. Sahabelerin şaşkın bakışları arasında sopayı elinden yere atmış ve arkadan peygamber efendimize sarılarak peygamber efendimizin sırtında bulunan iki kürek kemiğinin arasındaki kıllardan müteşşekkil peygamber mührünü öpmüştür ve peygamberimizden özür dilemiştir. Özür dilemesinin sebebi peygamber efendimize vurmak için değil peygamberlik mührünü öpmek için bu hareketi yapmasıdır. Peygamber efendimiz haya ve edep sahibi birisiydi. Kimseye hoşlanmadığı sözlerle hitap etmezdi. Peygamber efendimiz hatasını gördüğü insanların hatasını direkt olarak yüzüne vurmazdı onu genellikle topluluk içerisinde isim vermeden bazı arkadaşlar şöyle şöyle yapmasalar iyi olur diyerek onları uyarırdı.
Allah cümlemize peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanmayı O’nun gibi islamı yaşamayı nasip eylesin. Cumanız mubarek olsun. Kocaeli Gölcük’ten dünyadaki tüm Müslümanlara selam olsun.